Sait Halim Paşa Yalısı, İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı Yeniköy semtinde, Boğaziçi kıyısında yer alan ve 19. yüzyıl Osmanlı sahil mimarisinin en görkemli örneklerinden biridir. Rıhtımındaki iki aslan heykeli nedeniyle halk arasında “Aslanlı Yalı” olarak da bilinir. Neo-klasik üslupta inşa edilen yapı, dışarıdan sade bir görünüm sunarken, iç mekânında yoğun arabesk süslemelerle küçük bir Arap sarayını andırır.
🏛️ Tarihçesi
Yalının bilinen ilk sahipleri, İstanbul’un tanınmış ailelerinden Düzoğulları’dır. 1863 yılında Aristarhis ailesi tarafından tamamen yıktırılarak yeniden inşa ettirilmiştir. 1876'da Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu Prens Mehmet Abdülhalim Paşa'nın mülkiyetine geçen yalı, o dönemde harap durumda olması ve istenilen büyüklükte olmaması nedeniyle Çanakkaleli mimar-kalfa Petraki Adamandidis tarafından bugünkü görkemli haliyle yeniden inşa edilmiştir.
Prens Abdülhalim Paşa'nın 1890'daki vefatının ardından yalı, dokuz evladına miras kalmıştır. Sait Halim Paşa, kardeşlerine ait hisseleri satın alarak 1894 yılında yalının tamamına sahip olmuştur. Sait Halim Paşa'nın 1913-1917 yılları arasında sadrazamlık yaptığı dönemde, yalı önemli siyasi toplantılara ev sahipliği yapmış, hatta Osmanlı'nın I. Dünya Savaşı'na girmesine yol açan Türk-Alman ittifakının 1914 yılında burada imzalandığı bilinmektedir.
Paşa'nın 1921 yılında Roma'da suikasta uğrayarak hayatını kaybetmesinin ardından yalı, varislerine kalmıştır. Zamanla farklı amaçlarla kullanılan yapı, 1968'de Turizm Bankası'na geçmiş ve bir süre sadece yabancılara hizmet eden bir kumarhane olarak kullanılmıştır. 1972'de Hilton'a devredilen yalı, 1980'lerde Türkiye Anıt ve Çevre Koruma Vakfı tarafından kapsamlı bir restorasyondan geçirilmiştir. Ancak 1995 yılında çıkan yangında büyük zarar görmüş, 1998-2002 yılları arasında Prof. Dr. Doğan Kuban liderliğinde aslına uygun olarak yeniden restore edilmiştir.
🏗️ Mimari Özellikleri
Sait Halim Paşa Yalısı, yaklaşık 1.250 m² alana oturan ve iki katlı (toplam 2.500 m²) bir yapıdır. Bodrum katı ve su basmanı hariç, tümüyle ahşap strüktürlü (kafes sistem) olarak inşa edilmiştir. Yapının en önemli malzemesi ahşaptır; restorasyon çalışmalarında yaklaşık 3.000 m³ ahşap malzeme kullanılmıştır. Yalının cephesinde mermer, iç mekânında ise alçı, kireç, çeşitli boya ve cilalar, altın yaldız ve varak gibi süslemeler dikkat çeker.
Denize bakan cephesi geniş ve simetriktir; iki yanında ufak kulemsi çıkıntılar, ortada ise mermer bir rıhtım ve görkemli çift merdivenli bir giriş bulunur. İç mekânda yüksek tavanlar, altın yaldızlı süslemeler ve Boğaz manzarasına açılan geniş odalar Osmanlı tasarımının ihtişamını yansıtır.
🎬 Kültürel Önemi
Yalı, sadece mimarisiyle değil, aynı zamanda kültürel mirasıyla da dikkat çeker. 1960'lı yıllardan itibaren birçok Yeşilçam filmine ev sahipliği yapmıştır. "Haremde Dört Kadın", "Bizim Aile", "Tosun Paşa" gibi Türk sinemasının klasikleşmiş filmleri burada çekilmiştir.
🎉 Günümüzdeki Kullanımı
Bugün Sait Halim Paşa Yalısı, düğün, nişan, mezuniyet ve çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca yılın belirli zamanlarında pazar kahvaltısı, açık hava sineması gibi etkinlikler düzenlenmektedir.
