Tarihi miras Bakras Kalesi, keşfedilmeyi bekliyor Ortaçağ'a ait olduğu düşünülen ve tarihi Helenistik döneme kadar uzanan Bakras Kalesi, muazzam mimarisi ve doğayla iç içe konumuyla keşfedilmeyi bekliyor. HATAY - LALE KÖKLÜ Hatay'da Antakya-İskenderun yolu üzerinde yer alan ve geçmişte, önemli bir konumda olması nedeniyle Bizanslılar, Haçlılar ve Romalılar tarafından kullanıldığı düşünülen Bakras Kalesi, mimari yapısı ve doğal güzelliklerle iç içe konumuyla keşfedilmeyi bekliyor.
Antakya-İskenderun yolunun 27'nci kilometresi üzerinde bulunan Bakras Köyü'nün üst tarafında yer alan kale, taş yapısı, gösterişli mimarisi ve doğayla iç içe oluşuyla göz kamaştırıyor. Tarihi miras Bakras Kalesi, keşfedilmeyi bekliyor Ortaçağ'a ait olduğu düşünülen ve tarihi Helenistik döneme kadar uzanan Bakras Kalesi, muazzam mimarisi ve doğayla iç içe konumuyla keşfedilmeyi bekliyor. HATAY - LALE KÖKLÜ Hatay'da Antakya-İskenderun yolu üzerinde yer alan ve geçmişte, önemli bir konumda olması nedeniyle Bizanslılar, Haçlılar ve Romalılar tarafından kullanıldığı düşünülen Bakras Kalesi, mimari yapısı ve doğal güzelliklerle iç içe konumuyla keşfedilmeyi bekliyor.
Antakya-İskenderun yolunun 27'nci kilometresi üzerinde bulunan Bakras Köyü'nün üst tarafında yer alan kale, taş yapısı, gösterişli mimarisi ve doğayla iç içe oluşuyla göz kamaştırıyor.
Birkaç kademe halinde yuvarlak ve yüksek kale burçlarının özellikleri nedeniyle Ortaçağ'a ait olduğu düşünülen kalenin tarihi, Helenistik döneme kadar gidiyor.
Köy yolunun batısında, dağların arasında sarp bir tepe üzerinde kurulu kale, önceleri Belen geçidinin girişini, Antakya kurulduktan sonra ise Seleukos başkentini koruma gayesine hizmet etti.
Haçlılar döneminde de Antakya Prensliği'nin kuzeyde en önemli savunma noktası olan kale, birkaç defa el değiştirdikten sonra Templier Şövalyeleri'nin eline geçerek 1268 yılında Baybars tarafından kuşatıldı.
Bir alay askeri barındıracak büyüklükte olan kale, genel olarak harap olmaya yüz tutmuş olsa da birçok mekanı sağlam kalarak ihtişamını koruyor.
Kuzey ve güney tarafı derin vadilerle ayrılan yüksek bir tepe üzerinde yer alan kale, üç katlı kare mimarisiyle keşfedilmeyi bekliyor.
"Gün yüzüne çıkarmamız lazım" Hatay Turizm Derneği Başkanı Sabahattin Nacioğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kentin öyküsünün insanoğlunun yerleşimine ait ilk izlerin bulunduğu Paleolitik Çağ'da başladığını ve yüzyıllardır değişik ulusların ve kültürlerin medeniyet merkezi olduğunu anımsattı.
Dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre ve Anadolu'nun ilk camisi Habib-i Neccar'ı topraklarında barındıran kentte, tarihin her dönemine ait izlerin bulunduğunu aktaran Nacioğlu, şöyle devam etti:
"Ancak maalesef Bakras Kalesi kaderine terk edilmiş. Oysa Bakras Kalesi hakikaten çok eskiye dayanan bir kalemiz ve Antakya'dan Adana'ya doğru gittiğiniz zaman Topboğazı dediğimiz mevkide bulunmaktadır. Kale, yıllardan beri oraya giden insanların çok güzel bir yerde olduğunu ve çok tarihi bir önem arz ettiğini söylediği bir mekan. Tabii burada ilimizin valilik ve belediye makamlarına çok önemli işler düşüyor. Bunu gün yüzüne çıkartmamız lazım. Özellikle turistlerin ilgisini çekecek bir kale. İnsanlar, Hatay'ı gezdiği zaman uğraması gereken bir mekan olmalı. Gruplarımızın gezdiği zaman o güzel manzarayı ve kaleyi görmesi lazım. Şu an için oraya bir gezi olmuyor ancak restorasyonu ve yolları yapılırsa, çevre düzenlemesi gerçekleştirilirse biz de turizmciler olarak tanıtımını yaparsak gezilecek ve görülecek yerler arasına...
