Ceraş Antik Kenti’ne giriş yaptığınız esnada sizi bu muhteşem kapı karşılamakta. Roma İmparatoru Hadrianus’un şehri ziyareti anısına M.S 130 yılında yaptırılan bu kapı, bugün hala devasa boyutuyla dimdik ayakta ve gerçekten çok etkileyici.
MS 117-138 yılları arasında hüküm süren Hadrianus, Roma İmparatorluğunun en fazla tahtta kalmış imparatorlarındandır. Yönetimi boyunca pek çok reform yapmıştır. Eyaletlerin vergi yükünü hafifleterek, bazı borçlarını silerek ve kentlere çeşitli yardımlarda bulunarak onların refaha ulaşmasını sağlamıştır. Orduya ve askerlerin eğitimine özel bir önem göstermiş, askerlerin yaşam şekillerini bile bizzat gözlemleyip disipline etmiştir. Pek çok yerde binalar yaptırmış ve onarmıştır. Bunlardan en dikkat çekenleri Atina’da tamamlattığı Olympieion tapınağı, Roma’da bir köprü, Tiber nehrine bitişik bir mezar ve Bona Dea tapınağıdır.
Hadrianus bütün imparatorların en kültürlüsüydü. Edebiyata ve sanata düşkündü. Düzyazı ve şiirler yazdı, heykelcilikle ve resimle uğraştı. Lir çalıp şarkı söylerdi. Aritmetik ve geometriye meraklıydı. Kehanet türleri de merakları arasındaydı. Öngörülü, yüce gönüllü, zeki, insancıl, meraklı, hırslı ve kıskanç bir kişiliği vardı. Çok nüktedandı. Hafızası güçlüydü, yetenekleri sınırsızdı. Aynı anda hem sert hem dost canlısı, hem ağırbaşlı hem neşeli, hem ağırkanlı hem tez canlı, hem eli sıkı hem cömert, hem ikiyüzlü hem dürüst, hem acımasız hem merhametli biri olabiliyordu.
Hadrianus siyasi kariyerinin başlarında, iktidardaki imparator Trajan'ın büyük yeğeni Vibia Sabina ile evlendi. Bu evlilik ve Hadrianus'un daha sonra imparator olması, muhtemelen Trajan'ın karısı Pompeia Plotina tarafından teşvik edildi. Hadrianus tahta geçtikten kısa bir süre sonra, muhtemelen saltanatının güvenliğini tehdit ettikleri için önde gelen dört senatörü yasadışı bir şekilde öldürttü; bu ona senatonun ömür boyu sürecek düşmanlığını kazandırdı. Trajan'ın yayılmacı politikalarını ve Mezopotamya, Asurya, Ermenistan ve Daçya'nın bazı bölgelerindeki toprak kazanımlarını terk ederek daha fazla hoşnutsuzluk kazandı. Hadrianus istikrarlı, savunulabilir sınırların geliştirilmesine ve imparatorluğun farklı halklarının Roma önderliğinde panhellenik bir imparatorluğun tebaası olarak birleştirilmesine yatırım yapmayı tercih etti. Hadrianus, gayretli bir şekilde kendi İmparatorluk ideallerinin ve kişisel ilgilerinin peşinden gitti. İmparatorluğun hemen hemen her eyaletini ziyaret etti ve imparatorluk ve eyalet işlerine, özellikle de inşaat projelerine doğrudan müdahale etmeyi tercih etti. Özellikle Britanya'nın kuzey sınırını belirleyen Hadrian Duvarı'nı inşa etmesiyle tanınmaktadır. Roma'da Pantheon'u yeniden inşa ettirdi ve büyük Venüs ve Roma Tapınağı'nı yaptırdı. Mısır'da ise İskenderiye Serapeumu'nu yeniden inşa ettirdiği tahmin edilmektedir. Yunan kültürünün ateşli bir hayranı olarak Atina'yı İmparatorluğun kültürel başkenti olarak tanıttı. Yunan genç Antinous ile olan yoğun ilişkisi ve Antinous'un zamansız ölümü Hadrianus'un yaygın ve popüler bir kült oluşturmasına yol açtı. Hadrianus saltanatının sonlarında Bar Kokhba isyanını bastırdı; bu isyanı panhellenik idealinin başarısızlığı olarak gördü. Hadrianus'un son yılları kronik hastalıklarla geçti. Evliliği hem mutsuz hem de çocuksuz geçti. 138 yılında Antoninus Pius'u evlat edindi ve Antoninus'un Marcus Aurelius ve Lucius Verus'u kendi varisleri olarak kabul etmesi koşuluyla onu halefi olarak atadı. Hadrianus aynı yıl Baiae'de öldü ve Antoninus, Senato'nun muhalefetine rağmen onu tanrılaştırdı. Daha sonraki tarihçiler onu Roma'nın sözde "Beş İyi İmparatoru"ndan biri ve "iyiliksever bir diktatör" olarak saydılar. Esrarengiz ve çelişkili, hem büyük bir kişisel cömertlik hem de aşırı zalimlik kapasitesine sahip ve doyumsuz bir merak, kibir ve hırsla hareket eden biri...
Read moreHadrian’s Arch stands tall and proud, built in honor of the Roman Emperor Hadrian — a grand gateway that once welcomed him to the ancient city of Jerash. It is one of several arches that once graced this historical jewel, but this one, in particular, rises with unmatched majesty.
Its towering columns, carved from limestone, are a silent testament to the genius of Roman architecture — reflecting the mastery, elegance, and distinct identity the Romans infused into every stone they laid.
Though time has weathered its form, and an earthquake in 749 AD brought parts of it down, the arch remains a symbol of resilience and ancient glory.
To walk among these ruins is to walk through time itself — to trace the footsteps of empires, to feel the whispers of the past carried in the breeze, and to be humbled by the sheer beauty of classical architecture. As a lover of history, it was an experience that stirred my soul. No matter how much I describe it, my words fall short of capturing its true essence.
If you wish to delve deeper, I invite you to explore more on Wikipedia or through historical websites. For now, I’ll leave you with some glimpses I captured — fragments of a story...
Read moreI always love visiting the old Roman town of Gerasa on our trips to Jordan, & no exception on our last visit, albeit in the heat of July! My one bug bear would be that, as a foreigner, I was pestered quite a bit by shop vendors for my custom. Understanding that times have been super tough during covid, I was more than willing to buy souvenirs from the stalls at the entrance - albeit on a limited budget - but still felt quite pressured which did spoil the atmosphere. My recommendation at this time would be to hire a guide in advance, or get a recommendation on arrival. There's so much of historical interest that's really worth knowing about. (Don't let a "guide" attach himself to you & then request a good sum of money for the very little knowledge he has - as I...
Read more