📍 Ziyaret Bilgileri
Adres: Köybaşı Caddesi No:83, Yeniköy, Sarıyer, İstanbul
Web Sitesi: saithalimpasayalisi.com
Sait Halim Paşa Yalısı, Boğaz’ın incisi olarak, tarihi ve mimari zenginliğiyle İstanbul’un en özel yapılarından biri olmayı...
Read moreSait halim paşa tarafından Bediüzzaman Said Nursi'ye hibe olarak ücretsiz alması ısrarla teklif edilen yalı. Said Nursi kabul etmemiştir.
Detaylı anlatım :
Said Halim Paşa, Hazreti Üstad’a bir teklifte bulunuyor. Diyor:
“Ben gideceğim buradaki bütün emlaki sana temlik edeyim. Sen o Van’da kurmak istediğin üniversiteyi sen burada, İstanbul’da yap. Bu binaların ve yerlerin tamamını sana temlik edeyim.”
Üstad da evvela tam cevap vermemiş mi, nasıl olmuşsa, Said Halim Paşa gitmiş tapuda hepsini hazırlattırmış. Birisi ‘aldım’ diyecek, birisi ‘verdim’ diyecek. Bir imza edecek mesele bitecek. Fakat Üstad ortadan kaybolmuş. Bir ay aramışlar. Üstad İstanbul’da ama etrafta yok. Sonra Hazreti Üstad’ın Yuşa Tepesi’nde olduğunu öğreniyorlar.
“Bir kısım mühim dostlarım beni dünyaya, eski vaziyetime döndürmek için yanıma geldiler.” Dediği mesele. Said Halim Paşa Hazreti Üstada diyor ki
“Efendim, ben artık ayrılacağım. O söylediğim şeyi de hazırlattırdım. Gel beş on dakikalık bir iştir. Siz imza etseniz, biz de imza etsek de bitse.”
Hazreti Üstad yine “Beni yarına kadar beni bırakınız. İstihare edeyim.” Sabahleyin kalbime bu iki levha hutur etti. Şiire benzer fakat şiir değiller. O mübarek hatıranın hatırı için ilişmedim. Geldiği gibi muhafaza edildi. 23. Söz’ün ahirine ilhak edilmişti. Makam münasebetiyle buraya alındı… BİRİNCİ LEVHA
[Ehl-i gaflet dünyasının hakikatini tasvir eder levhadır.]
Beni dünyaya çağırma – Ona geldim fenâ gördüm.
Demâ gaflet hicâb oldu – Ve Nur-u Hak nihân gördüm.
Bütün eşya u mevcûdât – Birer fânî muzır gördüm.
Vücûd desen onu giydim – Ah! Ademdi çok belâ gördüm.
Hayat desen onu tattım – Azâb ender azâb gördüm.
Akıl, ayn-ı ikàb oldu – Bekàyı bir belâ gördüm.
Ömür, ayn-ı hevâ oldu – Kemâl ayn-ı hebâ gördüm.
Amel, ayn-ı riyâ oldu – Emel ayn-ı elem gördüm.
Visâl, nefs-i zevâl oldu – Devâyı ayn-ı dâ' gördüm.
Bu envâr, zulümât oldu – Bu ahbabı yetîm gördüm.
Bu savtlar, na'y-i mevt oldu – Bu ahyâyı mevât gördüm
Ulûm, evhâma kalboldu – Hikemde bin sakam gördüm.
Lezzet, ayn-ı elem oldu – Vücûdda bin adem gördüm.
Habîb desen onu buldum – Ah! Firâkta çok elem gördüm.
İKİNCİ LEVHA
[Ehl-i hidayet ve huzurun hakikat-i dünyalarına işâret eder levhadır.]
Demâ gaflet zevâl buldu – Ve Nur-u Hak ayân gördüm.
Vücûd, bürhân-ı Zât oldu – Hayat, mir'ât-ı Hak’tır gör.
Akıl, miftâh-ı kenz oldu – Fenâ, bâb-ı bekàdır gör.
Kemâlin lem'ası söndü – Fakat, Şems-i Cemâl var gör.
Zevâl, ayn-ı visâl oldu – Elem, ayn-ı lezzettir gör.
Ömür, nefs-i amel oldu – Ebed, ayn-ı ömürdür gör.
Zalâm, zarf-ı ziyâ oldu – Bu mevtte hak hayat var gör.
Bütün eşya, enîs oldu – Bütün asvât, zikirdir gör.
