Крепост „Меджиди Табия — Attraction in Silistra

Bu tabya, 1853-56 yılları arasında Osmanlı ile Çarlık Rusyası arasında vuku bulan ve tarihe Kırım Harbi olarak geçen savaşta, bir dönüm noktası olmuştur. Rus ordusu, 80 bin kişilik asker sayısı ve muazzam ateş gücüyle harbe hazırlıklıdır. Ruslar, savaş ilanına bile gerek duymadan Osmanlı'ya bağlı Eflak ve Boğdan'ı istila ederek Tuna'nın güneyine inmek için 1854 yılının Mayıs ayında Silistre'yi kuşatırlar. Buna karşılık Şehri, Ruslara karşı Tümgeneral Musa Hulusi Paşa komutasındaki 10 bin kişilik bir Osmanlı Birliği savunur. Ruslar, Silistre'yi dikkate almaz ve bir an evvel Şumnu ve Varna'ya girip Edirne'ye inmeyi planlarlar. Ancak hiç beklemedikleri bir direnişle karşılaşırlar. General Şilder ve General Luders başarılı olamayınca, Başkomutan Paskiyeviç komutayı ele alır.140 toptan oluşan Rus topçusunun şiddetli bombardımanı başlar. Surlar delik deşik olmasına rağmen "teslim ol" çağrısı şiddetle reddedilir. Seksen bin kişilik Rus Ordusunun genel taarruzu başlamak üzeredir. Bu esnada 8 Haziran Perşembe günü sabah namazı ezanlarını müteakip Musa Paşa ve askerleri, Rus siperlerine ani bir baskın yaparlar. Ruslar neye uğradıklarını şaşırırlar. Baskın sonucunda Türk müdafilerin önemli bir kaybı olmaz ama, Ruslar cesetlerini bile sayamazlar. Başkomutan Paskiyeviç de muharebelerde yaralanır ve savaş meydanından sedye ile çıkartılır. Bunun üzerine Moskova'dan gelen emirle Prens Korçakof komutayı ele alır ve savaş yeniden başlar. Ruslar geceli gündüzlü surların altında lâğım kazarlar ve 13 Haziran günü patlayıcıları yerleştirip büyük bir gürültüyle patlatırlar. Ancak Musa Paşa ve askerleri, daha toz bulutu dağılmadan öyle bir saldırı başlatır ki Ruslar donup kalırlar. Müdafiler, büyük bir cesaretle Rusları mevzilerinden koparır ve geri hatlara kadar sürüp çıkarırlar. Çatışmalarda Rus Ordusu Başkomutanı Prens Korçakof da yaralanır. Sadece o günkü muharebelerde Ruslar, 9 generallerini kaybederler. Cephedekilerin genel kanaati kuşatmanın derhal kaldırılmasından yanadır. Ancak Rus Çarı Nikola, kuşatmanın kaldırılmasına karşıdır. Bu arada Musa Paşa ve askerleri, şaşkınlığı geçmeyen düşman ordusuna karşı ani saldırılarına peyderpey devam ederler. Rus Ordusunun, bu amansız Türk direnişi karşısında Silistre Kalesini ele geçirme ümidi artık kaybolmuştur. Rusların ölü sayısı 15 bini ve yaralıları 20 bini aşınca Rus Genelkurmayı, Rus Çarı'na rağmen kuşatmayı kaldırır ve orduya geri çekilme emri verir. Silistre'de kazanılan bu zafer Osmanlı Payitahtı'nı heyecanlandırır ve Musa Hulusi Paşa'ya "Mareşal" rütbesi verilir. Musa Paşa, ulaşabileceği bu en yüksek askeri rütbe karşısında, "keşke omuzlarım apoletsiz, göğsüm madalyasız olaydı da asker evlatlarım gibi şehit düşeydim" diye söylenir. Ruslar henüz çekilmemiştir ve şehre yaptıkları bombardıman hala devam etmektedir.Nitekim ertesi gün sabah namazı için abdestini alırken bir gülle gelip, Musa Paşa'nın su terazisine çarpar. Sıçrayan taş göğsünü yarar ve Musa Paşamız hakka yürür. Osmanlı'nın Silistre Zaferi, dünya kamuoyu önünde büyük yankı bulur. Engels bu muhteşem zaferle ilgili “ New York Daily Tribune “ deki makalesinde; “Cihanı ele geçirmeyi hedefleyen Çar karşısında, İngilizler ve Fransızlar aciz kaldılar ama, Türkler Rusları Silistre’de durdurdular. Biz Türklerin savunmayı bırakarak çekileceklerini sanmıştık. Zira; Mareşal Paskeviç, kaleye 31 tabur, 40 süvari bölüğü ve 144 sahra topçusuyla yüklenmişti. Ancak saldırı, Türkler üzerinde hiçbir tesir bırakmadı. Tam tersine onlar, Ruslar üzerine süvari çıkarttılar. Arap tabyasında 4 tabur asker ile 500 başıbozuk askerinin verdiği mücadele en yüksek medhe mazhar bulunuyor. Ben savaş tarihinde böylesi bir direniş okumadım, duymadım” diye yazar. Silistre müdafaası Osmanlı Devleti için büyük bir stratejik zafer olmuş ve halka büyük bir moral kazandırmıştır. Müdafaa üzerine destanlar ve marşlar ile Namık Kemal tarafından "Vatan, Yahut Silistre" isimli bir tiyatro eseri yazılmıştır. Bu vesileyle Paşamızı ve şühedayı rahmetle anıyorum. Ruhları...

The Medzhidi Tabia Fortress in Silistra is a fascinating historical site well worth a visit. Built in the mid-19th century during Ottoman rule, it’s one of the best-preserved fortresses in Bulgaria and offers a glimpse into the region’s military past. The fortress is surrounded by lush greenery and has a quiet, almost mystical atmosphere.

One of the highlights is the collection of military relics, including old cannons and other artifacts that give visitors a sense of the fortress’s strategic importance. Walking along the walls, you can imagine the battles and sieges that once took place here. Another unexpected but charming feature is the presence of turtles wandering around the grounds, adding a unique touch to the experience.

The fortress also offers fantastic panoramic views of Silistra and the Danube River, making it a great spot for photography. However, be aware that Medzhidi Tabia is closed during the winter months, so plan your visit accordingly. When open, it’s a quiet and underrated destination that’s perfect for history lovers and anyone looking for a peaceful yet intriguing site off the beaten path....

A small but still a fascinating fortress due to the fact that it has been used in 7 wars including both world wars and still remains a solid, well preserved, well masked! (since it is not visible unless you are standing right in front of it), defence of the Silistra city. It is managed by the owner, Mr. Valentin himself which is so kind and patient to answer all of your questions and show his collection of weapons in the museum inside the citadel. The tour will take about an hour and a half to visit every corner of the fortress and even the undergrounds. There is a water spring and there are benches close to the artillery guns in the courtyard and some of them are partially functional in case you are wondering how it works. The cost for a family of 2+2 is 10 leva (~5 euro). Would definitely recommend to visit this site! P.S. there are lots of turtles inhibiting that area so don't be surprised to see one walking...