Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in eşi, Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan, Manisa'da hastalanır. Hastalığına çare bulunamayan Sultan'ın yaptırdığı Sultan Camisi Medresesi'nin başına getirilen Merkez Efendi, bitki ve baharat karışımından oluşan macun hazırlar. 41 çeşit baharat karıştırılarak hazırlanan macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan, diğer hastalara da macunun verilmesini ister. Halktan gelen isteğin artması üzerine kağıtlara sardırılan macunun Sultan Camisi'nin kubbe ve minarelerinden saçılmasını buyurur.. Halk, her yıl nevruzun kutlandığı 21 Mart'ta Sultan Camisi'nin önünde toplanır. Böylece Manisa Mesir Macunu Festivali doğar."
Hoş kokulu ve lezzetli mesir macunu, halk arasında iştah açıcı, kan dolaşımını düzenleyici, yorgunluğu giderici, hormonları çalıştırıcı özellikleriyle talep görüyor.
Mesir macununun yapımında zencefil, zulumba, kremtartar, kişniş, kebabiye, havlican, Hindistan cevizi, anason, yeni bahar, hıyarşembe, çam sakızı, zafiran, tarçın, udülkahır, çöpçini, hardal, eskir, karanfil, çivit, meyan balı, tiryak, sarıhelile, raziyane, kimyon, zerdeçal, tarçın çiçeği, karabiber, çörek otu, darıfülfül, ravent, limon tuzu, kakule, şamlı, vanilya, şeker, günbalı, Hindistan çiçeği, limon kabuğu, galanda, tekemercini tohumu, portakal kabuğu kullanılıyor.
Cami 16.yüzyıl Osmanlı mimarisinin ildeki en önemli örneklerinden Külliyenin ana binası olan cami, kesme taş ve tuğladan sade bir üslupla yapılmış, ortada bir büyük, yanlarda iki küçük kubbeyle örtülmüş, iki minareli bir camidir. Mermer minberi oyma ve kabartmalıdır. Kadınlar mahfelinde ise ahşap oymalar bulunmaktadır. Ünlü Mesir Macunu’nun halka saçıldığı cami olması sebebiyle halk arasında Mesir Camii adıyla da anılmaktadır.
Sultan Camii Klasik Osmanlı Külliye Mimarisinin kültür ve sosyal yaşamın görkemli bir örneği olan ve çok geniş bir alana yayılan cami, imaret, medrese, hamam, hankah ve sıbyan mektebinden oluşan bu külliye, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından Hicri 929, Miadi 1522’ de yaptırılmıştır. Cami ve ona bağlı binaların bazıları 1522’de, hamam 1538’de, darüşşifa ise 1539’da tamamlanmıştır. Bugün Sultan Caminin çevre düzenlemesi Manisa Belediyesince yapılmış olup her yıl düzenlenen Mesir Şenliklerine ev sahipliği yapmaktadır. Cami, yerli ve yabancı turistlerce de ziyaret edilmektedir. Sultan Camii Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2007 yılında başlayan restorasyon çalışmaları 21 Mart 2008 cuma günü 468. Mesir Festivali sırasında tekrar ibadete açılmıştır.
GAZZE Gazze'de o çocukları terkeden herkesi ben terkettim en başta ben kendimi terkettim. Gazzede olan bir çocuğun bebeğin gözüne yerleştim dünyaya bakışım oradandır. O nasıl bakıyorsa onun gündemi neyse,onun vaziyeti hali ne ise benim halim ona denk. Çocuklar ölmeye devam ediyor ve biz bunu durduramıyoruz Bunun vebali nasıl verilecek bunun hesabı nasıl verilecek ne diyeceğiz bunu bize soracaklar mahşerde ne diyeceğiz Gazzeli çocukların gözlerine iltica etmemiz lazım. İsrail hapishanelerinde 500 çocuk var. Çocukların katledildiği dünyada "ama" diye başlayan cümlelerin anlamı yoktur hem de hiç... Şimdi nerede durduğuna dönüp bakman gerek Ya hakkın yanında yer alırsın ve bunun için dini referans da gerekli değildir ... bir gören göz ,bir çocuğa ilişilmemesi zarar verilmemesi gerektiğini bilen yürek kafidir yada .. İsrail = KAN,GÖZYAŞI ,VAHŞET in yanında durursun duruyorsun ortası yok...
