HTML SitemapExplore
logo
Find Things to DoFind The Best Restaurants

Habib-i Nejjar Mosque — Attraction in Antakya

Name
Habib-i Nejjar Mosque
Description
Habib-i Najjar Mosque is a historical mosque in Antakya, Hatay Province, Turkey named after Habib the Carpenter. The mosque is to the east of Orontes River. The mosque was severely damaged by earthquakes in February 2023.
Nearby attractions
Nearby restaurants
Nearby hotels
Konak Avula Boutique Hotel
Dış Kapı, Yeni Camii, Yeni Cami Sk. No:13, 31000 Antakya/Hatay, Türkiye
Sam Frans Otel
Şehitler, Kurtuluş Cd. No:86/A, 31060 Antakya/Hatay, Türkiye
Neccar Otel
Mahallesi, Yeni Camii, Kemal Paşa Cd. No:35, 31060 Antakya/Hatay, Türkiye
Jasmin Konak Otel
Zenginler Mah KURTULUŞ CADDESİ. Prof. Dr. Ataman Demir SOK. No 18, Kutlu Sk. NO 18, 31070 Antakya/Hatay, Türkiye
Le Reve Boutique Hotel
Gazipaşa Mh. Kurtuluş Cd, Ülkü Sk. No:33/3, 31070 Antakya/Hatay, Türkiye
Kavinn Butik Otel
Zenginler, Prof. Ataman Demir Sk No:17, 31030 Antakya/Hatay, Türkiye
Yeşil Ev Cafe&Konaklama
Zenginler, Kahraman Sk. No:27, 31070 Antakya/Hatay, Türkiye
Mahallem Hotel
Zenginler, Kahraman Sk. No:35, 31070 Antakya/Hatay, Türkiye
Mir Konağı
Zenginler, Günlü Sk. No:16, 31070 Antakya/Hatay, Türkiye
Luwi Antakya Boutique Hotel
Fevzi Çakmak, Kurtuluş Cd. No:32/1, 31100 Antakya/Hatay, Türkiye
Related posts
Keywords
Habib-i Nejjar Mosque tourism.Habib-i Nejjar Mosque hotels.Habib-i Nejjar Mosque bed and breakfast. flights to Habib-i Nejjar Mosque.Habib-i Nejjar Mosque attractions.Habib-i Nejjar Mosque restaurants.Habib-i Nejjar Mosque travel.Habib-i Nejjar Mosque travel guide.Habib-i Nejjar Mosque travel blog.Habib-i Nejjar Mosque pictures.Habib-i Nejjar Mosque photos.Habib-i Nejjar Mosque travel tips.Habib-i Nejjar Mosque maps.Habib-i Nejjar Mosque things to do.
Habib-i Nejjar Mosque things to do, attractions, restaurants, events info and trip planning
Habib-i Nejjar Mosque
TurkeyHatay ProvinceAntakyaHabib-i Nejjar Mosque

Basic Info

Habib-i Nejjar Mosque

Habib-i Neccar, 31060 Merkez/Hatay, Türkiye
4.7(1.9K)
Open 24 hours
Save
spot

Ratings & Description

Info

Habib-i Najjar Mosque is a historical mosque in Antakya, Hatay Province, Turkey named after Habib the Carpenter. The mosque is to the east of Orontes River. The mosque was severely damaged by earthquakes in February 2023.

Cultural
Accessibility
attractions: , restaurants:
logoLearn more insights from Wanderboat AI.

Plan your stay

hotel
Pet-friendly Hotels in Antakya
Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.
hotel
Affordable Hotels in Antakya
Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.
hotel
The Coolest Hotels You Haven't Heard Of (Yet)
Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.
hotel
Trending Stays Worth the Hype in Antakya
Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.

Reviews

Get the Appoverlay
Get the AppOne tap to find yournext favorite spots!
Wanderboat LogoWanderboat

Your everyday Al companion for getaway ideas

CompanyAbout Us
InformationAI Trip PlannerSitemap
SocialXInstagramTiktokLinkedin
LegalTerms of ServicePrivacy Policy

