Ulu Cami - Kütahya Kütahya'da bulunan tek padişah camidir. Vakfa Sultan Bayezid Yıldırım Han Camii Şerifi olarak kayıtlıdır. Kütahya’nın en büyük camisidir. Şehzade Yıldırm Bayezid Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devletşah Hatun ile evlendiğinde Kütahya Valisi iken (1381–1389) bu camiyi yaptırmaya başlamıştır. Ancak seferden sefere koşması ve Ankara Muharebesi sonunda Timur’a esir düşmesi ve daha sonra da vefat etmesi sebebiyle camiyi bitirmek (813 H. 1410 M.) oğlu Musa Çelebi’ye nasip olmuştur. Caminin vakfiyesi Fatih Sultan Mehmed Han zamanında tertip olunmuştur.
Yıldırım Beyazıt Camii adıyla da bilinir. Yıldırım Bayezid zamanında (1381-1384) yapılmaya başlanmış, 1401 de tamamlanmış, Kütahya’nın en büyük ve en güzel camisidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında Mimar Sinan tarafından tamir edilmiş olan dikdörtgen planlı avlusuz cami, 1893 yılında II. Abdülhamid Han zamanında büyük onarım görmüş ve kubbeli olarak son şeklini almıştır.
Bu Büyük Cami 45X25 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeydoğu köşesinde bir minaresi olan caminin üç yönde kapısı vardır. Ana giriş kapısı karşısında sakahane bulunmaktadır. Cami içindeki büyük sütunlar Aızanoı Antik Kenti'nden getirilmiştir. İç kısmında küçük bir şadırvan vardır. Şadırvanın üstüne dört sütunlu müezzin mahfili yapılmıştır. Caminin ana mekânı, altı sütunun desteklediği yan yana iki kubbe ve yanlarda yarım kubbelerle örtülüdür. Caminin yarım kubbeyle örtülü, dışa çıkıntılı mihrabının sağındaki Kâbe tasvirli çini pano görülmeye değerdir. 1672'de cami’nin 180x90 ayak olduğunu iki yan ve bir kıble kapısının bulunduğunu, 57 çam direkli ahşap çatılı iki tarafında mihraba kadar fevkani sofa bulunduğunu ve 64 demir parmaklıklı penceresi ve tek kubbesi olduğunu yazar ve fevkani kısmıyla beraber iki bin cemaat aldığını, üzerinin kurşun örtülü serapa kâgir olduğunu da söyler (1611). 1805 senesinde Kütahya naibi Şehzade Mustafa Efendi’ye verilen dilekçe ile namaz kılınamayacak derecede harap olan cami, mütevelli ve halkın gayretiyle tamir edilmiştir. Bu tamirde caminin tavanı beşik örtüsü denen tarzda yapılmıştır. 1889 senesinde Kütahya Mutasarrıfı Veysel Paşa zamanında eski yapı temellere kadar yıktırılmış ve caminin bugünkü kubbeli ve mermer direkli olan yapımı başlatılmıştır. Camideki mermer sütun ve plakalar Çavdarhisar (Aizanoi) harabelerinden getirilmiş olup ustaları da yerli Rumlar'dan “İlya ve Yorgi” dir. Cami duvarlarındaki yazılar Hattat Tekirdağlı zade Halil Kütahyavi'nindir. Cami tamamlandığında Mutasarrıf Ahmed Fuad Paşa iç tezyinat ve tefrişi ile aydınlatma araçlarını temin etmiştir. Ahşap minberi hiç çivi kullanılmadan yapılmış çok güzel bir eserdir. Camide eskiden bulunan iki adet saat Kütahyalı meşhur neyzen Saatçi Mustafa Efendi tarafından yapılmıştır. Revağın sağ bölmesinde yerden birkaç basamakla çıkılan ve sonra dan bölünen Vahid...
Read moreMimarisi ile klasik osmanlı yapılarından ayrılıyor. Tarihçesine baktığımızda son onarımların Rum ustalar tarafından yapıldığını görüyoruz.
Girişinde bulunan çeşmeden kuşlar ve sokak hayvanları su içiyor, havyanlar burayı öğrenmişler ve kullanıyorlar.
Kütahya’da bulunan tek padişah cami’idir. Vakfa Sultan Bayezid Yıldırım Han Cami’i şerifi olarak kayıtlıdır. 48x26 m. ebadında Kütahya’nın en büyük cami’isidir. Şehzade Yıldırm Bayezid Germiyan beyi Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun ile evlendiğinde Kütahya Valisi iken (1381–1389) bu cami’yi yaptırmaya başlamıştır. Ancak seferden sefere koşması ve Ankara Savaşı sonunda Timurleng’e esir düşmesi ve daha sonrada vefat etmesi sebebiyle cami’yi bitirmek (813 H. 1410 M.) oğlu Musa Çelebi’ye nasip olmuştur. Cami’nin vakfiyesi Fatih Sultan Mehmed Han zamanında tertip olunmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman Han 1 Temmuz 1522'de Rodos Seferi'ne giderken Kütahya’da ordusu ile birlikte üç gün kalmış ve Mimar Sinan’a bu güzel cami’yi tamir etmesini emretmiştir. 1 Temmuz 1534'de de yine Kanuni Irak seferine çıktığında dört gün burada kalmış ve namazlarını bu cami’de kılmıştır. II. Selim şehzadeliğinde Kütahya Valisi iken (1558 – 1566) babasının vefatını öğrendiğinde 27 Eylül 1566'da Cuma Hutbesi'ni kendi adına okumasını hatibe emretmiş ve böylece padişahlığını bu cami’de ilan etmiş ve cuma namazından sonra İstanbul’a hareket ederek tahta oturmuştur.