Read moreManisa Sultan Camii ve Külliyesi, Manisa'da Osmanlı İmparatorluğu'nun önemli yapılarından biridir ve klasik Osmanlı mimarisinin güzel bir örneğidir. Tarihi ve İnşası Yaptıran: Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından 16. yüzyılın başlarında yaptırılmıştır. Başlangıç ve Tamamlanma: Külliyenin inşaatına 1513 yılında başlanmış, cami ve ona bağlı bazı binalar 1522/1523'te, hamam 1538'de, darüşşifa ise 1539'da tamamlanmıştır. Mimar: Külliyenin mimarının Mimar Acem Ali olduğu belirtilmektedir. Külliye Yapısı Sultan Camii, sadece bir ibadethane olmayıp aynı zamanda bir külliye olarak inşa edilmiştir. Külliye, cami dışında şu birimleri içermektedir: Medrese: Eğitim verilen yerdir. Darüşşifa: Hastane olarak kullanılmıştır. Osmanlılar döneminde kadınlar tarafından yapılan ilk şifahane olmasıyla önemlidir. Günümüzde Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmet vermektedir. Sıbyan Mektebi: Çocukların ilk eğitimini aldığı okuldur. Hamam: Günümüzde hala işlevini sürdürmektedir. Hankah ve İmaret: Kurtuluş Savaşı sırasında çıkan yangında tahrip olup yıkılmış, yerleri sonradan Sultan Parkı olarak düzenlenmiştir. Mimari Özellikleri Plan: Cami, enine dikdörtgen planlı olarak kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Klasik Osmanlı külliye planına uygun olarak, iç avlu etrafında dört cepheli bir yapıdır. Kubbe ve Minareler: Caminin ana ibadet alanı, ortada büyük bir kubbe ve yanlarda ikişer küçük kubbeden oluşan beş kubbeli bir kompozisyonla örtülüdür. Yaklaşık 22.5 metre yüksekliğindeki ana kubbe, pandantiflerle geçiş sağlar. Caminin tek şerefeli iki minaresi bulunmaktadır. İç Mekan: Ferah ve aydınlık bir iç mekana sahiptir. Rumi süslemeler, renkli bordürler, barok süslemeler ve çinilerle göz alıcıdır. Mihrap ve Minber: Mihrap ve minber mermerden yapılmıştır. Minber oyma ve kabartmalıdır. Mihrap alçı kabartmalarla bezelidir. Önemi Mesir Macunu Geleneği: En bilinen özelliği, her yıl düzenlenen Manisa Mesir Macunu Festivali'ne ev sahipliği yapmasıdır. Hafsa Sultan'ın hastalığına şifa bulmak amacıyla hazırlanan mesir macunu, bu camiden halka saçılır. Bu nedenle halk arasında Mesir Camii olarak da bilinir. Osmanlı Mimarisi Örneği: Manisa Sultan Camii, Klasik Osmanlı mimarisinin Ege Bölgesi'ndeki önemli ve nadir anıtsal yapılarından biridir. Kültürel Miras: Manisa'nın tarihi ve kültürel dokusunda önemli bir yer tutar ve yerli/yabancı birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir. Restorasyon: Cami, 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarının ardından 2008 yılında tekrar ibadete açılmıştır. Manisa Sultan Camii, hem tarihi önemi hem de mimari güzellikleriyle Manisa'nın sembol...
Read moreManisa’nın tam kalbinde, yüzyıllardır ayakta duran görkemli bir yapı var: Sultan Camii. Onu sadece bir cami olarak düşünmek haksızlık olur. Çünkü bu cami, tarihiyle, mimarisiyle ve taşıdığı anlamla Manisa’nın ruhunu yansıtan bir yer. Aynı zamanda her yıl baharın gelişini kutladığımız Mesir Şenliklerinin de kalbi…
Halk arasında “Mesir Camii” olarak da biliniyor. Çünkü her yıl 21 Mart’ta, caminin kubbelerinden mesir macunları saçılır, insanlar da bu şifalı macunları yakalamak için avuçlarını gökyüzüne açar. Neşe, heyecan ve umut bir araya gelir bu kalabalıkta.
Sultan Camii, 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılmış. Dönemin ünlü mimarı Acem Ali’ye emanet edilen bu yapı sadece bir ibadethane değil, bir külliye olarak tasarlanmış. İçinde hamam, medrese, imaret ve çocuklar için okul da varmış. Yani zamanında burası, sadece namaz kılmak için değil, yaşamak, öğrenmek ve şifa bulmak için de gelinen bir yermiş.
Camiye yaklaştığınızda sade ama zarif bir mimari sizi karşılıyor. Kesme taş ve tuğladan yapılmış yapısı, iki minaresiyle göğe doğru uzanıyor. İçeri girdiğinizde ise bambaşka bir dünya… Geniş ve aydınlık bir alan, rengârenk çiniler, zarif süslemeler… Duvarlarda ise ustalıkla işlenmiş hat yazıları göz alıyor. Her ayrıntıda ince bir sanat, derin bir ruh var.
Ama bu camiyi asıl özel kılan şey, içinde barındırdığı bir hikâye…
Rivayete göre Ayşe Hafsa Sultan bir gün gizemli bir hastalığa yakalanmış. Saray hekimleri çare bulamayınca, medresede görev yapan Merkez Efendi devreye girmiş ve 41 çeşit bitki ve baharattan oluşan özel bir macun hazırlamış. Hafsa Sultan bu macun sayesinde kısa sürede iyileşmiş.
Bu iyiliği sadece kendine saklamak istememiş Hafsa Sultan. “Bu şifalı macunu halk da almalı” demiş. Her yıl Nevruz haftasında, Sultan Camii’nin minarelerinden bu macun, kâğıtlara sarılıp halka saçılmaya başlanmış. Böylece Mesir Şenlikleri doğmuş.
Bugün hâlâ her yıl binlerce insan, aynı heyecanla Sultan Camii etrafında toplanıyor. Hem baharı karşılamak, hem bu eşsiz geleneğe tanık olmak için…
Sultan Camii, sadece ibadet edilen bir yer değil; tarihi yaşatan, şifayı paylaşan, insanları bir araya getiren bir mekân.
Yolunuz Manisa’ya düşerse, mutlaka uğrayın. Belki siz de orada, tarihle iç içe bir hikâyeye...
Read more