Mağaraya ilk adım attığımda taşların arasındaki soğuk ve nemli hava beni başka bir âleme taşıdı. Loş ışık, uzun galeriler ve damlaların sesiyle kendimi bir anlığına Yüzüklerin Efendisi evreninde hissettim. Sanki bir köşeden Gandalf çıkıp elinde asasıyla yolu aydınlatacakmış gibiydi.
Zindan Mağarası yaklaşık 765 metre uzunluğunda, kireçtaşları üzerinde oluşmuş yatay bir mağara. Yer yer 15-20 metreyi bulan tavan yüksekliğiyle insanı minicik hissettiren dev boşluklara açılıyor. Sarkıtlar, dikitler ve damlataş sütunları binlerce yılın sabrıyla şekillenmiş. Tabanı çakıl ve kumla kaplı, yer yer kil birikimlerine rastlanıyor. İçinden geçen yeraltı deresi, kış ve bahar aylarında gürül gürül akarken yazın zayıflıyor, birkaç yüz metre sonra ise düdenlerde kaybolup yerin altına karışıyor.
Mağaranın derinlerinde bir yerde, yüksek tavanlı bir odacığa benzeyen doğal bir oluşum var. Buraya “hamam” deniyor. Tabanını kaplayan kalsit kristalleri ışığı kırıp parlatıyor; tavandan süzülen damlalar yerde küçük gölcükler oluşturuyor. İnsan burada zamanın en yavaş aktığı yerdeymiş gibi hissediyor. Fantastik bir evrende varlıkların yıkandığı gizli bir hamam gibi… yalnızca çok daha soğuk.
Mağaranın girişinde ise insanı başka bir sürpriz bekliyor: antik mozaik. Siyah, beyaz ve kırmızı taşlardan yapılmış bu eser, Eurymedon’un (Yunan mitolojisinde nehir tanrısı) başını, iki yanında yunus motiflerini ve kanatlı erkek figürlerini taşıyor. Yıpranmış olsa da figürler hâlâ seçilebiliyor. Dışarıda da öküz başı ve melek figürleri içeren taş parçaları vardı. Mağaranın önünde bir zamanlar bir açık hava tapınağı bulunuyordu ve buradan Helenistik dönemden Selçuklulara kadar uzanan kalıntılar çıkarılmış.
Tapınak kalıntıları mağara girişinden dere yatağına doğru basamaklarla iniyor. Zindan Mağarası’nı çevreleyen bu alan, Roma döneminde inşa edilen Tarihi Roma Köprüsü ile birleşiyor. Bugün hâlâ ayakta duran bu köprü, zamanında mağarayı çevredeki kutsal alanlara bağlayan bir yolun parçasıydı. Böylece burası yalnızca yeraltı dünyasının sessizliğiyle değil, yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin inancı, sanatı ve hikâyeleriyle de çevrili bir mekân olmuş.
Kısacası Zindan Mağarası, hem doğanın sabırlı eliyle hem de insanın inançları ve eserleriyle yoğrulmuş bir yer. İçinde yürürken bir yandan milyonlarca yılın izini, bir yandan da kadim medeniyetlerin ayak seslerini duyuyorsun. Helenistik dönemden başlayıp Roma ve Bizans’a, oradan da Selçuklu’ya kadar izler taşıyor... Burası bize şunu hatırlatıyor: bazen ışığa ulaşmak için önce gölgeden...
Read moreWhat an amazing Magarasi ! First of all , let's agree about this point which is it deserves a visit ❤❤ Every thing about it was beautiful , begins with the roads to arrive there and its nature then the Magarasi itself. Secondly , the fee were 8tr per person which is cheaper than what I expected and it should be like this for every place in the world. Thirdly , the Magarasi was very long and extremely beautiful it is magnificent , and the light inside was good so you can enjoy taking photos. I suggest that you bring jacket or a blovar because it was kind of freezing cold inside and I went there on the 14th of August and I got very cold.. All in all, I do strongly suggest it for all people you so that can learn its history and enjoy its beauty . Love...
Read moreDoğa harikalarından birisi. Mağaraya ilk dönem Roma eseri olan bir köprüden geçerek ulaşıyorsunuz. Köprüyü geçer geçmez siz mini bir açık hava müzesi karşılıyor. Rom dönemine ait yazıtlar ve kabartmaları olduğu taşlar sergileniyor. Gördüğüm kadarıyla bir çok kişi buraya dikkat etmeden geçiyor. Bursı biraz bakımsız ve düzensiz. Mağranın hemen girişinde de sizi yine Roma dönemine ait bir mozaik eser karşılıyor. Mağaranın tek eksik yönü burada ortaya çıkıyor. Mozaiğin hemen yanına mozaik hakkında bilgi veren bir yazı ve anlaşılır bir resim yerleştirilebilirdi. Ama bir bilgi notu olmadığı gibi mozaiğin a4'e çıktısı alınmış siyah beyaz bir görseli var sadece. Eğer bu görselde olmasa mozaiği anlayabilmek için allame i cihan olmak gerekirçünkü koruma altına alınmış olsa da bayağı yıpranmış durumda. Mağara girişinde bulunanbilgilendirme yazısında burada köprü çayı tanrısı'nın etrafında yunuslar olduğu ve kanatlı bir erkek at olduğu bilgisi yer alıyor. Mağarada yaklaşık 750 metrelik bir yürüş parkuru mevcut. Bu parkurun yaklaşık yarısı beton platform diğre kısmı ise sac platformdan. Sadece bir yerde 15/20 basamaklı bir merdiven var onun haricinde düz bir yürüş parkuru. Mağaranın derinliklerine gittikçe görsel şölen artıyor. Mağara içi yaklaşık 17/18 derece sıcaklığa sahip. Mağarada sarkıt ve dikitlerin oluşumu devam ediyor ve renk renk traverten oluşumları dikkat çekiyor. Son olarak şunu söylemeliyim ki fotogralar mağaranın güzelliğini yansıtamıyor. 18 Ağustos 2025 tarihşnde giriş ücreti tam 50 indirimli 30tl. Tuvaletler...
Read more