Mevlâna Müzesinin yanında bulunmaktadır. II. Sultan Selim’in Konya Valiliği sırasında 1558 yılında yapımına başlanmış ve 1567 yılında tamamlanmıştır. Klâsik Osmanlı mimarîsinin Konya’daki en güzel örneklerinden biridir. Plan itibari ile İstanbul’da bulunan Fatih Câmiine benzemektedir. Merkezî kubbe ile örtülü mekân tek yönden yarım kubbe ile genişletilmiştir. Yedi kubbeli son cemaat mahalli ile iki minaresi bulunan câminin iç mekânı kalem işi ile tezyin edilmiştir.
Günümüzde Sultan Selim Camii (Selimiye Camii) olarak bilinen yapı kaynaklarda Câmi-i Cedîd, Câmi-i Şerîf-i Sultan Süleyman şeklinde kaydedilmiş, daha sonra bitişiğinde II. Selim’in inşa ettirdiği imaretten dolayı II. Selim’e mal edilmiştir. Mevlânâ Dergâhı’nın batısında yer alan caminin inşa tarihi ve bânisi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Araştırmacılar bâni olarak II. Selim’i göstermekteyse de Kanûnî devrine ait belgelerden caminin bu padişah tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Mimarına dair herhangi bir kayda rastlanmayan eser bazı araştırmacılarca Mimar Sinan’a isnat edilmektedir. Hammer, caminin Ayasofya, Şahabeddin Uzluk ise eski Fâtih Camii örnek alınarak inşa edildiği görüşündedir. Sinan’ın Gözleve’de yaptığı camide küçük ölçüde tekrarlanan eski Fâtih Camii planı burada daha büyük ölçüde uygulanmıştır.
Klasik Osmanlı cami mimarisi şemasının Konya’daki en önemli örneği olan Selimiye Camii merkezî kubbeli bir plan şemasına sahiptir. Kareye yakın dikdörtgen harimi ve kuzeyindeki son cemaat revakları, bunların uçlarında yükselen iki minaresi ile dikkati çeker. Harim mihrap tarafına yakın haçvari planlı iki kalın ayakla, aynı eksende iki sütunçe ve kuzey duvarına bitişik daha kalın ayakların taşıdığı ortada merkezî bir kubbe ile kapatılmış, kıble tarafına da bir yarım kubbe eklenmiştir. Doğu ve batı yanları üçer küçük kubbe ile örtülüdür. Merkezî kubbe yaklaşık 12 m. çapında, öndeki kubbe bunun yarısı kadardır. Yandaki eş büyüklükte üçer kubbenin büyüklüğü ise merkezî kubbenin yarı çapı ölçüsündedir. Arkadaki kuzey duvarına bağlanan kalın taşıntılar birer payanda görevini üstlenmiştir. Payandalarla yan duvarlar arasında kalan köşe boşlukları tonozla örtülmüştür. Bunların hemen önündeki küçük kubbelere açılan yanlardaki küçük, kuzeydeki daha büyük olmak üzere üç kapısı bulunmaktadır. Kuzeydeki taçkapıda zengin bir mermer işçiliği göze çarpar. Özellikle kavsaradaki mukarnas dolgular çok uyumludur.
Mihrap ve minber temiz ve beyaz mermerden olup mihrap nişi köşelidir. Cephesi mukarnas dolgulu bordürlerle çerçevelenmiş, köşeliklere birer kabara konmuştur. Kavsaradaki zengin mukarnaslar tepede bitkisel bir taçla tamamlanır. Minberin kaidesindeki dilimli kemercikler, sivri kemerli geçit ve üstteki köşk ve külâhta, aynalık ve korkuluklarda ince ve kaliteli bir işçilik göze çarpar. Aynı şekilde kubbelerin iç kısımları da sıva üzerine renkli boyalarla kalem işi olarak tezyin edilmiştir. Osmanlı döneminin motiflerini taşıyan süslemeler sonraları büyük ölçüde yenilenmiş, bu arada minberin külâh kısmı da Mevlânâ Türbesi’ne benzer şekilde değiştirilmiş olmalıdır. Son cemaat yeri yedi kubbe ile örtülüdür. Kubbeleri taşıyan mermer sütunların başlıkları mukarnaslıdır. Kubbelerin iç yüzeyi de kalem işi olarak tezyin edilmiştir. Revakın doğu ve batı tarafları sağır duvarlarla sınırlıdır. Minareler tek şerefeli olup şerefelerin çıkmaları mukarnaslı, korkuluğu mermer şebekelidir.
