UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan Sivrihisar Ulu Cami Selçuklu döneminden günümüze ulaşan Anadolu’nun nadir ahşap direkli camilerinin en büyüğüdür. 77 Diyarın 67 direkle tuttuğu saf, Horasandan İstanbul’a uzanan bir cem hikayesi, Sivrihisar’ın Ulu Camii. Kılıç mescid caminden minber, hayır hasenat ile minare, Konya’dan Mevlana, İstanbul’dan Hızır bey, Horasandan Hasan bin Mehmet’in safının omuzunda yüz yıllara meydan okuyor. 8 Asırlık Ulu Cami Aynı anda 2500 kişinin ibadet edebileceği Sivrihisar Ulu Cami, Selçuklu döneminin şaheser yapıtlarından günümüze ulaşan Anadolu’daki en büyük ahşap direkli camilerin nadir örneklerinden biridir. İlçenin merkezinde, kapladığı alan ve diğer özellikleri ile ULU kelimesi bu eserde tam anlamını bulmaktadır. Selçuklu döneminden günümüze ulaşan Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camisidir. Şehrin merkezinde, kapladığı alan ve diğer özellikleri ile ulu kelimesi bu eserde tam anlamını bulur. Caminin en eski kitabesi 1231 -32 tarihini taşımaktadır. İlk yapının banisi Sivrihisarlı kadı Leşker Emir Celaleddin Ali Bey’dir. Yapı, bugünkü biçimine 1274 tarihinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin müritlerinden ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in naiplerinden Mikail bin Abdullah (Emineddin Mikail)tarafından kavuşmuştur. Fatih Sultan Mehmet dönemi kadılarından, İstanbul’un ilk Kadısı Hızır Bey bu camiyi 1440 yılında onartmıştır. Sivrihisar Belediyesinin 2015 yılında yapmış olduğu başvuru sonucunda alınan kararla UNESCO Dünya Mirası geçici listesine eklendi. Ulu Cami 1485 m2’lik bir alana kuruludur. Çatısını 67 adet ahşap direk taşımaktadır. Bu direklerin 19 tanesinin üzerinde mermer sütün başlığı vardır. Direklerden altı tanesinin üst bölümleri rozet, palmet, geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Direkler üzerinde Bizans dönemine ait başlıklar da kullanılmıştır. Kalın direklerden dört tanesi zamanın özgün ağaç oymacılığı ile işlenmiş olup, bu direklerin alt ve üst tarafında mermerden oyma işçiliği uygulanmış sütun başlıkları vardır. Dört giriş kapısı bulunan caminin duvarları kesme ve moloz taşla örülmüştür. Caminin sağ ve sol kanadı üzerinde kitabeler bulunmaktadır Dış mekan: 26. 50 x 52. 60 =1394 m2. İç mekan: 24. 60 x 50. 40 =1240 m2. dir. Minberi ise bir sanat şaheseridir. Anadolu Selçuklularının en dikkate değer minberlerindendir. El işçiliği Horasanlı İbn-i Mehmet tarafından, çivi kullanılmadan geçme (Kündekârı) yöntemiyle yapılmıştır. Ceviz ağacından yapılmış olan minber, ileri doğru fırlamış geometrik bölümler içinde Rumi ve palmetlerle ince işlenmiş dolgular ve ajurlu korkuluk ve şebekeleri ile Selçuklu ağaç işçiliğinin kıymetli eserlerindendir. Minber, 1924 yılında Kılıç mescit camisinden getirtilmiştir. Cami içerisinde, oyma tekniği ile yapılmış dolap kapakları da bulunmaktadır. Kapısında Ayet-el Kürsi işli olan minberin kapı kanatları kapandığında, sivri kemer oluşturan bir şeritte taçlandığı görülür. Üzerindeki kitabesinden ebcet hesabı ile 1245 tarihinde yapıldığı anlaşılıyor. Sivrihisar Ulu Camisinin en dikkat çeken özelliği içteki ahşap direkleridir. Kirişleri taşıyan bu direkler iç mekanı mihraba paralel altı sahıha ayırmaktadır. Cami içte toplan 67 ahşap direkle Anadolu’daki bu tarz camilerin en büyüğüdür. Direkler, ardıç ve sarı çam cinsi ağaçlardan olup, bazı antik başlıklar kaide yapılıp üzerine oturtulmuştur. Düz ağaç başlıklar yanında Pessinus’tan getirildiği kanaati yaygın olan çeşitli antik başlıklar da kullanılmıştır. Sade bir iç mekan anlaşışına sahip caminin güzel ve özgün süslemeleri de bu direklerin üzerinde bulunmaktadır. Tümü Orta Asya çadır mimarisi görünümündedir. Doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapının harimi enlemesine yöneliş gösteren basit tip dedir. Sahınlar birbirinden ahşap sütunlara bindirilmiş kirişlerle ayrılmıştır. Kirişler arası uzanan yuvarlak döşemelerin, ahşap kaplamaları üstten yapılmıştır. Minber ve mihrap karşısında üç, onun arkasında bir ve çarşı çıkısında iki direk (kısmen sade olsa bile) olmak üzere altı direğin orijinal kaldığı görülmüştür. Bunların üst kısımları, zengin oyma ve...
