Yöre halkı arasında adın, denizin berrak maviliği ve gökyüzüyle birleşen görüntüsünden geldiği de söylenir. Osmanlı dönemine ait harita ve kayıtların bazılarında bölge “Gökliman Koyu” olarak geçer, dolayısıyla isim en az 19. yüzyıldan beri kullanılmaktadır. Yarım daire biçimli bir koydur; çevresi kireçtaşı kayalıklarla çevrili olduğundan rüzgâr ve dalgaya kapalıdır. Deniz tabanı ince çakıllı ve yer yer kumludur, suyu son derece berraktır. Plajın hemen arkasında çam ormanları ve küçük piknik alanları bulunur.
Gökliman çevresinde antik döneme ait liman kalıntıları, taş rıhtım izleri ve su sarnıçları tespit edilmiştir. Finike (antik Phoenicus) zaten Likya’nın önemli liman kentlerinden biridir; Gökliman da onun ikincil bir koy limanı olarak kullanılmış olabilir.
FİNİKE TARİHÇESİ
Finike M.Ö 5. yüzyılda Arykandos ağzında Phoinikos adıyla kurulmuştur. Antik dönemde önemli bir liman kenti olan Finike'nin ilk kurulduğu yer, İskele Mahallesi'dir. Uzun yıllar Likya'nın başkenti olan Limyra'nın tarım ürünleri ihraç ettiği bir liman görevi yapmıştır. Bu mahallenin içinden geçen, kanal ve debisi yüksek, ancak hızı düşük bir dere olan Acıçay'ın liman işlevi gördüğü, yük indirme ve bindirme işleminin yapıldığı yer olması nedeniyle de adı geçen yere İskele Mahallesi denildiği bilinmektedir. İsmi nedeniyle bazılarınca Fenikelilerin kurmuş olabileceği bir kent şeklinde yorumlanmışsa da; Phoinikos Grekçe "kızıl renkli at" veya "kızıl renkli davar sürüsü" anlamına gelmektedir.
Finike içindeki kalıntılardan Helenistik döneme tarihlenecek, alt kısmı Roma Çağı, üstü Doğu Roma dönemine ait sur kalıntıları vardır . Atatürk Parkı karşısındaki kule bu iki dönemi yansıtmaktadır. Aynı döneme denk düşen Devlet Hastanesi karşısındaki falezin kuzey kenarında birkaç kaya mezarı ile eski hapishane yakınındaki kaya mezarı Finike merkezde görülebilen kalıntıların başlıcalarıdır.
Doğu Roma döneminde Finike'de fazla geniş olmayan bir yerleşimin varlığı bilinmektedir. Cumhuriyet Parkı'nda sergilenen bazı kalıntılar ve Ziraat Bankası karşısında depo olarak kullanılan büyük yapı bunlardır.
Türklerin gelmesi ile Tekeoğulları Sancağına bağlı bir kaza (ilçe) konumundaydı.Tahrir defterlerinde Finike’nin vergi gelirlerinin büyük kısmı: Narenciye, tahıl, zeytin, bal ve keçi ürünlerinden, Ayrıca liman gümrüklerinden elde edilmekteydi.
16.–18. Yüzyıllarda Finike küçük ama istikrarlı bir tarım ve ticaret kasabası olarak varlığını sürdürdü. Osmanlı deniz ticaretinde Finike Limanı, özellikle Mısır seferlerinde gemilere gıda ve su ikmali sağlayan küçük bir liman işlevi görmüştür. Zamanla limanın önündeki alüvyon birikimi nedeniyle denizle bağlantısı zorlaşmış, ticari önem azalmıştır.
Yüzyıl Tanzimat döneminde (1839–1876) Finike, Antalya Sancağına bağlı bir kaza olarak idari yapıya dahil edildi. Osmanlı kayıtlarında “Finike Kazası, Antalya Sancağı, Teke Livası” olarak geçer.Tarım alanında narenciye (özellikle portakal), zeytin ve tahıl üretimi artmıştır. Bölgede zaman zaman Yörük aşiretleriyle yerleşik halk arasında toprak ve mera anlaşmazlıkları yaşanmıştır. Finike’nin liman fonksiyonu iyice azalmış, ancak kıyı balıkçılığı ve küçük ölçekli ziraat önem kazanmıştır.
I. Dünya Savaşı (1914–1918) ve ardından İtalyan işgali (1919–1921) Antalya ile birlikte Finike’ye de girmiştir. Halk direnişi, özellikle Tekelioğulları torunları ve yerel milisler aracılığıyla örgütlenmiştir. 1921’de İtalyanlar geri çekilmiştir.
1950’lerde Finike portakalı adıyla Türkiye genelinde ün kazanmıştır. 1970’lerde kıyı yolunun açılmasıyla ulaşım ve turizm gelişmiştir. 1980 sonrası dönemde ise tarıma dayalı ekonomi, sera üretimi, narenciye ihracatı ve turizmle desteklenmiştir.
