Ertuğrul Gazi (1198-1281) was a Turkish tribal leader and the father of Osman I, the founder of the Ottoman Empire. He was a key figure in Turkish history and played a crucial role in the formation of the Ottoman state.
Ertuğrul Gazi's Tomb is located in Söğüt, Turkey, which is in the Bilecik Province. The tomb is situated in a picturesque area surrounded by mountains and forests.
Here are some interesting facts about Ertuğrul Gazi and his tomb:
Tribal leader: Ertuğrul Gazi was the leader of the Kayı tribe, a Turkish tribe that played a significant role in the formation of the Ottoman Empire.
Father of Osman I: Ertuğrul Gazi was the father of Osman I, who founded the Ottoman Empire in 1299.
Military campaigns: Ertuğrul Gazi led several military campaigns against the Byzantine Empire and other neighboring tribes.
Land grants: He received land grants from the Seljuk Empire, which helped establish the Ottoman state.
Tomb's architecture: The tomb features a simple, yet elegant, Seljuk-style architecture with a dome and minaret.
Restoration: The tomb has undergone restoration work to preserve its original structure.
Historical significance: The tomb is a significant historical site, symbolizing the roots of the Ottoman Empire.
Diriliş: Ertuğrul connection: The tomb gained popularity after being featured in the Turkish TV series Diriliş: Ertuğrul (Resurrection: Ertuğrul).
Tourist attraction: The tomb attracts tourists and history enthusiasts from around the world.
Cultural importance: The tomb holds significant cultural and historical importance for Turkey and the region.
Ertuğrul Gazi's legacy is deeply connected to the Ottoman Empire's formation, and his tomb serves as a reminder of his contributions to...
Read moreOsmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzinin babası. Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan Süleyman Şahin oğludur. Cengiz'in İslâm memleketlerini talan ettiği sırada babası, Anadolu Selçuklu topraklarında yaşamak üzere kabilesiyle birlikte ülkesini terk etmiş, Amu Derya'yı geçip, Oğuzların yoğun olduğu Ard havzasına gelmişti. 1220'lerde Horasan'ın kuzey sınırına, oradan Karakum Gölünün güneyine, oradan da Merv yoluyla Ahlat'a ulaşmıştı. Moğol ateşinin Doğu Anadolu'yu da sarması üzerine kabilesine daha uygun bir yer arayan Süleyman Şah, Rakka civarında Ca'ber Kalesi yakınında Fırat Nehrinden geçerken boğuldu. Babalarının vefâtından sonra, Ertuğrul Gâzi kabîleye reis seçildi. Ağabeyleri Sungur Tekin ve Gündoğdu, kendilerine tâbi kabile mensuplarıyla beraber Ahlat'a geri döndüler. Ertuğrul Gâzi ise, kardeşi Dündâr Beyle beraber batıya hareket etti. Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Anadolu Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaşına şâhid oldular. Selçukluların yenilmek üzere olduğunu görünce, yiğitlik ve mertlik esaslarına göre, kuvvetleriyle onların yardımına koşan Ertuğrul Gâzi galip gelmelerini sağladı. Bunun üzerine Selçuklu Devletinin hükümdarı bulunan Sultan Alâeddîn, Ertuğrul Gâziye iltifât ederek hil'at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mintikasını iktâ olarak verdi (1230). Ertuğrul Bey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Beyi Konya'ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karaca şehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzî aşiretiyle berâber gelip, Söğüt ve Domaniç'e yerleşti. O civarlarda oturan Afşar (yâhut Alişar) ve Çavdar aşîretlerinin etrâfa verdikleri zararlara mâni oldu. Hıristiyan tekfûrlarla da iyi geçinmeye dikkat etti. Adâleti, halka olan iyi muâmele ve yardımcıları o kadar çoktu ki, Hıristiyan teba bile kendisini sevip sayıyordu. Ertuğrul Gâzinin günden güne kuvvetlenmesi Karacahisar tekfûrunu kendisine cephe almaya yöneltti. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzi Konya'ya giderek Sultan Alâeddîn'i bu hisarın fethine teşvik etti ve beraberce gelerek Karacahisar'ı kuşattılar. Moğolların Konya Ereğlisi'ni kuşatması üzerine, Sultan Alâeddîn geri döndü. Ancak Ertuğrul Gâzi muhâsaraya devam etti. Bir müddet sonra kaleyi fetheden Ertuğrul Gâzi, tekfûru ve diğer esirleri kardeşi Dündar Gâzi ile birlikte Konya'ya Sultan'a gönderdi. Ertuğrul Gâzi Selçuklu Sultânı Alâeddîn'in vefâtına kadar altı sene etrâfin fethi ve İslâmiyetin yayılması için bütün gayreti ile çalıştı. Sultânın vefâtından sonra, Selçuklu hükümdârları arasındaki taht ve taç kavgalarına karışmayarak Söğüt uç bölgesinde tekfûrlarla mücâdeleye devâm etti. 1281 yılında 92 veya 96 yaşındayken Söğüt'te vefât ederek oraya defnedildi. Ertuğrul Gâzi, çevresinde bulunan beyliklerden devletlerin durumlarını ve siyâsî şartlarını gâyet iyi değerlendirirdi. Komşuları ile dâimâ iyi geçinerek aşîret ve tebasını güçlü bir durumda huzûr ve râhat içinde yaşattı. Çok cömert olan Ertuğrul Gâzi, fakirlere, düşkünlere dâimâ yardım ederdi. Yarım asır adâletle idâre ettiği bölgede Hıristiyanlara da İslâmiyeti sevdirdi. Ertuğrul Gâzinin ölümünden sonra, küçük oğlu Osmân Gâzi, kavim ve kabilesinin reisi oldu. Osman Beyin bağrından çıkarak denizleri, diyarları, kıtaları ve ülkeleri muhteşem dalları arasına alacak olan çınarın kökü toprağa yayılmaya başladı. Öyle ki, bu çınarın gölgesi altında bütün insanlık, Asr-ı Saâdetten sonra, bir daha görüp hayâl edemediği bir şekilde altı...