Bütün zerrât-ı mevcûdât – Birer zâkir, müsebbih gör.
Fakrı, kenz-i gınâ buldum – Aczde tam kuvvet var gör.
Eğer Allah’ı buldunsa – Bütün eşya senindir gör.
Eğer Mâlik-i Mülk’e memlûk isen – O’nun mülkü senindir gör.
Eğer hodbîn ve kendi nefsine mâlik isen – Bilâ-addin belâdır gör.
Bilâ-haddin azaptır tat. – Bilâ-gayet ağırdır gör.
Eğer hakîki abd-i hudâbîn isen – Hududsuz bir safâdır gör.
Hesabsız bir sevâb var tat. – Nihâyetsiz...
Read moreAdını, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın torunu ve eski Osmanlı Sadrazamı Sait Halim Paşa'dan alan yalı 19. yüzyılın son çeyreğinde Yeniköy'de inşa edilmiştir.
Sait Halim Paşa Yalısı’nın tespit edilen ilk sahipleri Düzoğulları ailesidir. Bilindiği kadarıyla Düzoğullarından kalan yalıyı Aristarhis Ailesi tamamen yıktırmış ve tahmini 1863 yılında yeniden inşa ettirmiştir. Yalı, 1876 yılında Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu Prens Abdülhalim Paşa’nın mülkiyetine geçmiştir. Ancak o dönemde yalının harap halde olması ve istenilen büyüklükte olmaması nedeni ile Çanakkaleli mimar-kalfa Petraki Adamandidis’e bugünkü biçimiyle yeniden yaptırılmıştır. Abdülhalim Paşa’nın 1890 yılında vefatı ile yalı Paşa’nın dokuz evladına kalmıştır. Sait Halim Paşa, kardeşlerine ait hisseleri satın alarak 1894 yılında yalının tamamına sahip olmuştur. Paşa'nın ölümünden sonra ise yalı varislerine kalmıştır.
Sait Halim Paşa Yalısı 1968’de Turizm Bankası’na satılmış ve bir müddet sadece yabancıların girebildiği kumarhane olarak kullanılmıştır. 1974 yılında tadilattan geçen yalının, asıl büyük renovasyonu 1980-1984 yıllarında, Turizm Bankası tarafından TAÇ (Türkiye Anıt ve Çevre Koruma) Vakfı’na yaptırılarak gerçekleşmiştir. 1989’da T.C. Turizm Bankası, Türkiye Kalkınma Bankası’na dönüştürülünce Sait Halim Paşa Yalısı’nın sahibi Türkiye Kalkınma Bankası olmuştur. Bu dönemde yalının bahçesi yaz aylarında restoran olarak işletilmiş, odalarının bir bölümü müze olarak düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra Başbakanlık yazlık konutu olarak da kullanılmış ve zaman zaman resmi toplantılar burada yapılmıştır. 1995 yılında, Başbakanlık resmi konuk evi olarak kullanıldığı sırada yangın geçirmiştir. Yangın sonrası başlatılan restorasyon 2002 yılında tamamlanmıştır. Prof. Dr. Doğan Kuban başkanlığında, yedi danışmanın denetiminde gerçekleştirilen çalışmalar sırasında yapı, yangından önceki haline göre değil de inşa edildiği 1860’lı yıllardaki haline göre restore edilmiş, 2005 yılında 49 yıllığına üst kullanım hakkı özel sektöre devredilmiştir.
Sait Halim Paşa Yalısı günümüzde düğün, toplantı ve davetlerin vazgeçilmez adreslerinden biri olmuştur.
Tosunpaşa, sütkardeşler gibi filmler burada çekilmiştir.
Sait Halim Paşa Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın torunu, Prens Halim Paşa’nın büyük oğludur. 1863 yılında Kahire’de doğmuştur. İlk ve orta eğitimini Kahire’de özel öğretmenler tarafından almış Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca öğrenmiştir. Yükseköğrenimi için İsviçre’ye gitmiş, Lozan Üniversitesi’nde siyasal bilgiler okumuştur.
Eğitimi sonrası İstanbul’a gelmiş, Osmanlı Devleti’nde göreve başlamıştır. 1913’te 50 yaşında sadrazam olmuş, 1917 yılında sadrazamlıktan istifa etmiş, 1921’de 58 yaşında İtalya’da bir Ermeni komitacının silahlı saldırısına uğrayarak hayatını...
Read more