Halfeti is a picturesque town located in the Şanlıurfa Province of southeastern Turkey, nestled along the banks of the Euphrates River. It is known for its unique landscape, rich history, and the distinctive black roses that bloom in the region. Halfeti is often referred to as "the town that sank" because parts of it were submerged after the construction of the Birecik Dam in the 1990s, which led to the creation of a reservoir that flooded much of the old town. However, some parts of the town, including its historic sites, remain above water, creating a fascinating juxtaposition of submerged ruins and accessible heritage.
The town's most famous natural feature is the black rose (Rosa Black), a rare flower that grows only in Halfeti. These roses have dark, almost black petals, and their unique color has made them a symbol of the region. Visitors often come to admire these flowers, especially during the blooming season in spring.
In addition to its natural beauty, Halfeti is home to several historic landmarks. The Ulu Mosque, the old stone houses, and the remnants of submerged buildings all contribute to the town’s historical charm. The town is also a gateway for boat tours on the Euphrates River, where visitors can explore the ruins of ancient cities that were partially submerged and enjoy the serene, scenic beauty of the region.
Halfeti’s blend of history, nature, and culture makes it a hidden gem for those traveling through southeastern Turkey. It offers a unique opportunity to experience both the natural beauty of the Euphrates River and the fascinating remnants...
Read moreBir sonraki durağımız, dünyada siyah gülün yetiştiği tek yer olan Halfeti idi. Fıstık bahçelerini yara yara yorucu bir yolculuk sonunda karşımıza çıkan Eski ve Yeni Halfeti tabelasından anladığımız kadarıyla Eski Halfeti ye gitmemiz gerekiyordu. Vadi yi panaromik seyretmek ve fotoğraf alabilmek için minik bir mola verdik. Turizm literatürüne CittaSlowe yani sakin şehir olarak geçen Halfeti hiçte sakin değildi. 2000 yılında Birecik Barajı yapılınca ilçe ve köyleri baraj altında kalınca ilçeyi başka yere taşımışlar. Mezarları dahi Fırat'ın serin sularına gömülen insanların, yıllarca yaşadıkları toprakları, hatıraları arkalarında bırakmaları zor olsa gerek. Sulara gömülenler arasında bir cami olması ve minaresinin heybetiyle ben buradayım demesi ,bölgeyi turizm cazibe merkezi haline getirmiş. Bölge halkına da bacasız sanayi gelir kapısı açılmış. Onlarca tekne hergün binlerce misafirini gezdiriyor. Kokoş teyzeler, teknede çalan müzikle vur çatlasın oynuyorlar. Banttan yapılan rehber yayına göre geçilen güzergah anlatılıyor. Hala dimdik ayakta olan Rum kalesinin yanından geçip gidiyoruz .Hafta sonu yoğunluğu nedeniyle duramamazmış kaptan efendi. Tur bir saat sürüyor. Dönüşte dünyada sadece Halfeti de yetişen, siyah güllerin yetiştiği gül serasına uğruyoruz. Güller siyaha çalsada, kırmızı renk daha baskın ama ordaki fide satıcılarının dediğine göre Kasım ayında siyah rengini alıyormuş. Fideyi toprağından ayırdığın zaman siyah gül vermezmiş. Bu durum bölgenin mikro klima etkisinden dolayı imiş. Gezinin sonunda Birecik ilçesinde adını duyunca haşhaştan zannettiğimiz ama sadece adının öyle olduğunu : ) öğrendiğimiz "haşhaş kebabı"nı tattık. Bildiğin Adana kebabı işte... Her neyse güzel bir günün sonunda yorulsakta yeni yerleri keşfetmenin verdiği mutlulukla V.şehire geri döndük. Başka bir gezi yazımda...
Read moreHalfeti Ulu Camii, Şanlıurfa ilinin Halfeti ilçesinde, Fırat Nehri kıyısındaki Eski Halfeti yerleşiminde yer alan önemli bir tarihî yapıdır. Caminin geçmişi 15. yüzyıla, yani Memlükler Dönemi'ne kadar uzanır. Bu dönem, Halfeti’nin ticaret ve kültür açısından geliştiği bir çağdır. Cami, o dönemin izlerini taşıyan mimarisiyle dikkat çeker.
Mimari açıdan sade fakat sağlam bir yapıya sahip olan cami, kesme taşlarla inşa edilmiştir. Yapıda, dönemin karakteristik özelliklerini taşıyan yuvarlak kemerli kapılar, taş minber, geniş bir avlu, ve tek şerefeli minare gibi öğeler bulunur. Bu yönüyle, Güneydoğu Anadolu’daki klasik cami mimarisinin önemli bir temsilcisidir.
1999 yılında tamamlanan Birecik Barajı ile birlikte Eski Halfeti’nin büyük bölümü sular altında kalmıştır. Ancak Ulu Camii, suya yakın ama yüksek konumda bulunduğu için tamamen su altında kalmamış; kısmen etkilenmiş ancak varlığını sürdürmüştür. Bu yönüyle, Batık Camii gibi su altında kalmasa da, barajın bölgedeki kültürel miras üzerindeki etkisini yansıtan bir başka önemli simgedir.
Günümüzde Halfeti Ulu Camii, hem tarihî hem de turistik bir yapı olarak önemini korumaktadır. Ziyaretçiler için cami, bölgenin İslamî ve mimarî geçmişine tanıklık etme fırsatı sunar. Ayrıca caminin çevresi de geleneksel Halfeti taş evleri ve doğal manzarayla...
Read more