Haspet kalesi — Attraction in Muş

Nedendir bilinmez Muş ilimiz geçmiş tarihine hiç mi hiç sahip çıkmamış/çıkamamış . Hamamlara , kiliselere , kalelere vb tüm yapılarını sahipsiz bırakmış , define avcıları tarafından da tahrip edilmiş. Haspet kalesi de bunlardan biri . Buraya gittiğinizde kaleyi can çekişir vaziyette göreceksiniz. Ama inatla da yaşam mücadelesini bırakmadığını hissediyor insan . Belki bir gün kendine gelir bu şehir ve sahip çıkar tarihi yapılarına . Köşeye çekilip geçmişe yolculuk yaptığınızda da nice yaşanmışlıkları, kahramanlıkları , hayat mücadelelerini , tarihini , hissedebilirsiniz . Nice yıkılmaz denilen kaleler yıkılmış , nice sahipsiz kalmaz denilen mekanlar yalnızlığa mahkum edilmiş . Hayat işte, bugün önemli olan yapılar , kişiler yarın herkes için koca bir hiç olabilirmiş … Bu düşünceler ışığında ayrıldım Haspet...

Gerçekten çok yorucu bir dağ turmanışıydı ama yolda bulduğumuz doğal su kaynağı, kaplumbağa, haziran denilen küçük bir meyve, üzüm, elma, armut ve daha belki görmediğimiz şeyler vardı. E tabi birde köpek ama onu boşverin. Kaleye vardığımda 'Kale bu muydu şimdi?' diye ağzımdan geçecekti ki kafamı çevirip Muş'a baktığımda aslında ne kadar güzel bir manzara için burada olduğumuzu fark ettim. Subhanallah. Kalelerin tarihi hakkında pek bir şey bilmiyorum ama baya eski oldukları kesin. Kaleyi dağ eteğine yapmaları ise çok zekice, bütün ova çırılçıplak gözlenebiliyor. Her zaman 'En güzel anlar doğada...

Kale şehrin dışında ve üst kesiminde kalıyor, yolu dar ve keskin virajlı. Toplam 3 km olmasına rağmen zor bi yol, karşıdan araç gelse geçmek için başka şansı yok. Etrafı çöp dolu, biriler sağolsun toplayıp poşetlemişlerdi ama orda öylece duruyordu. Kaleden çok az kalıntı kalmış. Güvenlik , işletme , tuvalet tabela vs yok. Güven vermedi, korka korka çıktık ve hızlıca indik. Her şeye rağmen manzara mükemmeldi. O yolu gitmeye kısacık kalıp inmeye değer miydi...