Read moreSivrihisar Ulu Camii: Tarihin ve Sanatın Buluştuğu Nokta Anadolu'nun kalbinde, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde yer alan Ulu Cami, yüzyıllara meydan okuyan mimarisi ve zengin tarihiyle ziyaretçilerini büyüleyen bir şaheserdir. Selçuklu Dönemi'nin eşsiz izlerini taşıyan bu kadim yapı, 13. yüzyılın başlarında, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad zamanında inşa edilmiştir. Mimari Bir Şaheser: Sivrihisar Ulu Cami, kendine özgü ahşap direkli cami tipinin önemli örneklerinden biridir. Caminin iç mekânı, özenle işlenmiş ahşap tavanı ve direkleriyle adeta bir sanat galerisini andırır. Her bir direğin farklı bir bezemeye sahip olması, dönemin ahşap işçiliğindeki ustalığı gözler önüne serer. Mihrap ve minberdeki ince işçilikler, ziyaretçilerin hayranlığını kazanan detaylardır. Özellikle minberin geometrik desenleri ve bitkisel motifleri, Selçuklu ahşap oymacılığının zirve noktalarından birini temsil eder. Geçmişe Yolculuk: Caminin avlusunda bulunan şadırvan, geçmişin ruhunu yansıtan dingin bir atmosfer sunar. Duvarlarındaki kitabeler, caminin inşa ve onarım tarihlerine dair önemli bilgiler içerir ve ziyaretçilere adeta bir tarih dersi verir. Ulu Cami, sadece bir ibadethane olmanın ötesinde, Anadolu'da hüküm sürmüş medeniyetlerin sanatsal ve kültürel birikimini günümüze taşıyan canlı bir müzedir. Neden Ziyaret Etmelisiniz? Tarihi Derinlik: Anadolu Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden birini yakından görmek için. Sanatsal Detaylar: Ahşap işçiliğinin eşsiz örneklerini, mihrap ve minberdeki ince oymaları keşfetmek için. Huzur ve Dinginlik: Yüzyılların bilgeliğini taşıyan bu kutsal mekânda ruhunuzu dinlendirmek için. Kültürel Miras: Anadolu'nun zengin kültürel mirasına tanıklık etmek ve bu mirası yaşatmak için. Sivrihisar Ulu Cami, tarihe, sanata ve maneviyata ilgi duyan herkes için unutulmaz bir deneyim sunmaktadır. Bu eşsiz yapıyı ziyaret ederek, geçmişin izlerini sürebilir ve Anadolu'nun zengin kültürel dokusuna yakından tanıklık edebilirsiniz. Sivrihisar'a yolunuz düştüğünde, bu muhteşem camiyi listenizin başına...
Read moreEsas konuya girmeden şunu belirteyim. Sevgili Sivrihisarlılar çok çabalıyorsunuz anlıyorum, çok özel bir şahsiyet ama Nasreddin Hoca Sivhisar’da doğmuş olsa da ömrünü Akşehir’de geçirmiş ve orada ölmüştür. Akşehir’le anıldı anılmaya devam edecek.Bakın artık dünyaca ünlü bir caminiz var, ona odaklanın. Hocayı size kaptırmayız.😎🙂 UNESCO Dünya Mirası listesine giren bir eser daha görüldü, fikir sahibi olundu. Aslında Sivrihisar, bir Ankaralının herhalde en çok geçtiği ya da geçmek zorunda olduğu ilçelerden biridir, geçmeden batıya gidemezsiniz.:) Buna ve daha önce gitmiş olmama rağmen ziyaret etmediğim bir yapıydı. Gelelim gözlemlere: Listeye alınan diğer 4 kardeşi gibi aynı asrın yapıları ve listeye alındığına göre şüphesiz güzel. Zaten cami denilince hayran olduğum, budur dediğim mimari tarzı, Anadolu Selçuklu/beylikler dönemine ait olanlar. Etkileyici bir sadelik diyorum ben buna. Çinisi de kündekarisi de kalem işi de tam tadında yapılıyor, aşırılık -bazı küçük örnekler dışında ki o da tartışılır- yok. Gerçek bir ibadethane havası oluyor. Ancak bu yüzyılın kanseri gereksiz eklemeler burada da var. Bu durum bu camide kötü bir aydınlatmayla denenmiş. Yeterli penceresi ve çatıda aydınlatma kubbesi varken tavandan sarkan lambaların içeriyi ışığa boğması ve görsel kirlilik yaratması kabul edilebilir bir durum değil. Çok gerekliyse yapının özelliğini bozmadan da yapılabilir. Mesela bir diğer kardeşi Eşrefoğlu Camisine girer girmez o mistik hava insanın dizlerinin bağı çözülüyor, yok böyle bir şey diyorsun. Her ne kadar bazı yerel kaynaklar ahşap direkli camilerin en büyüğü dese de orijinallik bakımından, mihrap, minber, ahşap işçiliği, kalem işi işlemeler, giriş kapısının Divriği Ulu Camisine selam çakması, çini süslemeleri vs derken Eşrefoğlu Camisinin baş döndürücü orijinalliği ve içine girildinde yarattığı 13. Yy ışınlanma hissiyatı burada “daha az”hissediliyor. Onun yanında biraz daha küçük kardeş tadında Sivrihisar Ulu Cami ama tabii ki...
Read more