Eski Finike Kalesi kalıntıları, Osmanlı ve öncesine ait izler taşır. Kale Mahallesi ve Hasyurt çevresinde Osmanlı dönemi evleri ve çeşmeleri görülür. Finike Müzesi olmasa da bölgedeki buluntuların çoğu Antalya Müzesi’nde...
Read moreHer yaz mutlaka geldiğimiz yer. Sabah 8de geldik kimse yoktu deniz tertemiz su soğuk. Öğrendiğim kadarıyla dağdan yer altı suyu karışıyormuş ondan olsa gerek su cok temiz ve serin tuzluluk orani da düşük. Fotograflardan da anlaşıldığı gibi mavi bayraklı bir yer zaten. Deniz ayakkabisiyla girilmesini şiddetle tavsiye ederim taşlar ayaklarınızı acıtabilir. Giriş ücreti 50tl şu piyasa fiyatlarına göre düşük gelmesin size zira iceriye yiyecek içecek sokmak yasak. Her şey de gayet pahalı bence. Dondurmalardan mesela dolaplarinda sadece magnum dolu bir de turuncu paketli boom diye normalde marketlerde bakkallarda 10tlye alabileceğiniz bu dondurmaya 50tl verirsiniz haberiniz olsun. Magnumlar da 100tldir heralde.
Yorumumu GÜNCELLİYORUM: bu yaz ikinci gelişimde yorumumu güncelleme geregi duydum çünkü eğlenmekten ziyade bakislar altinda hapsolmus gibi hissetim kendimi. Sebebi ise orada çalışan mavi t shirtli birinin sürekli gardiyan gibi kontrol etmesiydi. Bu arkadaş dışarıdan yiyecek getirmek yasak diye dibimde bitiverdi bir anda, çocuğuma bir parça ekmek verirken. "Kötü örnek oluyorsunuz burdaki insanlara" dedi bir de üstüne.... ?Halbuki benim çocuğum henüz 3 YAŞINDA, onlarin yaptigi fast food tarzi yagli yiyecekleri, kola gibi gazli içecekleri vermek zorunda degilim. Bebek bu yani, kendi yaptigimiz organik yiyecekleri de getirip vermeyelim mi?? sanki plajin dibinde mangal mi yapiyoruz ne yapiyoruz alti üstü çocuğumu doyurmaya calisiyordum bir parça bir şeyle. Bu yüzden bütün gün göz hapsinde kaldik! orda çekirdek çitleyen, pofür pöfür sigara içenler kötü örnek olmuyor da ben mi bu sekilde kötü örnek oluyorum. Ayrica orda bir sürü kadin cekirdek çitliyordu, defalarca yanlarindan geçti ve onlari hiç uyarmadi adam mi kayiriyorsunuz? İnsanları göz hapsine alacaginiza çevredeki pisliklere, deniz kenarina atilan şişe kapaklarına, şişelere mi...
Read moreBelediye tesisi deyip geçmeyin, Bir çok özel işletmeye taş çıkartır, öncelikle Finike belediyesine teşekkürler. Personel gayet güler yüzlü, içten ve samimiydi. Yiyecekler lezzetli ve porsiyonlar büyük, fiyatlar gayet uygun. Kişi başı 10 tl giriş ücreti. Otoparkı var,ücretsiz. Şezlonglar ücretsiz. Ücretsiz Wc si var, fena değil. Duş odaları var, büyük, duş suyu sıcak, aynı zamanda giyinme kabini olarak kullanılıyor. Denizi çorba gibi sevmeyenler, sıcaklı soğuklu sevenler varsa işte o koy burası. Soğuk su kaynağı var, ara ara karışıyor. İri taşlı bir sahil, deniz ayakkabısı tavsiye olunur. Kum ya da ince taş gibi üzerinize, kıyafetlere yapışmıyor, terliklerinize girmiyor, o yüzden geldiğiniz gibi tertemiz dönüyorsunuz bu anlamda. Çok güzel düşünülmüş bir ayrıntı var ki : Denizi havuz gibi çevirmişler, çocuklar, yüzme bilmeyenler ya da yeni başlayanlar için mükemmel bir platform olmuş. Aynı zamanda iskele gibi de kullanılabiliyor. Üzerinde oturup ayaklarınızı suya salın, gemide gibi sallana sallana denizi manzarayı izleyin. Atlama zıplama serbest. Görsellere bakarsanız daha iyi anlaşılır. Yeme içme için restoran gibi bölümü var,açık alan, üstü kapalı, gayet konforlu, temiz. Şezlonglar şemsiyeli ve tenteli olanlar var. Tentelilerde güneş hangi yönde olursa olsun güneş görmüyor, sürekli şezlong yeri değiştirmeye gerek kalmıyor. Çocuklu aileler için kesinlikle tavsiye ederim. Gün boyu tüm ihtiyaçları karşılamak için yeterli bir tesis. Hem deniz hem havuz tecrübesi, 2 si bir arada, denizin ara ara gelen soğuk suyu da cabası. Şiddetle tavsiye edilir :) bu arada antalya merkezden özel araçla 1.5...
Read more