Şehrin Lefkekapısı’na giden ana caddenin kenarında, Eşrefoğlu Rûmî Külliyesi’nin hizasındadır. Üç satırlık kitâbesine göre Hacı Özbek b. Mehmed tarafından 734 (1333-34) yılında inşa ettirilen yapı, kitâbesi mevcut en eski Osmanlı eseri olma özelliğini taşımaktadır. Ayrıca bütün mimari özellikleriyle Türk yapısı olduğunu açıkça belli eden Hacı Özbek Camii’nin aslında bir Bizans kilisesi olduğu yolundaki iddia vaktiyle İznik Rumları tarafından uydurulmuş bir söylentiden ibarettir. Fetihten iki üç yıl sonra yapılarak İznik’e müslüman Türklüğün ilk damgasını vuran bu küçük eser, Kurtuluş Savaşı günlerinde Rumlar’ın Türk eserlerine karşı gösterdikleri inanılmaz tahrip hıncını atlatmıştı. Fakat 1950’li yıllara gelinceye kadar her tarafı boş arazi olan İznik’te değer bilmez idarecilerin kurbanı olarak cadde genişletilmesi gerekçesiyle bazı kısımlarını kaybetmiştir.
Hacı Özbek Camii, aralarında tuğla hatıllar olmak üzere taştan karma malzeme ile inşa edilmiştir. Caminin yapımında erken Osmanlı Türk yapı sanatında çok kullanılan, taşların aralarına dikine tuğla konulması tekniği uygulanmış, kemerlerde son dönem Bizans yapı sanatında yaygın olan bir küfeki taşı arasına üç tuğla konulması suretiyle meydana getirilen örgü kullanılmıştır. Bu da bu İslâm yapılarında yerli Bizanslı duvarcı ustalarının çalıştığını gösterir.
Cami kare planlı, içten ölçüleri yaklaşık 7,50 m. kadar olan bir ibadethânedir. İlk yapıldığında yanları duvarlarla kapatılmış, iki mermer sütuna dayanan ve üç kemerle dışarıya açılan bir son cemaat yerine sahipti. Fakat sokak genişletme gerekçesiyle bu orijinal son cemaat yeri şuursuzca ortadan kaldırılmıştır. 1935’li yıllarda henüz duran bu iki sütunlu son cemaat yeri ve üstü kısmen aynalı, kısmen beşik tonoz örtülü kâgir son cemaat yeri yıktırıldıktan sonra caminin başka bir cephesine uydurma bir son cemaat yeri inşa edilmiştir.
Hacı Özbek Camii’nin son cemaat yerine açılan ve yanda olan bir kapısı ile diğer iki cephesinde çifte penceresi vardır. Kapıya göre ana eksen üzerinde değil yan duvarda olan mihrap esas biçimini kaybetmiştir. Üstü kiremit örtülü olan kubbe, eski bir fotoğraftan dört penceresi olduğu anlaşılan yüksekçe bir kasnağa oturur. Yakın tarihlerdeki tamirde biri hariç bu pencereler kapatılmış ve izleri de yok edilmiştir. On iki köşeli bu kasnağa harim mekânının karesinden geçiş “Türk baklavaları” denilen mimari unsurlarla sağlanmıştır.
Caminin revakı kaldırıldıktan sonra dış mimarisi eskisinden çok değişik bir görünüm almıştır. Girişin yeri değiştirilmiş ve orijinal giriş pencere haline dönüştürülmüştür. Kitâbesi de bu esas yerinden sökülerek mihrabın sağındaki pencere içine konulmuştur. A. Saim Ülgen’in makalesinde adı geçen ve burada yayımlanan bir desenden, ayna taşının bir Bizans korkuluk levhası olduğu görülen camiye bitişik çeşmeden de ortada bir şey kalmamıştır.
Türk sanat tarihi bakımından öncü durumundaki bu mimari eserin, esas biçimine ve duvar tekniğine uygun şekilde restore edilmeyişi yanında İznik kasabası içinde yapıya tarihî önemine uygun bir yer verilmeyişi de büyük...
Read moreİznik’te Kılıç Arslan Caddesi üzerindeki mescit, yazıtaşı ve kubbesi bulunan en eski Osmanlı mescididir. 1333-1334 yıllarında Hacı Özbek Bin Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Batısındaki son cemaat yeri 1940’ta kuzeyine yeni bir son cemaat yeri eklenmiştir. Ana bina doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Kare planlı asıl ibadet yeri kubbe örtülüdür. Güney duvarında, eksende içe çıkıntılı ve köşeleri silmeli dikdörtgen bir mihrap nişi yer alır. Kuzey ve doğu duvarlarında, eksene simetrik ikişer pencere bulunmaktadır. Batı duvarında eksenin kuzeyindeki kapıdan son cemaat yerine çıkılır. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı son cemaat yerinin yanları kapalıdır. Batısında iki sütun ve üç kemerli bir revakla dışarıya açılır. Kuzey bölümü beşik, güney bölümü ise aynalı tonozla örtülmüştür. Mescit içten sıvalıdır. Beden duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taş ile örülmüş, taşlar arasına dikine tuğlalar yerleştirilmiştir. Kubbesi kiremit örtülüdür. Kaynak: Bursa İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
English
The Hacı Özbek Mosque
Situated on the Arslan street, it is the oldest Ottoman mosque with a masjid, a slate covered with a dome. It was built by Hacı Özbek Bin Muhammed in 1333-34. Another place was added to the north of the meeting place for the latecomers located on the west in 1940. The main building has a rectangular plan in the east-west direction. The main place of worship with a square plan is covered with a dome. On the southern wall, there is a rectangular niche mihrap. On the north and east walls, there are symmetrical twin windows. On the west wall, the door to the north of the axis is used to access to the meeting place for latecomers. The sides of the meeting place for latecomers are covered. In the west there is a portico with two columns and three arches. The northern part is covered with a gable and the southern part is covered with a mirrored vault. The mosque is internally plastered. The walls were built with three rows of bricks and a row of cut stones and vertical bricks were placed between the stones. The dome is covered with tiles. Source: Bursa Provincial Directorate of...
Read moreHacı Özbek Camii, Bursa'nın İznik ilçesinde bulunan tarihi bir cami. 14. yüzyılda inşa edilmiş ve Osmanlı mimarisinin ilk örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Caminin en dikkat çekici özelliği, kare planlı ve tek kubbeli olması. Ayrıca, yapımında kullanılan tuğla ve taş işçiliği de oldukça etkileyici. Hacı Özbek Camii'nin minaresi yok ve Bursa'da yapılan ilk cami olma özelliğini taşıyor. Bu da onu Osmanlı mimarisi için oldukça önemli bir yapı yapıyor. Hatta bazı kaynaklara göre, cami Osmanlı döneminde inşa edilen ilk yapı olma özelliğini taşıyor.
Caminin yapılış hikayesi biraz ilginç. Rivayete göre, Hacı Özbek adında bir kişi rüyasında bu camiyi nerede inşa edeceğini görüyor. Bunun üzerine İznik'e gelip camiyi inşa ediyor. Caminin minaresi olmaması da bu rüyayla ilişkilendiriliyor. Caminin banisi, adından da anlaşılacağı gibi, Hacı Özbek bin Muhammed'dir. Kendisi 14. yüzyılda yaşamış bir...
Read more