Kapalı
Osmanlı Devleti'nin manevi kurucusu kabul edilen Şeyh Edebali, Mevlana Celaleddini Rumi’nin çağdaşıdır. Künyesi İmadüddin Mustafa b.İbrahim b.İnac el-Kırşehri’dir. Edebalı ilk tahsilini Karaman’da yaptı. Hanefi hukukçusu Necmeddin ez-Zahidi’nin öğrencisi oldu. Daha sonra Dımaşk’a (Şam) giderek Sadreddin Süleyman b.Ebül-iz ve Cemalettin el-Hasiri gibi dönemin tanınmış alimlerinden dini ilim tahsil etti. Şam’dan ülkesine dönünce tasavvufa yöneldi. Eskişehir yakınlarında bulunan İtburnu Köyü’nde bir zaviye kurarak halkı irşada başladı. Aşıkpaşazade zaviyesinin hiç boş kalmadığını, Edebalı’nın gelip geçen fukaranın hertürlü ihtiyacını gidermeye çalıştığını, hatta bu maksatla koyun sürüsü bulundurduğunu kaydederler. Söğüt ve Domaniç yaylaları, Selçuklu Devleti tarafından aşiretine yaylak ve kışlak olarak verilen Osman Gazi sık sık Edebali’nin zaviyesinde misafir olarak kalırdı. Orta Asya’dan getirdikleri bir takım özelliklerden dolayı alim ve sufilere karşı son derece hürmeti olan Osman Gazi, mübarek günlerde Edebalİ’nin zaviyesine giderek dini ve idari konularda onun görüşlerini alırdı.
Misafir olarak kaldığı bir gecede gördüğü rüya şöyle idi. Şey Edebalı’nın koynundan çıkan bir ay geldi kendi koynuna girdi. Göğsünden bir ağaç bitti. Öylesine büyük bir ağaç oldu ki dalları gökleri, kökleri tüm dünyaya sardı. Gölgesi bütün yeryüzünü tuttu. İnsanlar o ağacın gölgesinde toplandılar. Ulu dağlara ve dağların eteğinden çıkan coşkun sulara hep o ağaç gölge etti. Osman Bey rüyasını Şeyh Edebalİ’ye anlatır. Edebali rüyayı şöyle yorumlar:”Oğul Osman, Hak Teala sana ve soyuna hükümranlık verdi mübarek olsun, kızım Malhun Hatun senin helalin olsun.” der. Edebali’nin bu yorumu üzerine Osman Gazi Malhun Hatun (Rabia Bala Hatun) ile evlenir.
Şeyh Edebali ahi teşkilatının reisi idi. Ahi Şehliğinin Edebali’den sonra kime geçtiği bilinmemektedir; ancak daha sonra I.Murat’a intikal etmiştir. Bilecik’in Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra zaviyesini buraya taşıyan Edebali, aynı şekilde dini hizmetlerine devam etmiştir. Osman Gazi’nin vefatından sonra kızı ve torunu Alaaddin Bey ile Bilecik’te Edebali’ye Kozağaç (Şimdiki Karaağaç) köyünün öşür ve hasılatı verilmiş, kızı Rabia Hatun da kendilerine verilen bu köyü tekkeye vakfetmiştir. Şeyh Edebali uzun bir hayat sürdükten sonra 726(1326)yılında Bilecik’te vefat etti. Zaviyesinin mescid olarak kullanılan odasına defnedildi. Edebali, mutasavvıf olmasının yanında ilk Osmanlı kadısı ve müftüsüdür. Dönemin birçok fakihi ile görüşmüş ve onlardan ders almış, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Önde gelen öğrencilerinden aynı zamanda damadı Dursun Fakih, Edebalİ'den sonra Osmanlı Devleti’nin ikinci müftüsü ve kadısı olmuştur. Mevlidi Şerif’in yazarı Süleyman Çelebi,Mahmut Paşa yönüyle ikinci kuşaktan Şeyh Edebalı’nın torunudur. Bilecik Edebali zaviyesine kendisiyle birlikte hanımı, kızı, zamanın büyüklerinden Molla Hattab-ı Karahisar, Şeyh Muhlis Baba ve isimleri bilinmeyen bazı yakınları da...
