Hoşap kalesi, Van'a yaklaşık 50–60 km arası uzaklıkta Van-Başkale yolu üzerinde, Güzelsu mevkiinde bulunan ve son halini Orta Çağ' da alan kale. Hoşap kalesi Sarp bir yamaç üzerinde bulunmaktadır. Türkiye-İran arasındaki yol üzerinden bulunmasından dolayı eskiden stratejik açıdan önemi vardı. Kale aynı adı taşıyan Hoşap suyunun sarp kayalıkları üzerinde yükselmektedir. Anlam olarak iyi veya tatlı suya karşılık olur. Mahmudi beyi Sarı Süleyman bey tarafından 1643 yılında yeniden yaptırılmıştır. "Mahmûdî Kalesi" ve "Narin Kale" adlarıyla da bilinmektedir. Kalenin batıya bakan girişi ve özgün kapısı bozulmadan günümüze ulaşabilmiştir. Kapının üzerinde yapımı ile ilgili Farsça kitabe ve aslan kabartmaları yer almaktadır. Kale içindeki eski hamam, cami, medrese, su sarnıcı, zindan ve odalarda geçmişin izlerini görmek mümkündür.
Tarihi
Hoşap'ın bilinen tarihi Urartular'a kadar inmektedir. Bu dönemde Hoşap kalesinin Güneydoğuya açılan Tuşba-Kelişin ordu yolu ile Van-Kotur doğu yolunun kesiştiği kavşak noktasında askeri bir tesis olarak kurulduğu kabul edilmektedir. Urartular'dan sonra Van ve çevresi ile birlikte Hoşap, Pers, İskender, Selevkos, Roma ve Bizans egemenliğinde kalmıştır. Ortaçağda Vaspurakan Krallığı şehirleri arasında yer almış, 11. yüzyıldan itibaren Türkler'in hakimiyetine girmiştir. Selçuklular'la başlayan Türk hakimiyeti, İlhanlılar döneminde devam etmiş ve bu dönemde Vilayet-i Ermen olarak adlandırılan Van eyaletinin bir şehridir. Daha sonra Karakoyunlular hükümdarı Kara Yusuf tarafından Mahmudiler olarak adlandırılan Kürt aşiret Hoşap'a yerleştirilmiştir. Burada Mahmudiler, kendi adlarıyla anılan bir beylik kurmuşlardır. Osmanlı döneminde, Osmanlı-Safevi mücadelelerinde Osmanlılardan yana tavır koyup, başarı göstermeleri neticesinde kendilerine bir takım imtiyazlar verilmiştir. Hoşap'da günümüze kadar sağlam kalmış kalede yaşayan bu beyler varlıklarını 1839 Tanzimat Fermanı 'nın ilanına kadar sürdürmüşlerdir. Aslında kalenin, 1643 yılında önce var olduğunu Matrakçı Nasuh'un 1548-49 Kanuni Sultan Süleyman 'ın 11. İran seferinden dönüşündeki güzergah üzerinde Kalei Mahmudi olarak olarak adından sözetmesi göstermektedir. Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde 1650 senesinde uğradığı Hoşap kalesinden bahsetmektedir. Kalenin konumunu anlattıkdan sonra iç kalenin giriş kapı kanatları için Osmanlı ülkesinde kale kapıları hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki, ateş etsen ağaç yanar, demirler dökülür. Ama bu Hoşap kalesi kapısının her kanadı üç yüz kantar Nahçıvan demirindendir. Hiç ağaç kısmı yoktur demektedir.
Kalenin yapısı
İçiçe üç surla çevrilmiş bulunan kalede iki cami, üç hamam, çeşmeler ve yeraltı zindanları bulumaktadır. İçkale kapısının üzerindeki armanın yanlarında zincirle bağlı iki aslan motifi yer almaktadır. Kalenin altındaki Hoşap çayı üzerinde Zeyne Bey in yaptırdığı tarihi köprü bulunmaktadır. Dış kale surları arazinin yapısına göre şekillenmiş; doğu, kuzey ve batıdan dolanan surlarla çevrelenmiştir. Doğu surları kısmen, batıdakiler ise büyük ölçüde yıkılmış bulunmaktadır. Surları destekleyen burçlardan bazıları günümüze gelmiş, ayrıca doğu ve batıdaki kapıları tamamen yıkılmıştır. Dış kalenin kuzey doğusunda bir gözetleme kulesi yer almaktadır. İçerisinde bugün bir cami kalıntısı ve köy evleri mevcuttur. İçkale, güneyden sarp, kuzeyden eğimli bir kütle üzerine kurulmuştur. Kuzey doğu ve batıda kale beden duvarları, burç ve kulelerle tahkim edilmiş, kuzey doğuya ikinci bir tahkimat yapılmıştır. Kaleye, kuzey tarafta ortaya yakın bir yerde bulunan giriş burcuna açılmış bir kapı vasıtasıyla girilmektedir. Taç kapı şeklinde düzlenmiş burcun batı cephesinde kitabe, köp pencere ve aslan kabartmaları belli bir hareketlilk sağlamaktadır. Ayrıca orijinal demir kapı kanatları hala işlevini...
