Büyük övgülerle gittiğim Abdülkadir restoranda aynı zamanda Vedat Milör 5 yıldız vermiş. Haliyle beklenti yüksek oluyor. Bakırköy'ün araç trafiği en işlek caddesinde otopark ara ki bulasın. Zor bela aracı park ettikten sonra Abdulkadir'e ulaşıyorum. İçerisi küçük aynı zamanda küçük bahçesi olan bir yer. İçerisi samimi tam bir esnaf lokantası havasında tanımadığınız birileriyle dip dibe oturabilirseniz şaşırmayın. Duvarlarda bolca Vedat Milör ve gazete küpürleri göreceksiniz. Garsondan menü istiyorum menünün olmadığını söylüyor haliyle şaşırıyorum. Menü yok, tezgahtaki yemekleri görüp karar veriyorsunuz ve garsona siparişinizi veriyorsunuz. 4-5 çeşit çorba içerisinden Arap aşını tercih ettim. Sonrasında İncasiye ve dönerli tirit , en son Kastamonu kavurmasını tercih ettim.
Arabaşı çorbası hamurla servis edilir buradaki arabaşı çorbasından çok tavuklu domates çorbasıydı. Lezzetli bir çorba diyebilirim ama arabaşıyla alakası yok. Benim için hayal kırıklığı oldu.
İncasiye Mardin yöresine ait bir Osmanlı yemeği. İçerisinde kurutulmuş kara erik, kuzu eti ve pekmez var. Birbirine zıt lezzetler farklı bir aroma olmuş. Benim damak zevkime cuk diye oturan bir lezzet. Şefimiz harika pişirmiş çok beğendim.
Abdülkadir'in en meşhur yemeği Kastamonu döneri olduğu için hem Kastamonu dönerini hem de Kastamonu'ya ait tirit'i denemek istedim. İkisi fazla geleceğinden dönerli tirit yemeyi tercih ettim. Tirit çok basit bir yemek küp küp doğranmış bayat ekmeklerin et yada kemik suyuna batırılıp üzerine tereyağı ve sarımsaklı yoğurt ile servis edilir. Tabi bu işlem 10 dk alır. İsteğim üzerine tiritin üzerine dönerim geldi. Sunum şekli harika, önce göze hitap ediyor. Dönerden çok şey bekledim sanırım, açıkçası dönerini çok vasat buldum hatta vasat altı. Milör döneri biraz şişirmiş yada kaliteyi bozmuşlar. Herhangi bir yerde standart dönerden hiç farkı yok İstanbul'daki ilk 20 dönercim arasına giremez. Döneri beğenmedim tirit ise başarılıydı.
Yemeklerden son olarak Kastamonu kavurması geldi. Şefin jestiyle kavurmanın yanında keşkek, köz patlıcan beğendi ve patates püresi ile servis edildi. Aman Allah'ım bu nasıl bir lezzet 😋😋😋Şimdiye kadar yediğim en iyi kavurmalardan biri. Keşkek ise şimdiye kadar yediğim en iyi keşkek.😋Sırf bu keşkek ve kavurma için bir daha gelinir. 👍Köz patlıcan beğendiyi de unutmayalım gerçekten çok lezzetliydi.
Tatlı olarak, mevsimine uygun ayva tatlısı istedim şefim yine bana güzellik yaparak yanında incir tatlısı ve manda kaymağı ile sunum yaptı. Manda kaymağı hakiki manda kaymağı İstanbul'da çok bulamadığım için önce bunu yazmak istedim. Ayva tatlısının şerbeti ve kıvamı yerinde ama ayvanın kendisi sulu olmayan ayva olduğu için istediğim tadı alamadım. İncir tatlısı tam bir efsane kesinlikle tavsiye ederim.
Genel olarak beklentimi çok karşılamış olmasa da gerek servis hızı gerek sunum şekilleri garsonun ve şefin ilgisi çok başarılıydı. Lezzet olarak ise beklentimin altında ancak vasat üstü diyebilirim. Fiyatlar ortalama üstü , fiyat performans olarak sınıfı geçer. Tavsiye ederim. Lezzet:4,...
Read moreBir önceki yorumumda ettiğim şikayete yeni şikayet ekliyorum. İkinci yorum eklenmiyor diye eski yorumuma ek yapayım dedim.
Kuru fasulyesi güzel diye uzun bir süre sonra, dün (27.12.2018 perşembe öğle) uğrayıp bir kuru yiyelim dedik. Ülkenin malum durumundan dolayı birçok işletmenin yaptığı gibi burası da üçkağıt işine girmiş. Koca koca taneli ispir fasulyesinin yerine ithal fasulyeyi ispir diye millete kakalıyorlar. Şaşırmadım. Bu işletmenin zaten işçi politikasını beğenmediğim için çok gitmek istemiyordum. Restoranda Türk işçiyi mumla arıyorsun. Bu durumdan yeterince rahatsızken birde müşteriye üçkağıt yapması iyice sinirlendirdi beni. Bu yüzden birdaha asla uğramam. Ayrıca bol yağlı ithal kuru fasulyesinin yanına küçücük pilav getirmeleri çok moral bozuyor. İçmediğin suyun parasını da fişe yazıyorlar, ses çıkarmasan içmediğin suyun parasını istiyorlar. Fiyatlar da abartılı zaten. Hiç tavsiye etmiyorum...