Caminin duvarları ve minaresi kesme taşlarla kaplanmış, son cemaat yerinin kemerleriyle diğer bazı bölümlerinde renkli taş kullanılmıştır. Sâkıb Dede, I. Bostan Çelebi’nin (ö. 1040/1630) postnişinliği sırasında caminin büyük kubbesinin tamamen çöktüğünü yazmaktadır. Ancak belirlenen ilk tamir keşfi 14 Şevval 1101 (21 Temmuz 1690) tarihlidir. XX. yüzyıl başlarına kadar yaklaşık on büyük onarım geçiren ve âdeta yeniden inşa edilen caminin Kanûnî Sultan Süleyman ve II. Selim tarafından tahsis edilmiş vakfı yoktur.
Mevlana Hz.leri yanındaki cami.....
Read moreSULTAN SELİM CAMİİ ve KÜLLİYESİ Konya’da Kanûnî Sultan Süleyman ve II. Selim tarafından yaptırılan cami ve imaret. Müellif: YUSUF KÜÇÜKDAĞ XVI. yüzyıl ortalarından itibaren değişik tarihlerde Mevlânâ Dergâhı ile şu anda ayakta olmayan türbe hamamı arasında inşa edilmiş cami ve imaretle iki adet medrese, kütüphane ve muvakkithâneden meydana gelen binalar topluluğudur. Kanûnî Sultan Süleyman Camii. Günümüzde Sultan Selim Camii (Selimiye Camii) olarak bilinen yapı kaynaklarda Câmi-i Cedîd, Câmi-i Şerîf-i Sultan Süleyman şeklinde kaydedilmiş, daha sonra bitişiğinde II. Selim’in inşa ettirdiği imaretten dolayı II. Selim’e mal edilmiştir. Mevlânâ Dergâhı’nın batısında yer alan caminin inşa tarihi ve bânisi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Araştırmacılar bâni olarak II. Selim’i göstermekteyse de Kanûnî devrine ait belgelerden caminin bu padişah tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Mimarına dair herhangi bir kayda rastlanmayan eser bazı araştırmacılarca Mimar Sinan’a isnat edilmektedir. Hammer, caminin Ayasofya, Şahabeddin Uzluk ise eski Fâtih Camii örnek alınarak inşa edildiği görüşündedir. Sinan’ın Gözleve’de yaptığı camide küçük ölçüde tekrarlanan eski Fâtih Camii planı burada daha büyük ölçüde uygulanmıştır. Klasik Osmanlı cami mimarisi şemasının Konya’daki en önemli örneği olan Selimiye Camii merkezî kubbeli bir plan şemasına sahiptir. Kareye yakın dikdörtgen harimi ve kuzeyindeki son cemaat revakları, bunların uçlarında yükselen iki minaresi ile dikkati çeker. Harim mihrap tarafına yakın haçvari planlı iki kalın ayakla, aynı eksende iki sütunçe ve kuzey duvarına bitişik daha kalın ayakların taşıdığı ortada merkezî bir kubbe ile kapatılmış, kıble tarafına da bir yarım kubbe eklenmiştir. Doğu ve batı yanları üçer küçük kubbe ile örtülüdür. Merkezî kubbe yaklaşık 12 m. çapında, öndeki kubbe bunun yarısı kadardır. Yandaki eş büyüklükte üçer kubbenin büyüklüğü ise merkezî kubbenin yarı çapı ölçüsündedir. Arkadaki kuzey duvarına bağlanan kalın taşıntılar birer payanda görevini üstlenmiştir. Payandalarla yan duvarlar arasında kalan köşe boşlukları tonozla örtülmüştür. Bunların hemen önündeki küçük kubbelere açılan yanlardaki küçük, kuzeydeki daha büyük olmak üzere üç kapısı bulunmaktadır. Kuzeydeki taçkapıda zengin bir mermer işçiliği göze çarpar. Özellikle kavsaradaki mukarnas dolgular çok uyumludur. Mihrap ve minber temiz ve beyaz mermerden olup mihrap nişi köşelidir. Cephesi mukarnas dolgulu bordürlerle çerçevelenmiş, köşeliklere birer kabara konmuştur. Kavsaradaki zengin mukarnaslar tepede bitkisel bir taçla tamamlanır. Minberin kaidesindeki dilimli kemercikler, sivri kemerli geçit ve üstteki köşk ve külâhta, aynalık ve korkuluklarda ince ve kaliteli bir işçilik göze çarpar. Aynı şekilde kubbelerin iç kısımları da sıva üzerine renkli boyalarla kalem işi olarak tezyin edilmiştir. Osmanlı döneminin motiflerini taşıyan süslemeler sonraları büyük ölçüde yenilenmiş, bu arada minberin külâh kısmı da Mevlânâ Türbesi’ne benzer şekilde değiştirilmiş olmalıdır. Son cemaat yeri yedi kubbe ile örtülüdür. Kubbeleri taşıyan mermer sütunların başlıkları mukarnaslıdır. Kubbelerin iç yüzeyi de kalem işi olarak tezyin edilmiştir. Revakın doğu ve batı tarafları sağır duvarlarla sınırlıdır. Minareler tek şerefeli olup şerefelerin çıkmaları mukarnaslı, korkuluğu mermer şebekelidir. Kaynak:...