Get the app

© 2025 Wanderboat. All rights reserved.
logo

Posts

suat şenbülbülsuat şenbülbül
Tarihi dokusu halen her yerinde hissediliyor, tek kelime ile mükemmel bir yapı, görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda... Genel olarak antakyalılar tarafından bilinen rivayet ise; Habib-i Neccar geçimini marangozlukla sağlayan bir Antakyalıdır. (Neccar, Arapça'da marangoz demek.) Cüzzamlı bir oğlu olduğu için yaşamını dağdaki bir mağarada sürdürmektedir. Hz. İsa, iki havarisini (Yahya ve Yunus) Antakya'ya gönderir, dağları aşıp şehre giren elçiler ilkin Habib-i Neccar'a rastlarlar. Habib-i Neccar şehre yabancı olan bu iki elçiyi görür ve kim olduklarını sorar. Onlar da Hz. İsa'nın elçileri olduklarını söylerler. Habib-i Neccar iki elçiden kendilerini peygamberin yolladığına dair bir delil ister. Onlar da derler ki: “Allah'ın izniyle biz hastalıklara şifa veririz.” Cüzzamlı oğlu, onların elinden şifa bulunca Habib-i Neccar şeksiz şüphesiz imân eder elçilerin dinine. Sonra elçiler şehre inip halkı dine davet ederler; fakat çabaları sonuçsuz kalır. Hastalıklara şifâ verdikleri duyulup halkın onların etrafında toplandığını haber alan şehrin hükümdarı bu elçileri sorgusuz sualsiz zindana attırır. Onları bir peygamber gönderdiyse ellerinde delil olmalıydı Uzun süre kendilerinden haber gelmeyince üçüncü elçi (Şem-un Sefa) Antakya'ya gönderilir. (Yasîn Suresi'nin 14. ayetinde geçen olayın bu olduğuna inanılıyor.) Kimliğini açığa vermeden kralın sarayına girer Şem-un Sefa; amacı, kendisinden önce gönderilen iki elçiyi kurtarmaktır. Aradan zaman geçer ve kralın güvenini kazanır Şem-un Sefa. Krala kendisinden önce şehre gelerek hastalara şifâ verdiklerini söyleyen elçileri imtihana tâbi tutmayı teklif eder. Kral, kabul eder ve elçileri çağırtır. Arkadaş oldukları hâlde birbirlerini tanımamazlıktan gelir elçiler. Oyunun bir parçasıdır bu. Şem-un Sefa arkadaşlarına: “Nereden gelip nereye gidersiniz, sizi kim gönderdi?” diye sorar. Elçiler kendilerini İsa peygamberin gönderdiğini, hak olan tevhîd dinini davete geldiklerini söylerler. Bunun üzerine Şem-un Sefa “madem sizi bir peygamber gönderdi, elinizde bir delil olmalı” der. Hastalıklara şifa veren elçiler ölüleri de diriltebildiklerini söylerler. Sarayda henüz yeni vefat eden birini elçilerin huzuruna getirirler ve diriltmelerini isterler; onlar da Allah'ın izniyle diriltirler. Dirilen kişi, “Ey Antakya halkı, siz de öldükten sonra benim gördüğüm azabı görmek istemiyorsanız beni kurtaran bu üç kişiye uyun” der ve bu esnada Şem-un Sefa'nın da kim olduğu ortaya çıkar. Kral şaşkındır, sorar: “Şem-un Sefa, sen de mi onlardansın?” Bozuntuya vermez Şem-un Sefa, krala dönüp, “Kralım, bu elçiler olağanüstü bir hâl gösterdi. Putlarına söyle, onlar da marifetlerini göstersinler” der. Tabi kral bilir putlarının böyle hünerlerinin olmadığını... Yemeyen, içmeyen, konuşmayan putlar ne yapabilir ki? Bir adam gelir şehre koşarak! Kralın bu olaydan sonra iman ettiği bilinir, rivayetler bu yöndedir. Fakat halkı, davete icabet etmez, aksine inkâr yoluna giderler. Büyü yapmakla suçlarlar elçileri. Atalarının dininden vazgeçmeyen halk elçileri taşa tutar. Bunu duyan Habib-i Neccar gelir şehre koşarak ve der: “Ey kavmim, sizden hiçbir karşılık beklemeyen bu kimselere uyun. Onlar doğru yola ermiş olanlardandır.” (Bu olayın Yasîn Suresi 20-22. ayetlerde geçen olay olduğuna inanılır.) Halk, elçilerin getirdiği dine inandığı, atalarının dinine ihanet ettiği gerekçesiyle Habib-i Neccar'ı da taşlayarak şehit eder.