Hiçbir zaman ünlü bir gurmenin veya ünlü herhangi birinin tavsiye ettiği bir mekana gitmeyin. Neden mi? Çünkü o ünlü oraya gittiğinde etrafında dört dönüyorlar ve o ünlü sonra o mekanın reklamını yapıyor. Sende bu reklamı görüp bir gazla gidiyorsun oraya ünlü olmadığını unutarak, dandik hizmeti alınca ve artık parayı da ödemiş olunca aklın başına geliyor...
Vedat Milor'un yıllar önce uğrayıp iltifat ettiği mekandan eser yok. Tabi ben kendi aldığım hizmete göre, satın aldığım yemeklere göre yorum yapıcam...
Birkaç gün önce bu restoran kahvaltı işine girdi. Ama sanırım yapamayacaklarını anlayıp hemen kaliteyi yerin dibine kadar düşürdüler. Müşteriye kötü kahvaltı verelimde artık kahvaltıya bize gelmesinler, bizde bu iş yükünden kurtulalım dediler sanırım. İlk yaptığım kahvaltıdan sonra dün yine gidelim dedik, demez olaydık. Bir kahvaltı geldi, 3 gündür pencere kenarında bekletilmiş gibiydi. Biberlerin domateslerin salatalıkların içi geçmiş, peynirler göçüp gitmiş, haşlanmış yumurtalar olmuş size donmuş yumurta. Zeytinyağı diye tahmin ettiğim bir yağ dökmüşler üstlerine ama o yağı döken kişi galiba birşeye sinirlenmiş yağı komple kahvaltı setinin üstüne dağıtmış, tüm tabak yağ içinde. Garson olduğunu tahmin ettiğim bir dayı geldi abiler, senler havada uçuşuyor. İlk kahvaltıda verdikleri sıcacık minik minik ekmeklerin yerini taş gibi bir ekmek almış. Soruyoruz o ekmeklerden var mı diye, var ama bayat diyor. Dayı bizimle harbi harbi eğleniyor. Belli, kahvaltı işi bunlara ağır gelmiş besbelli. Sınırsız çay dediler, bari çaydan yürüyelim içimiz ısınsın dedik, içtiğimiz çaylar hep aynı bardakta geldi. Bardakların parmak izlerinden rengi değişti. Bıraksınlar şu kahvaltı olayını, kuru yapmaya devam etsinler. Kuru'yu güzel yapıyorlar. Ama tabi tüm personele müşteri ile doğru iletişim kurmayı...
Read more11 Mayis 2024 ziyaretimizin notlaridir. Oncesini sonrasini bilemem.
Disarda yemek yemekten imtina ediyoruz. Ana sebep fiyatlar, ikincil sebepse organize gibi gorunen kalitesizlesme. Organize gibi gorunen diyorum, zira her restoran/kafede yasadigim bir durumdan bahsedeceğim.
4 kisi gittik, doner ve bir porsiyon da kuru fasulye yedik. Mekanin imza yemekleri bunlar zaten. Kuru fasulye eskiden cok daha iyiydi. Donere diyecek lafim yok, en iyisi degil, ama iyisi.
Bahsettigim menuye 2000tl'den biraz fazla para odedik, sorun degil zaten bu paralar disarda yemek yemek icin normallesti artik (malesef).
Simdi gelelim bahsettigim organize probleme. Ben bu kadar hesap odedigim bir mekanda yedigim yemekten sonra sabaha kadar size sovmek zorunda kalmaktan utaniyorum. Reflu ve benzeri mide rahatsizliklarimiz var. Son 1-1,5 yildir gittigim 10 restoran/kafenin yarisindan fazlasinda (odedigimiz hesaptan bagimsiz) sabaha kadar mide kramplari ve yanmalari yasiyoruz. Bunun da temel sebebi yemeklerde kullandiklari yaglar. Bu arkadaslar da o kalitesiz yağa gecmisler. 5 porsiyon yemek ve 3 tane icecege 2000 lira hesap odedigimde su sorunlari yasamamayi diliyorum. Sorsaniz kaliteliler, soyleler boyleler. Kullandiginiz yagdan 3 kurus kar edeceksiniz diye kalitesizlesiyorsunuz. Eger mide rahatsizligi sikayetiniz varsa buraya gitmeyin.
Son olarak sunu da belirteyim, kuru fasulyeyi tek ben yedim, diger arkadaslar sadece doner yediler. Ulan hadi kuru fasulyede kullandiniz bu yagi, donerinizi nasil mahvettiniz? Onu yiyen de sabaha kadar kivrandi.
Hizmet ve ortama laf yok. Oralarda...
Read more