Read moreKonya Selimiye Camii Hakkında Bilgi
Konya Selimiye Camii, Osmanlı’nın klasik mimari tarzında yapılmış olan ve İstanbul’da bulunan eski Fatih Camii’ne benzeyen bir mimari yapıdadır. Kesme taş kullanılmak sureti ile yapılan camiinin, kuzey kısmında, yuvarlak biçimli altı adet sütunlu ve yedi adet kubbeli bir son cemaat yeri yer almaktadır. Bahsedilen sütunlar birbirlerine, beyaz ve kırmızı taştan yapılmış olan kemerler ile bağlanmıştır. İbadet edilen alana üç kapıdan giriş yapılmaktadır. Bu üç kapıdan ana giriş kapısı mukarnas dolgulu ve mermerden imal edilmiştir. Aynı zamanda bu giriş kapısı üzerinde, tarihi belli olmayan bir kitabe de yer almaktadır.
Sağ tarafta yer alan kapıda ise, camide bulunan mümin sudaki balık gibidir ondan zevk alır şeklinde bir yazı bulunmaktadır. Sol taraftaki kapıda ise, camide bulunan münafık kafeste bunalan kuş gibidir anlamında bir yazı yer almaktadır. İbadet alanları, iki adet kalın paye üzerine oturtulmuş vaziyette ve oldukça yüksek merkezi bir kubbe ile örtülü haldedir. Bahse konu kubbe mihrap önünde yarım bir kubbe ile desteklenmekte, yanlarda ise, üç küçük kubbe ile desteklenmektedir.
İbadet alanına giriş, kapısının ekseninde bulunmakta olan, mihrabı gök mavisi renginde olan, mermerden mukarnaslı eser tarafından yapılmaktadır. Mimberi beyaz renkli mermerden olmak ile birlikte, taş işçiliğine ait güzel örnekler arasında yer almaktadır.Konya Selimiye Camii Hakkında Bilgi
Konya Selimiye Camii, Osmanlı’nın klasik mimari tarzında yapılmış olan ve İstanbul’da bulunan eski Fatih Camii’ne benzeyen bir mimari yapıdadır. Kesme taş kullanılmak sureti ile yapılan camiinin, kuzey kısmında, yuvarlak biçimli altı adet sütunlu ve yedi adet kubbeli bir son cemaat yeri yer almaktadır. Bahsedilen sütunlar birbirlerine, beyaz ve kırmızı taştan yapılmış olan kemerler ile bağlanmıştır. İbadet edilen alana üç kapıdan giriş yapılmaktadır. Bu üç kapıdan ana giriş kapısı mukarnas dolgulu ve mermerden imal edilmiştir. Aynı zamanda bu giriş kapısı üzerinde, tarihi belli olmayan bir kitabe de yer almaktadır.
Sağ tarafta yer alan kapıda ise, camide bulunan mümin sudaki balık gibidir ondan zevk alır şeklinde bir yazı bulunmaktadır. Sol taraftaki kapıda ise, camide bulunan münafık kafeste bunalan kuş gibidir anlamında bir yazı yer almaktadır. İbadet alanları, iki adet kalın paye üzerine oturtulmuş vaziyette ve oldukça yüksek merkezi bir kubbe ile örtülü haldedir. Bahse konu kubbe mihrap önünde yarım bir kubbe ile desteklenmekte, yanlarda ise, üç küçük kubbe ile desteklenmektedir.
İbadet alanına giriş, kapısının ekseninde bulunmakta olan, mihrabı gök mavisi renginde olan, mermerden mukarnaslı eser tarafından yapılmaktadır. Mimberi beyaz renkli mermerden olmak ile birlikte, taş işçiliğine ait güzel örnekler arasında...
Read more