Read moreVan-Hakkâri karayolunun 60. kilometresinde aynı adla anılan kasabanın kuzeyinde bulunmaktadır; Mahmûdî Kalesi ve Narin Kale adlarıyla da bilinir. Kalan izlerden Urartular tarafından kurulduğu, Bizans, Vaspurakan (Ermeni), Abbâsî, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safevî dönemlerinde kullanıldığı, son şeklini ise Osmanlı Devleti’ne bağlı Mahmûdî Beyliği zamanında aldığı anlaşılmaktadır. İç kalenin giriş kapısı üzerindeki üç satırlık altı beyitli Farsça kitâbede 1052 (1642) yılında Mahmûdî Beyi Sarı Süleyman tarafından yaptırıldığı yazılıdır. XIX. yüzyılın ortalarına kadar faal olan kalede günümüzde de otuz kadar köy evi bulunmaktadır. İç kale 1970-1973 ve 1986 yıllarında kısmen restore edilerek ziyarete açılmıştır. Kale, Hoşap suyunun (Güzelsu) kenarında yükselen kaya kütlesi üzerine kurulmuş bir iç kale ile kuzeyinde ona bitişen bir dış kaleden oluşmaktadır.
Dış Kale. İç kalenin eteklerinde teşekkül eden iskân yeri eğimli ve engebeli bir arazi üzerinde bulunduğundan etrafını çeviren surlar da bu konuma uygun olarak şekillendirilmiştir. Matrakçı Nasuh ve Evliya Çelebi gibi kaynaklardan önünün hendeksiz olduğu, doğu ve batıda iki giriş kapısının bulunduğu ve kırk kadar kuleyle desteklendiği öğrenilmektedir. Zamanla surların üst kısımları ile meskûn alandaki bölümleri yıkılmış, burçlardan bazıları ve gözetleme kulesi günümüze ulaşabilmiştir. İç kalenin kuzeydoğu köşesindeki kayalıktan başlayıp karşı tepeye kadar uzanan doğu surları toplam 380 m. uzunluğundadır. Başlangıçtan dere yatağındaki burca kadar olan 175 metrelik bölümü ile doğu kapısı ve bitişiğindeki ikinci burç subasman seviyesine kadar yıkılmıştır. 1,80-3,20 m. kalınlığındaki duvarların alt kısımları yaklaşık 2 m. yüksekliğe kadar taş, üst kısımları ise yöre halkı arasında “bat” adı verilen bir çeşit kerpiç malzemeyle yapılmıştır. Kuzeye doğru tepeye tırmanan kesim araziye uygun olarak merdiven şeklinde teraslanmıştır. Köşelerde burçlarla kesilen kuzey ve batı surları da aynı teknik ve malzemeyle şekillendirilmiştir. 40-50 m. yüksekliğinde kayalık bir alanı takip eden 247 m. uzunluğundaki kuzey surları kalenin en sağlam kısmını oluşturur. İç kaleye kadar uzanan batı surları ise son zamanlarda yapılan evler arasında kaybolmuştur. 5,30-6,50 m. arasında değişen yükseklikteki duvarlar içten 1,40 m. genişliğindeki seyirdim yolları ve mazgallıdendanlı barbata ile sonuçlanmaktadır. Bazı bölümlerde kerpiçlerin erimesi sebebiyle aralarda açıklıklar oluştuğundan barbata yıkıldığı halde bu bölümler uzaktan dendan şeklinde görünmektedir. Surlar genelde 9-10 m. çapında yuvarlak planlı, duvar kalınlığı 3 m., yüksekliği 10 m. civarında olan üst kısımları barbata ve dendanlarla donatılmış içi boş burçlarla desteklenmiştir; burçların inşa tekniği surlarla aynı özelliğe sahiptir. Etrafa hâkim bir tepeye rastlayan kalenin kuzeydoğu köşesinde bir gözetleme kulesi inşa edilmiştir. Günümüze harabe halinde ulaşan Evliya Çelebi’nin bahsettiği cami, 13,30 × 20,50 m. ölçülerinde dikdörtgen planlı bir harimden ibaret olup düzgün kırma taşlarla yapılmış ve izlerden anlaşıldığına göre düz toprak damla örtülmüştür; duvarların kireçle sıvanan iç yüzlerinde bazı kalem işi süsleme...
