Akdamar Island, is 55km. from Van and a twenty minute motor ride from the jetty on Van - Tatvan highway. It is known for its original church. Akdamar Church was commissioned to architect priest Manuel by King Gakik I of the Vaspurakan dynasty during the years 915 - 921 B.C.
The church has a four leaved clover plan with a domed center, and it is built from red colored cut tufa stone.
At the exterior of the structures there are stone reliefs depicting religious themes from the Bible and Tevrat as well as earthly themes, such as life at palace, hunting scenes and human and animal figures. The manner these themes are worked show an influence of 9th and 10 thcentury Abbasi Art, which was itself in turn greatly influenced by the Central Asian Turkish Art.
The interiors of the church walls are decorated with frescoes showing religios themes, which are practically disappearing today. These wall paintings have a special significance as the most comprehensive and oldest examples found in this region.
VAN AKDAMAR ANIT MÜZESI VAN
Van-Tatvan karayolundaki iskeleden yirmi dakikalık bir motor yolculuğu ile ulaşılan Akdamar Adası orijinal kilisesi ile tanınmaktadır. Van’a 55 km. uzaklıktadır.
OPEN
April 15th / October 2nd Box-Office Summer Opening Time: 08:00 Summer Visit Opening Time: 08:00
April 15th / October 2nd Box-Office Summer Closing Time: 18:45 Summer Visit Closing Time: 19:00
October 3rd / April 14th Box-Office Winter Opening Time: 08:00 Winter Visit Opening Time: 08:00
October 3rd / April 14th Box-Office Winter Closing Time: 15:45 Winter Visit Closing Time: 16:00
Closing Day: OPEN EVERYDAY
Admission Fee: 15 Tl Van-Tatvan karayolundaki iskeleden yirmi dakikalık bir motor yolculuğu ile ulaşılan Akdamar Adası orijinal kilisesi ile tanınmaktadır. Van'a 55 km. uzaklıktadır.
Akdamar Kilisesi yörede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca, Kral I. Gakik tarafından M.S. 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır. Kilise merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç planında olup kırmızı kesme tüf taşlarıyla inşa edilmiştir.
Yapının dışındaki taş kabartmalarda İncil ve Tevrat'dan alınan dini konuların yanı sıra, dünyevi konular, saray hayatı, av sahneleri, insan ve hayvan figürleri tasvir edilmiştir. Bu kabartmalarda Orta Asya Türk sanatının yoğun etkilerini taşıyan 9. ve 10. yüzyıl Abbasi Sanatı'nın etkilerini görmek mümkündür. Kilise duvarlarının iç yüzeyleri günümüzde hemen hemen kaybolmaya yüz tutan dini konulu fresklerle bezenmiştir. Bu duvar resimleri yöredeki en kapsamlı ve en erken tarihli örnekler olarak ayrı bir...
Read more"Adanın adının nereden geldiğine dair yaygın halk hikâyesine göre, zamanında bu adada yaşayan Ermeni baş keşişin güzelliği dillere destan Tamara adında bir kızı vardır. Adanın çevresindeki köylerde çobanlık yapan bir genç bu kıza âşık olur. Bu genç Tamara ile buluşmak için her gece adaya yüzer. Tamara ise ona gece karanlığında yerini belli etmek için onu bir fenerle bekler. Bundan haberdar olan kızın babası, fırtınalı bir gecede elinde fenerle adanın kıyısına iner ve sürekli yer değiştirerek gencin boşuna yüzüp, gücünü yitirmesine neden olur. Yüzmekten gücünü yitirip, yorulan genç çoban boğulur ve boğulmadan önce son nefesiyle "Ah Tamara!" diye haykırır. Bunu duyan kız da hemen ardından kendini gölün sularına bırakır O günden sonra ada Ah Tamara! ismi ile anlatılır. Bu hikâye Ermeni şair Hovhannes Tumanyan anlatımıyla efsaneleşmiştir."
Ada küçük ama çok kalabalıktı. Sürekli bir feribot döngüsü var. Adada çok fazla martı var. Yavru martılar da var. Yumurtlama alanları demek ki. Kilisede içeriye para atılan kısım var. Hâlâ atanlar var günümüzde bile. O kuyunun temizlenme zamanını merak ettim ben ;) Adanın kimi yerleri yürümek için tehlikeli, çocuklu aileler gidince dikkat etsin. Feribotun da demirlerinin arası açık. Oralardan bile çocuk suya düşebilir. Buna da dikkat etmekte fayda var.