Read moreBakras kalesinin tarihi çok eski olup ilkçağlara kadar dayanmaktadır. Hakkında çeşitli rivayetler ileri sürülmüştür. Bunlarda biride Ammuri Kralı Dakianus’un bu kaleyi inşa ettirdiğidir. Dakianus yaz mevsimi İskenderun – Arsuz arasında bulunan Gülcihan sayfiyesinde geçirdikten sonra, Suriye’ye dönerken sarp geçitlerden geçerek şimdiki Bakras Kalesinin bulunduğu yerde atından düşüp uçuruma yuvarlanan çok sevdiği karısı Bağrez’in hatırasına bu kaleyi inşa ettirmiştir. Bu kale 26 Eylül 1183 tarihinde Salahaddin Eyyübi’ye Haçlılar tarafından teslim edilmiştir. Salahaddin’in kumandanı Alemüddin Süleyman bin Candar, kaleyi 1191 yılında yıktırınca, Ermeniler bir süre sonra bu bölgeyi ele geçirdiler ve kaleyi yeniden inşa ederek müstahkem bir mevki haline getirdiler. Osmanlılar ve Memluklular arasında da çekişmelere sahne olan kale, Yavuz Sultan Selim tarafından 1516 yılında kesin olarak zapt edildi. Ancak bu tarihten sonra hudutlardan uzak bir iç kale haline geldiği için, fazla bir siyasi rolü kalmamıştır. Kale iki tarafı derin vadilerle ayrılan, çok sarp bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin hemen altında Bakras Köyü bulunmaktadır.Kaleye, köyün güney tarafından stabilize bir yol ile çıkılmaktadır. Kalenin doğu cephesinde olan giriş kapısına ise patika bir yol ile ulaşılmaktadır. Kalenin başka cephelerinden girişi yoktur.Kale; kare bir plan arz etmekte ise de, doğu ve güney cephesi çok az bir şekilde belirlenen bir yay çizmektedir. Güney ve batı kısmında dar bir koridorla çevrelenmiş olan kalenin kuzey tarafı çok derin bir uçurumdur.
Kalenin girişi bugün tamamen yıkılmış ve belirsiz bir vaziyet almıştır. Kemerli geniş bir kapısı olduğu rivayet edilen girişten sonra, sola doğru uzanan koridor, kaleyi kuzey – batı köşesine kadar çevrelemektedir. Bu galeride iç tarafa açılmış hücreler bulunmaktadır.
Dışa ise, çok küçük mazgal gözetleme pencereleri açılmıştır. Girişi takiben orta alana ulaşmadan, sağda ve solda geniş odalar yer almaktadır.Tonoz bir kubbe ile örtülü mekandan sonra girilen bahçe kısmı, bugün taş yığınları ile dolu bir vaziyettedir. Evliya Çelebi’nin haber verdiği ve yakın zamana kadar görülebilen şadırvan ve su haznesinden bugün bir iz kalmamıştır. Orta alanın kuzeyinde ve güneyinde üzeri hala örtülü olan dikdörtgen planlı iki salon bulunmaktadır. Kuzeydeki salonun kuzeydoğu köşesinde bir şömine ve kuzey duvarı ile güney duvarında pencereler bulunmaktadır. Burasının kale komutanının odası olduğu tahmin edilebilir. Salondan doğu kısmında bulunan ve üç tarafı açık olan mekana bir çıkış vardır. Burası gayet manzaralı ve serin bir yer olup kalenin balkonu mesafesindedir. Salondan, batı tarafta bulunan kuzeyi tamamen açık tonoz kubbeli bir mekana geçiş vardır. Burası, batı kısmını çevreleyen koridorla ve orta alan ile bağlantılıdır. Güneyde bulunan dikdörtgen salona da geçilen bu kısmın batı cephesindeki üst odaların sahanlığı olduğu tahmin edilebilir. Güneyde bulunan ikinci salon, daha önce kilise olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi’de kaydedilen yer burası olmalıdır.