Ismail Onal MorculIsmail Onal Morcul
Hz. In 33 AD, Jesus sent 2 apostles to the region of Antioch to spread Christianity. During the missionary work, the first Christian community in history and the Saint Pierre Church formed in Antiochia. However, the majority of Antioch people react violently to the apostles. On top of that, Carpenter Habib - i Neccar, who first believed in the apostles, made suggestions to the people of Antioch and helped the apostles. 3. An apostle is also sent to the city to support the apostles. However, all this is not enough to calm the people of Antioch, the apostles and Habib - i Neccar was killed by the people of Antioch. In the Qur'an, these events are explained in verses 13 and 19 of Surah Yasin. In this respect, the Habib - i Neccar Mosque was built in the 13th century during the period of Baybars, the Turkish Mameluke Sultan of Egypt and the region.
Kurallar olmazsa, düzen de olmaz.Kurallar olmazsa, düzen de olmaz.
Külliye gibi bir mekan yapılmış. İçerisinde lokanta ve cami var. Camiyi gezemedik ekipteki gereksiz acele edenler yüzünden. Kur’ân-ı Kerîm’de, “karye” halkını Hakk’a davet etmek için bir şehre (Karye) gelen iki elçiye destek olmak üzere bir üçüncüsünün gönderildiği, halkın bunlara karşı çıktığı, sadece şehrin uzak bir yerinden gelen bir kişinin iman edip onları desteklediği ve bu kişinin, açıkça ifade edilmemekle beraber âyetin gelişinden anlaşıldığına göre şehir halkı tarafından öldürüldüğü, onun imanı sayesinde cennete girdiği, kendisine kötülük eden şehir halkının ise bir sayha ile helâk edildiği anlatılmaktadır (Yâsîn 36/13-29). Müfessirlere göre elçilerin adları Yuhannâ, Pavlus ve Şem‘ûnü’s-Safâ (Simun Petrus), gönderildikleri şehir ise Antakya’dır. Bunların tebliğini kabul eden mümin kişinin adı da Habîb b. Mûsâ, Habîb b. İsrâil veya Habîb b. Mer‘î’dir. Tefsir kitaplarında Habîb’in neccâr (dülger), ipekçi, kassâr (bez ağartan) veya ayakkabıcı olduğu, günlük kazancının yarısını ailesine ayırıp diğer yarısını tasadduk ettiği, cüzzam hastalığına yakalandığı için şehirden uzak bir yerde oturup ibadetle meşgul olduğu, iman ettiğini açıklayıp halkı da iman etmeye çağırınca taşlanarak, linç edilerek veya hızarla kesilerek öldürüldüğü, kesilmiş başını eline alıp yürüdüğü rivayet edilir. Kur’an’daki âyetlerin üslûbu Hz. Peygamber zamanında bu kıssanın bilindiğini göstermektedir. “Bir misal olarak şu şehir halkını onlara anlat” meâlindeki âyetle (Yâsîn 36/13) kıssa hatırlatılarak şehir halkının âkıbetinden ibret alınması öğütlenmektedir. Bu şehrin neresi olduğu, hadisenin ne zaman vuku bulduğu ve iman ettiği bildirilen şahsın kimliği konusunda hadislerde de bir bilgi bulunmamaktadır.
See more posts
See more posts
hotel
Find your stay