Read moreVan- Hakkari yolu üzerinde adeta tüm görkemi ile dimdik ayaktayım diyen, ilk kez bir yeri gezerken apayrı bir gurur duyduğum ve duygulandığım müthiş eser✨🏰 İlk kez bu derece sarp ve dik kayalıklara kurulmuş, tüm heybetiyle ayakta duran bir kale gördüm. Bu eserin ülkemiz sınırları içinde bulunuyor olması büyük bir şans ve gurur. Açıkçası İspanya da Game of Thrones’un çekildiği bazı alanları, kaleleri gören biri olarak bizim neyimiz eksik hatta fazlası var diye düşündüm. Bence Hoşap kalesi ekip için biçilmiş kaftan imiş. Bu müthiş kaleyi kesinlikle gezip görün derim. Aracınızla kapısına kadar gelebiliyorsunuz. Ancak kışın gidecekler için biraz riskli olabilir, birkaç metreyi bulan kar kalınlığı nedeniyle eğer ki yolu da açılmadı ise ulaşım pek mümkün olmaz. Önerim bahar ve yaz aylarında gidiniz. Kapısı açık değil. Kalenin anahtarı Jandarma komutanlığında. Anahtarsız başka bir yerden girmek mümkün değil. Özel izin alınarak giriliyor. Sağolsun o havada Jandarma komutanımızın izni ile Güzelsu korucusu beyfendi ve tatlı kızı Eda onca kar a rağmen bize kapıyı açtı, hem rehber hem arkadaş oldu. Korucu beyfendi ve tatlı kızı Eda'nın dolu dolu bilgilendirmesi ile Kaleyi gezmenizi öneririm. Kalenin görkemi ilk etapta kapısı ile kendini gösteriyor. Demirden işlenmiş orijinal kapısı tüm ihtişamı ile sizi karşılıyor. Evliya Çelebi Seyahatname’sinde bugün de tüm orijinalliği ile ayakta duran İç Kale’nin meşhur kapısı için “Osmanlı ülkesinde kale kapıları hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki, ateş etsen ağaç yanar, demirler dökülür. Ama bu Hoşap kalesindeki kapının her kanadı üç yüz kantar Nahçıvan demirindendir. Hiç ağaç kısmı yoktur.” Demiş. Hakikaten de öyle. Kale kapısını inanılmaz dayanıklı görünüyor. İçeri girince kale yapısına hayran kalıyorsunuz. Taş zemine oyulmuş dik merdiven geçişlerinde heyecanlı heyecanlı ilerlerken 1600’lü yıllara ışınlanıp sanki gözetme kulesindeki askerlere ‘ötelerde bir yabancı topluluk gördüm’ diyip haber uçuracakmış gibi hissediyorsunuz. Kale içindeki Mahmudi sarayı, sarnıç, askerlerin eğitim ve gözetleme alanı, iç kale yapısı vs kesinlikle görülmeye değer alanlar. Mutlaka ziyaret etmenizi öneririm. {Burayı neden bu kadar övdüğümü anlamanıza yardımcı olur diye en son görselde Bakanlığın sitesinden aldığım üstten görünümünü ekledim. Kültür ve Turizm Bakanlığın kesinlikle böyle yerleri tv lerde ya da başka platformlarda tekrar tekrar tanıtım yapması gerekiyor. İnsanların sadece Van ve Hakkari civarında iken haberi olmamalı. Batıdaki de burayı görüp, bilip gitmek istemeli.}(not:Yazımı bir gün görürmüsün bilmiyorum ama Hakkarili vatansever korucumuzun tatlı, akıllı, cesur kızı Eda, umarım pilot olma hayalin gerçek olur da bir gün senin kullandığın uçaklarda birbirimizden habersiz yine bir gün karşılarız. O gün ki bizim duyduğumuz gurur gibi, babanın gözlerinden okunan gurur gibi, ailene ve milletine her daim gurur yaşatacağına şüphem yok😘✨💕) Ve son olarak insan oradaki şartları görünce daha iyi anlıyor bu ülke uğruna ne fedakarlıklar gösterildiğinin. O stratejik mevkide onca zorluğa rağmen görev yapan tüm güvenlik güçlerinin ayağına taş...
Read more