Kekova bölgesinde karayolu ile ulaşılan ve gerisinde ki verimli araziden yararlanabilen tek kent Theimiussa'dır. Kentin adı M.Ö 4.yüzyıldan itibaren antik kaynaklarda geçer. Kyaenai Antik kentinin limanı vazifesini üstlenmiş, Helenistik dönemde ticaretin önem kazanmasıyla kyaneai dan daha önemli bir yerleşim ve bölgedeki en büyük liman olan Andriake den sonra 2. büyük liman haline gelmiştir. Kentin liman alanı tektonik olaylar sonucu sular altında kalmıştır. Kentte ele geçen mezar yazıtlarının yabancı denizcilerin adlarını içermesi bölgedeki Uluslararası deniz ticaretinin varlığını ortaya koyar. M.Ö 1. Yüzyılda Likya Birliği idari sistemi içinde Tyberissos ile beraber yer almıştır. 16. Yüzyılda Piri Reis’in haritasında da konumlandırılmış olan liman M.S 6. Yüzyıldan 20. Yüzyıl başlarına kadar Tristomon adı ile anılmıştır.
Bugün Üçağız Köyü olarak anılan Theimiussa Antik Kenti'nin anlamı yine Üçağız'dır. Kalıntılar köyün evlerinin seyrelmeye başladığı doğu tarafındadır. Mezar yazıtlarında şiddet suçu cezalarının Myra ya da Kyaneai’ya yatırılmasının yazması bu kentlere bağlı bir deniz birimi olduğunu göstermektedir.
İlk kalıntı hemen kıyıda bosajlı, rektogonal duvarları bulunan minyatür bir kaledir. Bu kale belki öncesi de olabilen bir surla Doğu Roma Çağı'nda çapı genişletilerek kenti çevreleyen bir şekle sokulmuştur.
İskeleden doğuya doğru ilerlendiğinde sahilden biraz içeride ev tipinde, giriş kapısı tahrip olmuş bir çift kaya mezarıyla karşılaşılır. Doğu tarafta bulunan mezarın sağ yanında ayakta duran genç bir erkek, muhtemel sporcu figürü görülür. Kapının üst kısmında da mezar sahibinin Kluwanimi olduğunu bildiren Lykia dilinde bir yazıt vardır. Kekova adasının hayvanı olan keklik kuşu da hemen ayağının altında duruyor. Elinde Strigilis (Antik Çağ'da vücuda yapışan ter, kum, toz, yağ ya da kirleri temizlemek için kullanılmış olan, boynuz veya metalden (demir, bronz, gümüş) yapılan kavisli bir nesnedir.) var.
Mezar binasının doğusunda iki yanı kesme taş duvarla örülü kanalın çevresinde çok sayıda Geç Helenistik ve Roma Çağı’na ait lahitler sıralanmaktadır. Eksedra'lar yarım daire şeklinde yapılar insanlar gelsin otursun rahat etsin diye genellikle Agoralar da görülür. Burada belki de tek örneği yekpare ana kayadan oyularak yapılmış. Olasılıkla burada heykeller var, bu lahitler boyalı, belki güneşten yağmurdan korunmak için tentesi var. Yani Nekropoller şehrin dışında ıssız yerler değil hayatın içinde...
Read moreWhile waiting for your boat trip at Ucagiz... take 10mins to walk over to the tombs. Interesting; literally the town was built right around the tombs. You can photograph drying underpants with a tomb 2m behind it. I suppose the guy(s) they buried in that tomb could never have imagined that.
The site is literally 50m big, nothing much to see but it's free, easy to get to (ignore weeds, tall grass, scattered rock.. there's no path, no signs, no guide of any sort). And of course the gorgeous clean/clear blue sea is always right there.
I'd like to give it more stars but... the folks here made no effort to boost interest. Not one sign, no path, no explanation of anything. Just nameless tombs and rocks. Lots of them, but all anonymous, all look very similar like some ancient...
Read moreAntalya'nın Demre ilçesi yakınlarında, Üçağız köyü içerisinde yer alan Theimussa Antik Kenti, Likya uygarlığına ait küçük ama önemli bir liman yerleşimidir. Üçağız Koyu'nun doğal limanı üzerinde kurulmuş olan kent, hem deniz hem de kara yoluyla kolayca ulaşılabilen bir konumda yer alıyor. Tarihçe ve Özellikler Theimussa'nın tarihi hakkında çok fazla yazılı kaynak bulunmamasına rağmen, bölgede yapılan kazılarda bulunan bir kitabe, kentin tarihinin MÖ 4. yüzyıla kadar uzandığını gösteriyor. Kentin adının "Teimioussa" veya "Timiussa" olarak da geçtiği biliniyor. Theimussa, yönetimsel olarak bağımsız bir şehir olmaktan çok, Likya'nın önemli kentleri olan Myra veya Kyaneai'ye bağlı bir deniz birimi olarak işlev görmüş. Bu durum, bulunan mezar yazıtlarında bu şehirlere ait vatandaşların isimlerinin geçmesiyle anlaşılıyor. Antik Kalıntılar Theimussa Antik Kenti, günümüze daha çok mezar kalıntılarıyla ulaşmış. Üçağız köyünün içindeki geziniz sırasında, evlerin arasında veya denizin hemen kenarında birçok tarihi esere rastlamanız mümkün. Mezarlar: En dikkat çekici kalıntıları, her biri diğerinin üzerine yığılmış gibi duran lahitler ve kayalara oyulmuş kaya mezarlarıdır. Bu mezarlar, çoğunlukla Helenistik ve Roma dönemlerine ait. Bir kaya mezarındaki Likya dilindeki yazıtta, mezarın "Kluwanimi" adlı bir kişiye ait olduğu belirtiliyor. Sütunlu Kapı ve Kule: Kıyıya yakın bir yerde, söveleri hala ayakta olan bir kapı ve alçak bir kayalık üzerindeki kule kalıntıları da kentin mimari yapısına dair ipuçları veriyor. Liman: Theimussa'nın en önemli özelliği doğal bir liman olmasıdır. Antik rıhtım ve iskele kalıntıları, kentin bir zamanlar ne kadar önemli bir ticaret merkezi olduğunu gösteriyor. Theimussa, özellikle Kekova tekne turlarının başlangıç noktası olmasıyla da biliniyor. Antik kalıntıları denizin hemen kenarında görmek, doğayla iç içe bir tarihi keşif deneyimi sunuyor. Theimussa Antik Kenti'nin yapım hikayesiyle ilgili çok fazla detaylı bilgi yok aslında. Ama bildiğimiz kadarıyla, Likya uygarlığına ait bir yerleşim yeriydi ve MÖ 4. yüzyılda kurulmuş. Kent, Likya Birliği'ne bağlıydı ve daha çok bir liman şehri olarak kullanılıyordu. Zamanla Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiş ve Bizans döneminde de...
Read more