Gelibolu Mevlevihanesi, içlerinde çile çıkarılan, derviş yetiştirilen 15 Mevlevi Âsitânesi(Bir tarikatın veya tarikat kolunun merkezi durumunda olan büyük tekkelere verilen isimlerden biri.) nden birisidir. 17. Y.Y da (Muhtemelen 1621 tarihinden önce) kurulan Mevlevihane bu onbeş Asitane içinde en geniş araziye ve en haşmetli Semahaneye sahiptir.
Mevlevihane’nin banisi ve ilk postnişini yeniçeri ağalarından Kara Hasan Ağa’nın oğlu Ağazade Mehmet Hakiki Dede’dir. Mevlevihane kendisine izafeten Ağazade Dergâhı adıyla anılmıştır. Ağazâde gençliğinde malını mülkünü kardeşi Âsaf Ağa’ya bağışlayıp dünya ile ilişkisini kesmiş ve Konya Mevlânâ Dergâhı’nda I. Bostan Çelebi’nin müridi olup çile çıkarmıştır. Uzun yıllar matbah-ı şerifte hizmet ettikten sonra hilâfet alıp maceralı bir seyahatin arkasından Gelibolu’ya dönmüş ve şehrin ortasında bulunan Ahî Devle Zâviyesi’ne yerleşip sohbet toplantıları tertip ederek Mes̱nevî dersleri vermeye başlamıştır. Ancak talep fazlalaşınca zâviye yetersiz kalmış, Ağazâde de kardeşi Âsaf Ağa’nın iade ettiği malları ve tanıdıklarının yardımıyla bu zâviyenin yanına, sonradan kendisinin de defnedildiği yerde (bugünkü mevlevîhânenin bulunduğu mevki) bir “âyîn-i Mevlevî hankahı” inşa edip ölümüne kadar (1063/1653) bu dergâhın postnişinliğini ifa etmiştir.
Evliya Çelebi de Ağazâde’nin ders ve sohbetlerinde bulunup mübarek ellerini öptüğünü yazmaktadır (Seyahatnâme, V, 317).
Vakfiyesi ele geçmediğinden mevlevîhânenin kuruluş tarihi kesin olarak belli değildir. Bununla birlikte Ohrili Hüseyin Paşa’nın vezîriâzam olmasından (1621) önceki bir tarihte kurulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bazı yazarların verdiği 1667 tarihi yanlıştır. Arşiv kayıtlarına göre Ağazâde’den sonra sırasıyla Âsaf Ağa’nın oğlu ve divan sahibi Sâbir Pârsâ (ö. 1679), Ağazâde’nin halifesi Kalender Mahmud, Abdülkadir, Rahmetullah (ö. 1713), Mehmed, Abdülkerim, Bosnevî Mehmed (ö. 1750), Mustafa b. Bosnevî Mehmed, Mehmed b. Mustafa, Lutfullah, Hüseyin b. Mustafa (ö. 1796), bunun oğlu Ali İzzet, bunun oğlu ve Galata Mevlevîhânesi’nin şeyhi Ahmed Celâleddin Dede’nin babası Hüseyin Azmî (1868’de Kahire Mevlevîhânesi postnişinliğine tayin edildi), onun kardeşi Mehmed Hüsâmeddin (ö. 1885), oğlu Mustafa Dâniş (ö. 1896) ve bunun oğlu son şeyh Mehmed Burhâneddin Dede (ö. 1954) meşihat makamında bulunmuşlardır.
Mevlevîhânede 1849’dan itibaren, derviş ve fakirlerin yemek masraflarına harcanmak kaydıyla mukātaa ve timar bedelinden tahsis edilen 13.620 kuruşla haftada iki akşam bütün Gelibolu fakirlerine yemek verildiği bilinmektedir.
1.Dünya Savaşı sırasında Mevlevihane’nin son şeyhi Burhaneddin Dede yedi dervişiyle birlikte Dördüncü ordu emrindeki Mevlevi alayına katılıp üç yıl Şam da kalmıştır. Gelibolu’nun düşman işgaline girmesiyle birlikte cephanelik olarak kullanılan Mevlevihane uzun bir süre Askeri alan içerisinde yer aldıktan sonra 1994 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından satın alınarak onarılmış olup, 17 Eylül 2005 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Şuan kullanım ve denetimi Gelibolu İlçe Kaymakamlığınca sürdürülmektedir.
Mevlevihaneler tarihte bir edep ve irfan merkezi olarak insanların manevi ihtiyaçlarını karşılamalarının yanında aynı zamanda bir kültür ve sanat merkezi olarakta işlev görmüşlerdir.
Gelibolu Mevlevihanesinde Çanakkale Valiliği tarafından Şeb-i Aruz törenleri kapsamında "Balkan Coğrafyası Çanakkale de Buluşuyor” etkinliği gerçekleştirilmektedir. Gelibolu Mevlevihanesini Koruma ve Mevlevi Kültürünü Tanıtma Derneğitarafından her ay Sema Törenleri...
Read moreDünya’ nın en büyük Mevlevihane’ sidir.Bu bakımdan hem en geniş araziye,hem de en büyük ve haşmetli Semahaneye sahip olanıdır.Plan bakımından Galata Mevlevihane’ si ne benzemektedir.