Pet-friendly Hotels in Antakya

Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.

Tarihi dokusu halen her yerinde hissediliyor, tek kelime ile mükemmel bir yapı, görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda... Genel olarak antakyalılar tarafından bilinen rivayet ise; Habib-i Neccar geçimini marangozlukla sağlayan bir Antakyalıdır. (Neccar, Arapça'da marangoz demek.) Cüzzamlı bir oğlu olduğu için yaşamını dağdaki bir mağarada sürdürmektedir. Hz. İsa, iki havarisini (Yahya ve Yunus) Antakya'ya gönderir, dağları aşıp şehre giren elçiler ilkin Habib-i Neccar'a rastlarlar. Habib-i Neccar şehre yabancı olan bu iki elçiyi görür ve kim olduklarını sorar. Onlar da Hz. İsa'nın elçileri olduklarını söylerler. Habib-i Neccar iki elçiden kendilerini peygamberin yolladığına dair bir delil ister. Onlar da derler ki: “Allah'ın izniyle biz hastalıklara şifa veririz.” Cüzzamlı oğlu, onların elinden şifa bulunca Habib-i Neccar şeksiz şüphesiz imân eder elçilerin dinine. Sonra elçiler şehre inip halkı dine davet ederler; fakat çabaları sonuçsuz kalır. Hastalıklara şifâ verdikleri duyulup halkın onların etrafında toplandığını haber alan şehrin hükümdarı bu elçileri sorgusuz sualsiz zindana attırır. Onları bir peygamber gönderdiyse ellerinde delil olmalıydı Uzun süre kendilerinden haber gelmeyince üçüncü elçi (Şem-un Sefa) Antakya'ya gönderilir. (Yasîn Suresi'nin 14. ayetinde geçen olayın bu olduğuna inanılıyor.) Kimliğini açığa vermeden kralın sarayına girer Şem-un Sefa; amacı, kendisinden önce gönderilen iki elçiyi kurtarmaktır. Aradan zaman geçer ve kralın güvenini kazanır Şem-un Sefa. Krala kendisinden önce şehre gelerek hastalara şifâ verdiklerini söyleyen elçileri imtihana tâbi tutmayı teklif eder. Kral, kabul eder ve elçileri çağırtır. Arkadaş oldukları hâlde birbirlerini tanımamazlıktan gelir elçiler. Oyunun bir parçasıdır bu. Şem-un Sefa arkadaşlarına: “Nereden gelip nereye gidersiniz, sizi kim gönderdi?” diye sorar. Elçiler kendilerini İsa peygamberin gönderdiğini, hak olan tevhîd dinini davete geldiklerini söylerler. Bunun üzerine Şem-un Sefa “madem sizi bir peygamber gönderdi, elinizde bir delil olmalı” der. Hastalıklara şifa veren elçiler ölüleri de diriltebildiklerini söylerler. Sarayda henüz yeni vefat eden birini elçilerin huzuruna getirirler ve diriltmelerini isterler; onlar da Allah'ın izniyle diriltirler. Dirilen kişi, “Ey Antakya halkı, siz de öldükten sonra benim gördüğüm azabı görmek istemiyorsanız beni kurtaran bu üç kişiye uyun” der ve bu esnada Şem-un Sefa'nın da kim olduğu ortaya çıkar. Kral şaşkındır, sorar: “Şem-un Sefa, sen de mi onlardansın?” Bozuntuya vermez Şem-un Sefa, krala dönüp, “Kralım, bu elçiler olağanüstü bir hâl gösterdi. Putlarına söyle, onlar da marifetlerini göstersinler” der. Tabi kral bilir putlarının böyle hünerlerinin olmadığını... Yemeyen, içmeyen, konuşmayan putlar ne yapabilir ki? Bir adam gelir şehre koşarak! Kralın bu olaydan sonra iman ettiği bilinir, rivayetler bu yöndedir. Fakat halkı, davete icabet etmez, aksine inkâr yoluna giderler. Büyü yapmakla suçlarlar elçileri. Atalarının dininden vazgeçmeyen halk elçileri taşa tutar. Bunu duyan Habib-i Neccar gelir şehre koşarak ve der: “Ey kavmim, sizden hiçbir karşılık beklemeyen bu kimselere uyun. Onlar doğru yola ermiş olanlardandır.” (Bu olayın Yasîn Suresi 20-22. ayetlerde geçen olay olduğuna inanılır.) Halk, elçilerin getirdiği dine inandığı, atalarının dinine ihanet ettiği gerekçesiyle Habib-i Neccar'ı da taşlayarak şehit eder.
suat şenbülbül

suat şenbülbül

hotel
Find your stay

Affordable Hotels in Antakya

Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.

Get the Appoverlay
Get the AppOne tap to find yournext favorite spots!
Hz. In 33 AD, Jesus sent 2 apostles to the region of Antioch to spread Christianity. During the missionary work, the first Christian community in history and the Saint Pierre Church formed in Antiochia. However, the majority of Antioch people react violently to the apostles. On top of that, Carpenter Habib - i Neccar, who first believed in the apostles, made suggestions to the people of Antioch and helped the apostles. 3. An apostle is also sent to the city to support the apostles. However, all this is not enough to calm the people of Antioch, the apostles and Habib - i Neccar was killed by the people of Antioch. In the Qur'an, these events are explained in verses 13 and 19 of Surah Yasin. In this respect, the Habib - i Neccar Mosque was built in the 13th century during the period of Baybars, the Turkish Mameluke Sultan of Egypt and the region.
Ismail Onal Morcul

Ismail Onal Morcul

hotel
Find your stay

The Coolest Hotels You Haven't Heard Of (Yet)

Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.

hotel
Find your stay

Trending Stays Worth the Hype in Antakya

Find a cozy hotel nearby and make it a full experience.

