Buraya gelecekler, lütfen bu yazdıklarımın tamamını okuyun, biraz uzun bir yazı ama buraya gelmeden önce nasıl bir yer olduğunu size detaylıca aşağıya yazdım.

Herkese merhaba, öncelikle buraya 2. gelişimiz. Size söylediğimiz ürünler ve sonrasında yaşanan bazı acayip durumları anlatayım.

Bir cumartesi akşamı geldik, restoran kalabalıktı. Buraya rezervasyonla gelindiği için öncesinde burayı arayarak yer ayırtmıştık. Restorana girer girmez bize rezerve edilen yerde başkalarının oturduğunu gördük. Bu arada ne bizim masamızda ne de diğer önceden rezerve edilmiş masalarda "RESERVED" yazısını gördük, yani herhangi birisi veya birileri kafasına göre sizin oturacağınız yere oturmuş olabiliyor. Şansımıza oturduğumuz yerde ve çevredeki masalarda çok sinek sorunu vardı,

Söylediğimiz yemeklere gelirsek öncelikle ortaya balık, yanına kalamar vs. 3-4 çeşit meze tabağı söyledik. Tat olarak (patates tabağı hariç; içi tam pişmemişti) herhangi bir sıkıntı yoktu fakat porsiyonlara baktığımızda ilk gelişimizle kıyasladığımızda porsiyonları küçültmüşler.

Balık ve mezeleri yedikten sonra patates tabağı söyledik. Patates söyledik ama acaba garson patatesi yeni baştan mı icat ediyor diye düşünmeye başladık patatesi beklerken. 10 dakika oldu, 15 oldu neredeyse 20 olacaktı ve nihayet bir garsona söyleyebildik derdimizi. Bu arada sanırım garsonlar siz en baştan sipariş verdikten sonra ekleme yapmayı sevmiyorlar, örneğin bizim gibi 2. patates tabağı istediniz fakat garsonlar daha çok yeni gelen müşterilerle ilgileniyorlardı. Yani rezervasyon olayından sonra organizasyon konusunda da vasatlar (organizasyon konusunda o akşam orada olan mavi gömlekli adam rezalet bir yönetim biçimi sergiledi). Bizimle ilgilenen Tarkan isimli Türkçe bilen Yunan garsona patates tabağı gelmeyince bira istediğimizi ilettik fakat Tarkan 2. kez bizim masaya geldiğinde birayı unuttuğunu söyledi (diğer birayı isteyeli yaklaşık 10-15 dk olmuştu).

Bunlar yaşandıktan sonra bira ve patatesten vazgeçip salatalık istedik ve Tarkan isimli garson garip bir davranış sergileyerek bizden balık yediğimiz çatalları salatalık için ayırmamızı istedi, yani temiz çatal getirmeye yeltenmedi bile.

Salatalık geldi (aşırı zeytin yağı koymuşlardı içine ve yanında gelen zeytin acıydı) ve salatalığı yedikten sonra hesabı istedik ama Tarkan isimli garson tatlı ister misiniz diye bize ayrıca sordu, yani ikram olarak gelmesi gereken şeyi bize sordu ister misiniz diye. Biz de hesabı istedik çünkü ekstra istediğimiz bira gibi yarım saat beklemek istemediğimiz için hesabı isteyip ödemek için içeri geçtik. Ödeme yerindeki adama hizmetten memnun kalmadığımızı belirttik. Oradaki adam bu durum için üzgün olduğunu, yemekleri beğenip beğenmediğimizi sordu, beğendiğimizi söyleyip restorandan ayrıldık.

Özetlemek gerekirse bu tür yerlerde önemli olan yemeklerin nasıl olduğu değil, önemli olan garsonların sizinle nasıl ilgilendiğidir. Buraya ilk gelişimiz kış zamanıydı ve o zaman restoranda bu kadar fazla masa yoktu, yani masa sayısını arttırmışlar (toplam 100 masa civarı) ama garson sayısı 10'u geçmez. İlk siparişten sonra garsonlar asla ilgilenmiyorlar sizinle. Sen önce garson sayını arttır sonra masaları arttırırsın. Ödeme noktasındaki adamın tavırlarından buranın şımardığını anladık çünkü adamın derdi garsonların sizinle nasıl ilgilendiği değil onun der yemekleri beğenip beğenmediğiniz. Nasıl olsa para kazanıyorum kafasıyla bakıyor (biz ödeme yaparken ödemeyle ilgilenen adamın önünde fişbaşı 30-40'ar eurodan yaklaşık 30 fiş falan vardı, siz düşünün). Yani böyle marka olmuş yerler için ta Makri'ye gelmeye gerek yok, Dedeağaç merkez bu açıdan daha iyiydi. Aklınızda olsun; çok puan alan restoranlar her zaman iyi olmuyor, deneyimledikten sonra fikriniz oluşuyor.