Ancak bugün mihrap veya cami herhangi bir unsuru ile ilgili bütün özellikleri silinmiştir. Bu salon, kumandanın odasından ve orta alandan iki metre kadar daha yüksektir Bu kısımların dışında kalenin hemen tamamı tanınmayacak kadar harap olmuş ve taş yığını haline gelmiştir. Çok müstahkem bir kale olan Bakras kalesi, çoğunlukla kesme taştan...
Read moreBakras, veya antik adıyla Pagrae, İskenderun bölgesinde Amanos Dağları üzerinde bulunan bir kasaba ve kaledir.
Strabo, Geographica adlı ansiklopedisinde, Amanos Dağlarında Bahçe Geçidine uzanan "doğal kale" olarak bahseder tabi Evliya Çelebi’de bu kaleden uzun uzadıya bahsetmiş ve bilgi vermiştir.
Kale, Belen Örençay (Bakras) Köyünde, Kızıldağın eteğindedir. Helenistik (MÖ:323 ve MÖ:30) Dönemde(Büyük İskenderin sonrası dönem)Anadolu - Suriye - Mısır yolunu kontrol etmek amacıyla yapılmış. Sonraki dönemlerde ise Romalılar, Bizanslılar ve Haçlılar tarafından onarılarak kullanılmış. Zaten Haçlıların bu kaleyi bulup kullanmaması beni ziyadesiyle şaşırtırdı.🧐 Haçlı seferleri zamanında Tapınak Şövalyeleri uzun yıllar burada konaklamış ve bölgedeki bütün stratejik planlarını bu kalede yapmışlardır. 1000 asker ve 500 atlı sığacak kadar büyüklüğe sahip bir kaleymiş. Tapınak Şövalyelerinin uğrak yeri olduğu için o dönemde Tapınakçılar Kalesi olarakta anılmaya başlanmış. Bu dönemde Antakya Prensliği ve Tapınak Şövalyelerinin elindeydi. Son günlerde Türkiye’de gösterimde olan Ertuğrul Diriliş dizisinde, Osmanlı’nın kurucusu Osman Beyin babası Ertuğrul Gazi’nin Tapınak şövalyeleriyle savaşarak ellerinden aldığı bir kale gösterilmektedir. Bu kale günümüzün Bakras Kalesidir.
Bakras Kalesi hakkında çeşitli rivayetler ileri sürülmüş. Bunlarda biride Ammuri Kralı Dakianus’un bu kaleyi inşa ettirdiğidir. Dakianus yaz mevsimi, İskenderun – Arsuz arasında bulunan Gülcihan sayfiyesinden Suriye’ye dönerken sarp geçitlerden geçerek şimdiki Bakras Kalesinin bulunduğu yerde atından düşüp uçuruma yuvarlanan çok sevdiği karısı Bağrez’in hatırasına bu kaleyi inşa ettirmiş.
1191'de Ermeniler tarafından alınmış ve Ermenilerin kontrolü antakyalılar ve Şövalyeler arasında büyük bir tartışma konusu olmuş.
Birçok müzakerenin ardından Kale 1216 yılında Şövalyelere geri verildi. Ermeni kayıtlarına göre aynı dönemde Halep güçleri tarafından bir kuşatmaya direnmiştir. 1268'de Antakya'nın Baybars yüzünden çökmesi ile garnizonun hevesi kırıldı ve kardeşlerden biri kaleyi teri ederek kalenin anahtarını Baybars'a teslim etti. Geriye kalan muhafızlar yok edilebilecek her şeyi yok edip kaleyi teslim etmeye karar verdi. Kaleyi kaybetmelerine rağmen Ermenistan'ın II. Hethum'u ile IV. Leo'su, 1305 yılında yakınlardaki bir geçitte işgalci bir Memlûk ordusunu büyük bir bozguna uğrattı.
Tüm kompleksin incelenmiş bir krokisini içeren ilk detaylı tarihsel ve arkeolojik değerlendirme R. W. Edwards tarafından 1979'da tamamlandı.
Bakras Kalesi, doğaya karşı verdiği amansız yaşam savaşında eğer el atılmazsa ne yazık ki yenilmeye muhtaç bir tarihi eserimiz olarak yakın bir tarihte, üzerinde taşıdığı tüm tarihin izlerini silerek bir gün yok olup gidecek. Tarihin karanlığında eriyip giden diğerleri gibi…
Acilen restore edilip tarihe ve turizme kazandırılması bütün kalbimle...
Read more