Külliye gibi bir mekan yapılmış. İçerisinde lokanta ve cami var. Camiyi gezemedik ekipteki gereksiz acele edenler yüzünden. Kur’ân-ı Kerîm’de, “karye” halkını Hakk’a davet etmek için bir şehre (Karye) gelen iki elçiye destek olmak üzere bir üçüncüsünün gönderildiği, halkın bunlara karşı çıktığı, sadece şehrin uzak bir yerinden gelen bir kişinin iman edip onları desteklediği ve bu kişinin, açıkça ifade edilmemekle beraber âyetin gelişinden anlaşıldığına göre şehir halkı tarafından öldürüldüğü, onun imanı sayesinde cennete girdiği, kendisine kötülük eden şehir halkının ise bir sayha ile helâk edildiği anlatılmaktadır (Yâsîn 36/13-29). Müfessirlere göre elçilerin adları Yuhannâ, Pavlus ve Şem‘ûnü’s-Safâ (Simun Petrus), gönderildikleri şehir ise Antakya’dır. Bunların tebliğini kabul eden mümin kişinin adı da Habîb b. Mûsâ, Habîb b. İsrâil veya Habîb b. Mer‘î’dir. Tefsir kitaplarında Habîb’in neccâr (dülger), ipekçi, kassâr (bez ağartan) veya ayakkabıcı olduğu, günlük kazancının yarısını ailesine ayırıp diğer yarısını tasadduk ettiği, cüzzam hastalığına yakalandığı için şehirden uzak bir yerde oturup ibadetle meşgul olduğu, iman ettiğini açıklayıp halkı da iman etmeye çağırınca taşlanarak, linç edilerek veya hızarla kesilerek öldürüldüğü, kesilmiş başını eline alıp yürüdüğü rivayet edilir. Kur’an’daki âyetlerin üslûbu Hz. Peygamber zamanında bu kıssanın bilindiğini göstermektedir. “Bir misal olarak şu şehir halkını onlara anlat” meâlindeki âyetle (Yâsîn 36/13) kıssa hatırlatılarak şehir halkının âkıbetinden ibret alınması öğütlenmektedir. Bu şehrin neresi olduğu, hadisenin ne zaman vuku bulduğu ve iman ettiği bildirilen şahsın kimliği konusunda hadislerde de bir bilgi bulunmamaktadır.
Kurallar olmazsa, düzen de olmaz.

Kurallar olmazsa, düzen de olmaz.

See more posts
See more posts

Reviews of Habib-i Nejjar Mosque

4.7
(1,853)
avatar
5.0
48w

The Habib-i Neccar Mosque was built in 638 when Antakya was taken over by the Muslim Arabs. It is considered to be the first mosque built within the borders of today's Türkiye. Located on Kurtuluş Street, the mosque was built by Hz. It is named after an Antakyalı who was the first to believe in Jesus' apostles and gave his life for this cause. This event is mentioned in the Quran in the Surah Yasin. According to the narration, in the 40s AD, When Jesus' disciples came to Antioch and tried to tell them that there is only one God, the first person to believe in them was a carpenter (neccar). Neccar gave up his pagan beliefs and joined them. However, the new preachings of the disciples angered the people. The king also has the apostles imprisoned. A new apostle, Şem'un Safa, is sent to Antioch. Şem'un convinces the king with his miracles and saves his friends. The people are determined not to believe in the apostles. They plan to stone them to death because they think they are bringing bad luck. Habib-i Neccar is killed while trying to stop the angry crowd. It is narrated that his severed head rolled from the top of Mount Habibi-i Neccar to where his tomb and grave are...

   Read more
avatar
5.0
8y

Tarihi dokusu halen her yerinde hissediliyor, tek kelime ile mükemmel bir yapı, görülmesi gereken yerler arasında ilk sıralarda... Genel olarak antakyalılar tarafından bilinen rivayet ise; Habib-i Neccar geçimini marangozlukla sağlayan bir Antakyalıdır. (Neccar, Arapça'da marangoz demek.) Cüzzamlı bir oğlu olduğu için yaşamını dağdaki bir mağarada sürdürmektedir. Hz. İsa, iki havarisini (Yahya ve Yunus) Antakya'ya gönderir, dağları aşıp şehre giren elçiler ilkin Habib-i Neccar'a rastlarlar.