Evliya Çelebi 1672'de cami’nin 180x90 Ayak olduğunu iki yan ve bir kıble kapısının bulunduğunu 57 çam direkli ahşap çatılı iki tarafında mihraba kadar fevkani sofa bulunduğunu ve 64 demir parmaklıklı penceresi ve tek kubbesi olduğunu yazar ve fevkani kısmıyla beraber iki bin cemaat aldığını üzerinin kurşun örtülü serapa kargir olduğunu da söyler (1611). 1805 senesinde Kütahya naibi Şehzade Mustafa Efendi’ye verilen dilekçe ile namaz kılınamayacak derecede harap olan cami mütevelli ve halkın gayretiyle tamir edilmiştir. Bu tamirde cami’nin tavanı beşik örtüsü denen tarzda yapılmıştır.
1889 senesinde Kütahya Mutasarrıfı Veysel Paşa zamanında eski yapı temellere kadar yıktırılmış ve cami’in bugünkü kubbeli ve mermer direkli olan yapımı başlatılmıştır. Cami’deki mermer sütun ve plakalar Çavdarhisar (Aizanoi) harabelerinden getirilmiş ustaları da yerli Rumlar dan “İlya ve Yorgi” dir. Cami duvarlarındaki yazılar Hattat Tekirdağlı zade Halil Kütahyavi'nindir. Cami tamamlandığında Mutasarrıf Ahmed Fuad Paşa iç tezyinat ve tefrişi ile aydınlatma araçlarını temin etmiştir.
Ahşap mimberi hiç çivi kullanılmadan yapılmış çok güzel bir eserdir. Cami’de eskiden bulunan iki adet saat Kütahya’lı meşhur neyzen Saatçi Mustafa Efendi tarafından yapılmıştır. Revağın sağ bölmesinde yerden birkaç basamakla çıkılan ve sonradan bölünen Vahid Paşa Kütüphanesi vardır.
Kaynak:...
Read moreKütahya Ulu Camii, şehrin merkezinde yer alan ve Osmanlı mimarisinin önemli örneklerinden biri olan tarihi bir yapıdır. Aynı zamanda Kütahya'daki tek selatin camii olma özelliğini taşır. Tarihi Gelişimi Kütahya Ulu Camii'nin yapımına Yıldırım Bayezid tarafından, Kütahya Valisi olduğu dönemde, 1381-1389 yılları arasında başlanmıştır. Ancak Yıldırım Bayezid'in Ankara Savaşı'nda esir düşmesi ve vefat etmesi nedeniyle caminin tamamlanması, oğlu Musa Çelebi'ye kalmıştır. Caminin 1410 yılında tamamlandığı bilinmektedir. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde "Orhan Gazi Camii" olarak da geçen bu eser, Kütahya Evkaf Defteri'nde ise "Yıldırım Bayezid Han Camii" adıyla kayıtlıdır. Cami, tarihi boyunca çeşitli onarımlar görmüştür: Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Irak seferi sırasında Kütahya'ya geldiğinde camide namaz kılmış ve ardından Mimar Sinan tarafından esaslı bir onarımdan geçirilmiştir. II. Abdülhamid döneminde, 1893 yılında büyük bir onarım görmüş ve günümüzdeki kubbeli yapısını almıştır. Bu onarım sırasında duvarlar temellere kadar yıkılıp yeniden kesme taştan örülmüş, Çavdarhisar'daki Aizanoi Antik Kenti'nden getirilen sütunlar ve mermer plakalar da kullanılmıştır. Mimari Özellikleri Kütahya Ulu Camii, dikdörtgen planlı ve avlusuz bir yapıdır. Yaklaşık 45x25 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır ve Kütahya'nın en büyük camisidir. Minaresi: Caminin kuzeydoğu köşesinde yer alan minare kesme taştan yapılmıştır ve yenidir. Minarenin batıda yer alan kısmı ise Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır ve kaidesi mermer, gövdesi tuğla örgülüdür. Bu minareye çıkan iki ayrı yol bulunur; biri kubbelerin üzerine, diğeri şerefeye çıkar. İç Mekan: Caminin ana ibadet mekanı, altı büyük sütun tarafından desteklenen yan yana iki büyük kubbe ve yanlarda yarım kubbelerle örtülüdür. İç kısımda küçük bir şadırvan ve şadırvanın üzerinde dört sütunlu müezzin mahfili bulunmaktadır. Mihrabı dışa doğru çıkıntılıdır ve XIX. yüzyıl özelliklerini taşır. Mihrabın sağında Kâbe tasvirli dikkat çekici bir çini pano yer alır. İç mekân, kalem işi süslemelerle zenginleştirilmiş olup, dengeli bir dağılıma sahiptir. Minber: Caminin ahşap minberi, hiç çivi kullanılmadan "kündekari" tekniğiyle yapılmış, Antepli Hacı Mehmet b. Abdülaziz el-Dukki'nin eseri olan nadide bir sanat eseridir. Girişler: Caminin doğu, batı ve kuzeyden olmak üzere üç giriş kapısı vardır. Ana giriş kapısının karşısında bir sakahene (su dağıtılan yer) bulunmaktadır. Kuzey yönünde beş bölümlü bir son cemaat yeri yer alır. Kütahya Ulu Camii, hem tarihi geçmişi hem de mimari özellikleriyle Osmanlı döneminin önemli bir dini yapısıdır ve Kütahya'nın kültürel mirasında müstesna bir yere sahiptir. Günümüzde de ibadete açık olan cami, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini...
Read more