Read moreDoğum tarihi kesin olarak bilinmediği gibi,Genel kabule göre 1189’da doğmuş,1231’de Söğüt’e yerleşmiş 1281’de ise vefat etmiştir.babası oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan Süleyman Şah’tır,annesi Hayme Ana,eşi ise Halime Hatun’dur.Ertuğrul Gazi’nin,Sungur,Tekin,Gündoğdu ve Dündar isimli üç kardeşi,Osman,Saru Batu(Savcıbey) ve Gündüz isimli üç oğlu vardır.Selçuklu ordusunun Sivas yakınlarında büyük Moğol birliği ile savaşında Ertuğrul Gazi’nin Selçukluların yardımına koşması ve zaferdeki katkısı nedeniyle Selçuklu hükümdarı Alaeddin tarafından kendisine Ankara tarafındaki Karadağlar mıntıkası ikta olarak verildi.Ertuğrul Gazi daha sonra aşiretiyle beraber Söğüt ve Domaniç’e yerleşti(1230).Ertuğrul Gazi,çevresinde bulunan beylik ve devletlerin durumlarını,siyasi şartlarını iyi değerlendirdi.Komşularıyla daima iyi geçinerek aşiret ve tebaasını güçlü bir durumda rahat ve huzur içinde yaşattı.Ertuğrul Gazi’nin ölümünden sonra,küçük oğlu,Osman Gazi kavim ve kabilesinin reisi oldu.Osman Bey’in bağrından çıkarak denizleri,diyarları,kıtaları ve ülkeleri muhteşem dalları arasına alacak olan çınarın kökü toprağa yayılmaya başladı.Öyle ki,bu çınarın gölgesi altında bütün insanlık Asr-ı Saadetten sonra,bir daha görüp hayal edemediği bir şekilde tam altı asır yaşadı
Ertuğrul Gazi,kuruluş döneminde Ahi Şeyhi olan Edebalı’dan büyük yardımlar görmüş ve oğlu Osman Gazi’ye vasiyetinde’de bunu açıkça dile getirmiştir.
Söğüt merkezde bulunan türbenin Çelebi Mehmet tarafından yaptırıldığına dair bazı bilgiler vardır. Türbe 1737’de III. Mustafa tarafından restore ettirilmiştir. Daha sonra II. Abdülhamid zamanında da onarım görmüştür. Bu onarımlar esnasında mezarlığın giriş kısmına iki adet çeşme yaptırılmıştır. Çeşmenin kitabesi, türbenin Abdülhamit döneminde tamir edildiğini göstermektedir. İkinci kitabe ise türbenin kapısı üzerinde yer alır. 1905 yılında türbenin etrafındaki evlerin daha iyi bir biçimde yeniden inşası için istimlâk çalışmaları da yapılmıştır.
Bu çalışmalar neticesinde, türbe çevresinde geniş bir alan oluşturularak, her yıl Karakeçililerin, Orta Asyalı göçebe kıyafetleriyle Söğüt’e gelmesi, beyitler okuyarak at üstünde geçit töreni yapması ve kutlamalar düzenlemesi sağlanmıştır.
Türbenin dışında ve hemen yakınında Ertuğrul Gazi’nin eşi Halime Hatun ile oğlu Savcı Bey’in mezarları bulunur. Osman Gazi’nin makam mezarı da burada yer alır. Bunların yanı sıra kardeşi Dündar Bey’in kan kardeşi Akçakoca’nın silah arkadaşları olan Konur Alp, Karamürsel, Abdurrahman Gazi, Hasan Alp, Saltuk Alp, silah öğreticisi Kaplan Çavuş, Osman Gazi’nin silah arkadaşlarından Aktimur Bey, Çoban Mirza Bey, Hamit Bey, Emir Ali, Aykut Alp, Gündüz Bey, Aydoğdu Bey, Pazarlı Bey, Yorgan Ata ve Akbıyık Bey’in mezarları da burada bulunmaktadır.
Türbe altıgen planlıdır. Beden duvarları bir sıra taş, iki sıra tuğladan ve taşlar arası dikey konumda derzli olarak yapılmış olup saçak silmeleri düz mekanı örtmekte olan kubbe, kurşunla kaplıdır.
Ertuğrul Gazi Türbesi, Yunan işgalinde tahrip edilmiş, mezarı parçalanmış ve kurşunlanmıştır. Türbenin duvar ve pencerelerindeki kurşun izlerini bugün dahi...
Read more