Bentler Tabiat Parkı, İstanbul ili, Sarıyer İlçesi, Bahçeköy Mahallesi bitişiğinde Belgrad Ormanı içerisinde yer almakta olup, 11.07.2011 tarihinde 16,30 ha’lık alanı ile Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. Belgrad Ormanındaki en güzel Tabiat Parklarından biridir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Şehrin su ihtiyacını karşılamak amacıyla birbiri ardına inşa edilen 7 adet bentten Valide Sultan Bendi (1796), Sultan Mahmut (II) Bendi (1839) ve Topuzlu Bend (1750) bu bölgede bulunmaktadır ve tabiat parkının adı buradan gelmektedir.
Karadeniz üzerinden kuzeyden esen rüzgarların beraberinde getirdikleri yağışı ilk olarak bıraktıkları Belgrad Ormanı, Haliç’i besleyen iki ana dereden biri olan Kağıthane Suyu’nun kaynağıdır. Bu kaynağı oluşturan tali derelerden bazılarının vadilerinin önü yüksek duvarlarla kapatılarak yapay göller oluşturulmuştur. Bu yapılar “bend” olarak adlandırılmışlardır. Bir yerin bend yapmak üzere seçilebilmesi için, vadinin yan duvarlarının, su derinliğinin fazla ve buharlaşma yüzeyinin az olacağı şekilde yüksek olması gerekmektedir. İstanbul’da bendlerin yapılmasının 2 nedeni vardır: Bunlardan ilki, şehrin günden güne artan su ihtiyacı, ikincisi ise özellikle kışın yağan yağmur ve kar sularının çevredeki köylere ve tarlalara zarar vermesidir. Suların fazla gelip bendleri doldurması durumunda ise su, bendin üstünde açılmış olan deliklerden çıkarak künkler ve demir borularla su yoluna aktarılır. Her bendin aşağısında bulunan demir kapı içinde ise suların taksim edildiği tertibat bulunmaktadır.
Adeta bir ağaç denizini andıran Belgrad Ormanı, Mezolitik Dönem'den itibaren ilkel topluluklara barınma ve avlanmaları için kucak açmış, daha yakın dönemlere gelindiğinde ise, Bizans İmparatorluğu döneminde büyük bir önem kazanmıştır. İlk olarak bu dönemde, yüzyıllar boyunca kesintisiz olarak sürdüreceği şehre içme suyu sağlama işlevine kavuşmuştur. Ormanın, şehrin can damarlarından biri olduğunun anlaşılması üzerine günümüzde hala dimdik ayakta duran Bozdoğan Kemeri (Valens Kemeri) gibi pek çok su yapısı inşa edilmiştir. İstanbul'a yapılan haçlı seferleri dolayısıyla su yapılarının büyük oranda tahrip olması ile eski önemini kaybetmeye başlayan Belgrad Ormanı, İstanbul'un fethinin ardından, Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olmasıyla, özellikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mimar Sinan tarafından Belgrad Ormanı'ndan Edirnekapı'ya kadar uzanan Kırkçeşme Su Yolunun inşa edilmesi ile tekrar önem kazanmaya başlamıştır.
Adını, Kanuni Sultan Süleyman'ın 1521 yılında Belgrad seferi dönüşünde beraberinde getirdiği Sırp savaş esirlerini yerleştirmesi nedeniyle "Belgrad" olarak adlandırılan köyden alan ormanın bütünlüğünün korunması için, Osmanlı padişahlarının neredeyse tamamı tarafından fermanlar verilmiştir.
Belgrad Ormanı yüzyıllar boyunca su üretimi fonksiyonuyla öne çıkmıştır, ancak 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra ormanların işletilmesinde farklı bir bakış açısının benimsenmesi düşünülerek yurtdışından uzmanlar davet edilmiş ve bu tarihten sonra Belgrad Ormanı, Türkiye'de bilimsel temellere dayalı ormancılığın ilk adımlarının atıldığı ormanlardan biri olmuştur. 1910 yılında Bahçeköy’de Orman Mektebi âlisi’nin kurulmasıyla Belgrad Ormanı'nın eğitim-öğretim ve araştırma fonksiyonu da daha belirgin olarak gündeme gelmiş ve böylece günümüzde hala İstanbul Üniversitesi'ne bağlı olarak hizmet veren Orman Fakültesi'nin de esas temelleri atılmıştır. Yüzyıllardır süren gelenek Cumhuriyet'in ilanından sonra da bozulmamış ve orman su üretimi fonksiyonunun yanısıra, eğitim ve uygulama ormanı olarak sıkı bir şekilde korunmaya devam etmiştir. Bu yıllarda, dönemin Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün imzasının olduğu 12.11.1924 tarihli bir kararname ile muhafaza teşkilatı takviye edilen Belgrad Ormanı'nın, bir anlamda ülkenin umudu olarak bakılan yeni nesil orman mühendislerinin yetiştirilmesi için de en uygun yer olarak görülmesi ile birlikte ülkenin ilk örnek orman işletmesi, orman fidanlığı ve ilk arboretumu gibi ilklere...