"Akdamar Kilisesi, 1021 yılında Vaspurakan Krallığı yıkılınca, 1113 yılında manastıra çevrilmiştir ve manastır olmasının ardından Kutsal Haç Kilisesi olarak anılmaya başlamıştır. Ayrıca, 1895'e kadar da Ermeni Patrikliği merkezi olmuştur. İşte ortalama 1100 yıldır ayakta olan Akdamar Kilisesi için, 1951 yılında bir yıkım çalışması başlatılmıştı. O dönemde genç bir gazeteci olan Yaşar Kemal, tesadüf eseri olaydan haberdar oldu ve duruma müdahale ederek kilisenin yıkılmasını engelledi. Kilise 2005-1007 yılları arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde restore edildi. Bugün de bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor…"
Feribot kişi başı 225 TL. Geri dönüşte bilete gerek yok, son feribota kadar istediğiniz sürece adada kalabilirsiniz. Adaya çıkar çıkmaz yukarı çıkmadan önce de müze ücreti alınıyor. O ne kadar bilmiyorum. Müze Kart...
Read moreÖzet : Yakınlarında iseniz gidip görülebilir.
Detaylı Açıklama : Bir Ermeni Kilisesi. 2005-2007 Yılları arasında restorasyon görmüş, genel durumu "orta-iyi" arasında olan bir yapı. Kilisenin iç ve dış kısmında yer alan yazı ve işlemeler o dönem nasıl yapıldı acaba sorusunu insanın aklına bir mıh gibi sokuyor. Kilisenin hemen yan taraflarında mezar alanları var, mezar taşlarının işlemeleri de gerçekten görülmeye değer.
Kiliseye ulaşım tekne vasıtasıyla yapılıyor, 31/07/2022 tarihi itibariyle gidiş - dönüş ücreti kişi başı 35,00 TL. Yaklaşık 15-20 dakikalık bir tekne yolculuğu ile adaya varıyorsunuz (normalde daha hızlı varılabilir ancak biraz da göl keyfi olsun diye sanırım tekneler yavaş ilerliyor, tekne yolculuğunuzun tadını çıkarmaya bakın), adanın girişinde bilet noktası bulunmakta, giriş ücreti 60,00 TL, Müzekart geçerli, Müzekart ücreti de 60,00 TL, müzekart alınması ve yakınlarda bulunan Van Müzesi ve Van Kalesinin de gezilmesi mantıklı olabilir.
Kiliseye ve Seyir Terasına ulaşım dik bir taş merdiven ve taş yollar aracılığıyla gerçekleştiriliyor, bu nedenle tekerlekli sandalye ve bebek arabası kullanımı malesef mümkün değil, küçük çocuğunuz var ise kucakta veya taşıma aparatında taşımayı göze almalısınız. Adada bir kafeterya bulunuyor, acil ihtiyaçlar bu şekilde karşılanabilir (su vb.). Tabi benim nacizhane tavsiyem yanınıza suyunuzu alıp öyle gitmenizdir.
Kilise dışarıdan görünen bütün ihtişamına karşı içerisinde bu kadar mı ya hissi uyandırıyor, insan daha temiz ve düzenli bir ortam bekliyor, kilisenin merkez kısmında yer alan işlemelerde bozulmalar ve yıpranmalar var malesef.
Seyir terası olarak adlandırılan mekanda salt göl manzarasından ibaret, yani gidip oturduğunuzda size aman aman ne güzel bir yere geldim ben hissini vermiyor malesef.
Gidip görülebilir, yaklaşık 1 saat ayrılması yeterli, ancak planınıza gidiş ve dönüşlerde oluşacak süreyi ve teknelerin kalkma sürelerini de ekleyin ve 2 - 2.5 saatlik bir zaman dilimi harcayacaksınızdır muhtemelen, güneşin en tepede olduğu vakitlerde gezmek biraz zor oluyor, gezi tarih ve zamanını hava durumuna göre belirlemekte fayda var.
İyi...
Read more