Habib-i Neccar şehre yabancı olan bu iki elçiyi görür ve kim olduklarını sorar. Onlar da Hz. İsa'nın elçileri olduklarını söylerler. Habib-i Neccar iki elçiden kendilerini peygamberin yolladığına dair bir delil ister. Onlar da derler ki: “Allah'ın izniyle biz hastalıklara şifa veririz.” Cüzzamlı oğlu, onların elinden şifa bulunca Habib-i Neccar şeksiz şüphesiz imân eder elçilerin dinine. Sonra elçiler şehre inip halkı dine davet ederler; fakat çabaları sonuçsuz kalır. Hastalıklara şifâ verdikleri duyulup halkın onların etrafında toplandığını haber alan şehrin hükümdarı bu elçileri sorgusuz sualsiz zindana attırır.

Onları bir peygamber gönderdiyse ellerinde delil olmalıydı

Uzun süre kendilerinden haber gelmeyince üçüncü elçi (Şem-un Sefa) Antakya'ya gönderilir. (Yasîn Suresi'nin 14. ayetinde geçen olayın bu olduğuna inanılıyor.) Kimliğini açığa vermeden kralın sarayına girer Şem-un Sefa; amacı, kendisinden önce gönderilen iki elçiyi kurtarmaktır. Aradan zaman geçer ve kralın güvenini kazanır Şem-un Sefa. Krala kendisinden önce şehre gelerek hastalara şifâ verdiklerini söyleyen elçileri imtihana tâbi tutmayı teklif eder. Kral, kabul eder ve elçileri çağırtır. Arkadaş oldukları hâlde birbirlerini tanımamazlıktan gelir elçiler. Oyunun bir parçasıdır bu. Şem-un Sefa arkadaşlarına: “Nereden gelip nereye gidersiniz, sizi kim gönderdi?” diye sorar. Elçiler kendilerini İsa peygamberin gönderdiğini, hak olan tevhîd dinini davete geldiklerini söylerler.

Bunun üzerine Şem-un Sefa “madem sizi bir peygamber gönderdi, elinizde bir delil olmalı” der. Hastalıklara şifa veren elçiler ölüleri de diriltebildiklerini söylerler. Sarayda henüz yeni vefat eden birini elçilerin huzuruna getirirler ve diriltmelerini isterler; onlar da Allah'ın izniyle diriltirler. Dirilen kişi, “Ey Antakya halkı, siz de öldükten sonra benim gördüğüm azabı görmek istemiyorsanız beni kurtaran bu üç kişiye uyun” der ve bu esnada Şem-un Sefa'nın da kim olduğu ortaya çıkar. Kral şaşkındır, sorar: “Şem-un Sefa, sen de mi onlardansın?” Bozuntuya vermez Şem-un Sefa, krala dönüp, “Kralım, bu elçiler olağanüstü bir hâl gösterdi. Putlarına söyle, onlar da marifetlerini göstersinler” der. Tabi kral bilir putlarının böyle hünerlerinin olmadığını... Yemeyen, içmeyen, konuşmayan putlar ne yapabilir ki?

Bir adam gelir şehre koşarak!

Kralın bu olaydan sonra iman ettiği bilinir, rivayetler bu yöndedir. Fakat halkı, davete icabet etmez, aksine inkâr yoluna giderler. Büyü yapmakla suçlarlar elçileri. Atalarının dininden vazgeçmeyen halk elçileri taşa tutar. Bunu duyan Habib-i Neccar gelir şehre koşarak ve der: “Ey kavmim, sizden hiçbir karşılık beklemeyen bu kimselere uyun. Onlar doğru yola ermiş olanlardandır.” (Bu olayın Yasîn Suresi 20-22. ayetlerde geçen olay olduğuna inanılır.) Halk, elçilerin getirdiği dine inandığı, atalarının dinine ihanet ettiği gerekçesiyle Habib-i Neccar'ı da...

   Read more
avatar
5.0
10y

It's a Muslim shrine dedicated to the memory of a legendary early Christian martyr of Antioch, Habib the Carpenter (Tr. Habib'i Neccar; Ar. الحبيب النجّار). In some Christian lore, Habib is identified with Agabus (Acts 11:27-28) and is believed to have been martyred in Antioch in the middle of the 1st century CE. And in a classical Muslim exegetical tradition, Habib is identified as a likely historical candidate for the unnamed hero of the story of "The People of the Town" (Ar. أصحاب القرية) found in Sura Ya Sin (Q 36) verses 13-27, but especially verses 20-27. According to this tradition, accepted by some exegetes and disputed by others, the "town" of this pericope is Antioch and the "messengers" God sent to this town were disciples of Isa (as)/Jesus, including Peter, the first bishop of Antioch. Habib is the figure who risks his life to encourage the people of Antioch to heed the message of...

   Read more
Page 1 of 7
Previous
Next