Read moreSheikh Edebali, (born1206 — died1326), Inac, Turkey was a Turkish Sufi Sheikh known for his purity and education. He is also known with the name Baliseyh. Sheikh Edebali played an important role in developing the shape and policies of the growing Ottoman Empire in Sogut, Turkey. Being descendant of the Banu Tamim tribe and Al-Khater family, he was much respected and honored in the religious circle of the Muslim world of that era. Sheikh Edebali's daughter Rabia Bala Hatun was married to Osman Ghazi, the founder of the great Ottoman Empire. Their marriage took place in 1289 CE. Sheikh Edebali died in 120th year of his age in 1326 CE and was buried in Bilecik, Turkey. The Rabia Bala Hatun and his mother was also buried in the tomb of her father Sheikh...
Read moreTÜRAB yani "TOPRAK" kelimesi.. yazı dilinde "turba"okunmuştur..bu okunuş halk dilinde türkçeleşerek "TÜRBE" şekline gelmiştir.🧐
Ülkemizdeki türbelerin bir çoğu "ZİR-İ ZEMİN" yöntemiyle oluşturulur.. ne demektir bu "ziri zemin" dilim döndüğünce yazmaya çalışayım🙈..
anlamı "YERALTI" demektir.. önemli zatlar topraga gömüldükten sonra kenarları yarım metre kadar tuğlayla ya da başka malzemeyle örülerek üstü kapatılır ve sonrasında üstüne türbe inşaa edilerek sembolik bir sanduka konur..🧐
Ki şeyh Edebalının defni de bu şekildedir.. İçinde gerçek defin bulunan sandukalar gerçekten çok az sayıdadır.. 😇
Bunun dışında türbeler neden hep dağlık..ormanlık..yada akarsu vadilerindedir diye baktığımızda.. Türk , Moğol, asya göçebelerindeki en eski din olan ŞAMANİZM etkisi görülür.. 🧐
Şaman dininde göktanrı inanışının oluşu.. dağda, taşda, suda, ağaçta uyuyan ruhların varlığına ve bu ruhların koruyucu olduğuna .. gökte oturan tanrıya en yakın yerin dağın tepesi olduğuna inanılmasını sağlar.. ruh bedeni terk ettiğinde göğe yükselir ve yükselmenin buradan daha kolay olduğuna inanılır. 😇
Aynı şekilde dağ, orman, ırmak gibi yerler gücü.. ulaşılmazlığı .. ve tüm bu alanların ruhlarla dolu olduğunu simgeler.. Ki Önemli zatların mezarları çoğunlukla dağ başlarında BULUNMUŞTUR.. 🤓
""🙈🙈Onun dışında yine doğru bildiğimiz bir yanlışı düzeltmek isterim.. ey oğul diye başlayan şeyh Edebali nin nasihatıdır diye her yere asılan o meşhur sözlerin .. 🥺
yazar "TARIK BUĞRA'nın " 1982 yılında yazdığı "OSMANCIK" isimli kitabında "EDE BALI" karakterinin osmancık'a söylediği sözler olduğu kanıtlanmıştır..🥺
Bunun tersi olan bir yazılı kaynak bulunamadığı gibi .. nasihatlerde kullanılan dilin modern Türkçe'ye ne kadar yakın olduğu da aşikardır.. 😇 (hani Mevlana'nın sözü diye de bir sürü söz paylaşılıyor ya🙈onun gibi )
Birde türbe içerisindeki sandukalarda "Edebalının yakını" yazıyordu.. cenazelerin kimlikleri belli olmuş.. hepsi de Edebalının çocuklarıymış☺️ düzenleme kısa bir süre içinde...
Read more