Read moreBentler Tabiat Parkı, İstanbul’un hemen yanı başında ama şehirden kilometrelerce uzakmış gibi hissettiren nefis bir doğa kaçamağı… Sarıyer sınırlarında, Belgrad Ormanı’nın derinliklerinde yer alan bu tabiat parkı; hem yürüyüş severler hem piknik yapmak isteyen aileler hem de biraz sessizlik ve nefes almak isteyenler için adeta bir cennet.
Parkın içinde Osmanlı döneminden kalma su bentleri bulunuyor. Topuzlu Bendi, Valide Bendi ve diğer tarihi yapılar doğayla bütünleşmiş hâlde, yürüyüş sırasında karşınıza ansızın çıkıyor. Bu küçük sürprizler parkı sadece doğal güzellikleriyle değil, tarihî atmosferiyle de özel kılıyor. Sessizce oturup taş kemerlerin gölgesinde dinlenmek, bir yandan kuş seslerini dinlerken bir yandan geçmişi hayal etmek gerçekten huzur verici.
Yürüyüş yolları oldukça geniş ve düzenli. Özellikle sabah saatlerinde gelenler tertemiz havayı ve sakinliği daha yoğun hissediyor. Parkın her köşesinde ağaçların gölgesi altında vakit geçirebileceğiniz alanlar var. Banklar, çöp kutuları ve yönlendirme levhaları da oldukça yeterli. Ayrıca çocuklu aileler için güvenli ve düz zeminli alanlar da mevcut.
Piknik yapmak isteyenler için masalar sınırlı olsa da, çimenlik alanlar yeterince geniş. Dilerseniz kendi örtünüzü serip doğayla iç içe keyifli saatler geçirebilirsiniz. Kamp yapmak parkın kuralları gereği mümkün değil ancak günübirlik geziler için oldukça uygun. İçeride kafe veya büfe gibi işletmeler bulunmadığı için yanınıza su, atıştırmalık veya termos çay almanız iyi olur.
Ulaşım açısından da oldukça kolay bir noktada yer alıyor. Özel araçla gelenler için otopark imkânı var, girişte cüzi bir ücret ödeniyor. Toplu taşıma ile Belgrad Ormanı yönüne gelen otobüsler veya minibüslerle de ulaşmak mümkün, ancak sonrasında kısa bir yürüyüş gerekebilir.
Sonuç olarak Bentler Tabiat Parkı, İstanbul’da doğayla baş başa kalabileceğiniz, tarihle doğanın iç içe geçtiği, sakinliğiyle ve yeşilliğiyle büyüleyen özel bir yer. Eğer doğa yürüyüşü seviyorsanız, telefonunuzu bir kenara bırakıp sadece kuşların sesini dinlemek istiyorsanız burası...
Read moreBahçeköy'ün belki gezime en uygun yerlerinden biridir. Yürüyüş yapmak amacıyla İstanbul'dan kaçan insanların en çok tercih ettikleri rotada mevsimlerin sağladığı farklı güzellikleri değişik zaman dilimlerinde görmek mümkündür.
Kışın kar içinde olabilen burada yükselen suyun bentleri doldurması ve oluşan güzelliğin doyum olmaz keyfi kelimelere sığmaz.
Sonbaharı güzel olan ve yaprakların sararması ile farklı bir çehreye bürünen Belgrat ormanında yaşanabilecek bir başka görsel şölene şahit olma imkanı oluşmaktadır. Sarı yapraklar ve serinleyen havanın rahatlığıyla ayakların yapraklar üzerinde hışırtılı yürüyüşünü yaşamak mümkündür.
Yaz aylarında sıcak olmakla birlikte ara patikalardan ve sığ ağaçların arasından bulunabilecek rotalar adeta klima etkisi yapmaktadır.
Yaklaşık 15-20 km. yürümeye fazla yorulmadan keyifli bir ter atmak isteyenler için burası güzel bir başlangıç, bazen de bitiş noktasıdır. Buradan başlayan yürüyüşlerle Kuzey'de Kısır Kaya'ya Karadeniz kıyısına çıkılabilir. Bu rota üzerinde yeni yapılan otobanın altından karşı tarafa geçmek, sonrasında ise Gümüşdere üzerinden kuzeye doğru rota çizmek gerekebilir.
Bazen ring yapmak veya farklı bir rotadan bu noktaya gelmek mümkün. Eğer yolunuzu böyle belirlemişseniz, yanınızdaki yolluğunuzun bir kısmını sona bırakmanızda fayda var. Göletin kenarında az bir soluklanma, dinlenme ve keyif çatma fırsatının kaçırılmaması gerektiğini ancak o zaman hissedeceksiniz.
Göleti, ağaçları ile güzel bir yer olan bu bölge, ne yazık ki, hafta sonları kalabalıklaşmakta ve keyif almak için daha içlere doğru...
Read more