Mevlevihane’ninbanisive ilk postnişini, yeniçeri ağalarından Kara Hasan Ağa’ nın oğlu Ağazade Mehmed Hakiki dededir.Zamanın Kaptan- ı deryası Ohrali Hüseyin Paşa Akdeniz seferinden dönerken Gelibolu Mevlevi hanesi’ ne uğrayıpŞeyh Ağazade Mehmed Dedeyle görüşüp ve ondan yakında sadaret Mührünün kendisine verileceğihaberini almıştır.Hüseyin Paşa veziriazam olduktan sonra Beşiktaş Mevlevihanesini yaptırıp,Mehmet deden ilk Postnişin olmasını istemiş, böylece her iki Mevlevihane’ nin meşihatini birlikte yürütmeye başlayan Mehmet Dede, küçük bir yelkenli ile Gelibolu-İstanbul arasında gidip gelerek görevini yerine getirmiştir.
Zamanında bir mescid, zengin kütüphane, altmış odalı harem dairesi, geniş bir yemekhaneye, bir han ve okula sahip olan Mevlevihane külliyesi düz bir mevkide yaklaşık 33,000 m2 bir alana sahip olup ihata duvarı ile çevriliydi.
Batıdaki sokaktan yuvarlak kemerli, sütunları korint başlıklı mermer taç kapı ile 1000 m2 lik avluya giriliyordu.Avlu’ nun kuzeyinde kiremit örtülü kesme taştan yapılmış Semahane- türbe binası ve onun güneyin de hamüşan yer almaktaydı. Hamüşanın doğusundaki diğer taç kapıdan minareli mescid,derviş hücreleri selamlık ve harem dairesi ile güneye inen kiremit örtülü diğer bina topluluğuna geçiliyordu. Semehane ve türbe binasının süslemeleri 2. Mahmut Dönemi sonu Abdülmecid dönemi, başında devam eden taşra Türk Empire üslubunun tipik örneklerindendir.12 metre yüksekliğindeki cepheler yatay bir silme ile ikiye bölünmüş,üst yarısı yüksek altlıklı ve korint başlıklı sütunçeler, alt yarısı da plastrlarla düşey bölümlere ayrılmıştır.Her bölümde altlı üstlü iki sıra halinde düz silmeli ve üçgen alınlıklı büyük dikdörtgen pencereler yer almaktadır.Üst pencereler, diş kesimli sacak kornişinin altında bulunan üç bölümlü ve yuvarlak dilimli birer kemer olarak düzenlenen yüzeylerin ortasına yerleştirilmiştir.
Bu düzen binan dört çevresinde devam etmekte , sadece kapılar ve merdivenlerle kesilmektedir.
Külliyenin o zamanlar küfeki taşından minareli, kiremit örtülü ve bakır alemli, iki katlı bir semahanesi nin bulunduğu sema meydanı döşemesi ile mahfel,merdiven ve kürsünün ahşaptan yapıldığı,üst katın giriş kapısının saçaklı ve duvarların nakışlı olduğu, semahanenin bir yanında kadın mahfeli, divan hane, ocaklı köşk, diğer yanda cephesi abdest musluklu, altı derviş hücresi ile şeyhe mahsus sofalı iki oda kütüphane ve divanhanenin yer aldığı bilinmektedir.
1, Dünya Savaşı sırasında buranın son şeyhi, Burhaneddin Dede, yediderviş ile birlikte 4. ordu emrindeki Mevlevi alayı na katılıp 3 yıl Şam da kalmıştır.Bundan sonra Gelibolu Düşman işgali altında kaldığı için Mevlevihane’ nin tarihçesi karanlıktır.
Bu dönemde cephanelik olarak kullanılan Semahane Binası uzun yıllar bakımsız ve ilgisiz bırakılmış, yılların ve zamanın acımasızlığına uğramıştır.
Bir Baş Yapıt olan bu yapının restorasyonu tamamlanmış ziyarete ve sema törenlerine ev sahipliği yapmaya başlamıştır.Görülmeye değer bir kültür mirası olarak Gelibolu’ da ayrıcalıklı yerini korumaktadır.
Kaynak: ww w.gelibolu.be...
Read moreGelibolu Mevlevi Lodge is one of the 15 Mevlevi Asitanesi where dervishes are raised and ordeals are made. Established in the 17th century (probably before 1621), the Mevlevihane has the largest land and the most majestic Semahane of these fifteen Asitane. What remains of the buildings today consists of the semahane-shrine and the crown gate located in the Hamza Bay military zone and in the area close to the seaside.
The founder and first post-nisher of the Mevlevihane is Ağazade Mehmet Hakiki Dede, the son of Kara Hasan Ağa, one of the janissary aghas. The Mevlevihane was named after him as Ağazade Lodge.
During the First World War, the last sheikh of the Mevlevihane, Burhaneddin Dede, joined the Mevlevi regiment under the command of the Fourth Army with his seven dervishes and stayed in Damascus for three years. The Mevlevihane, which was used as an arsenal after the enemy occupation of Gallipoli, was in the Military area for a long time, and was bought and repaired by the General Directorate of Foundations in 1994 and opened to visitors on 17...
Read more