Öve öve bitirelemeyen bir yer olduğundan dolayı, Bursa'ya yolumuz düştüğü için "Neymiş ya? Bir bakalım..." diyerek gittik.
Normalde yiyecek & içecek hizmeti sunan, gereksiz derecede popülerleştirilmiş mekanlara asla gitmezdim. 1 tabak yemek veya 1 fincan kahve için upuzun sıralar beklemek fazlasıyla saçma geliyor bana. Fakat Bursa'da artık yapacak bir şeyimiz kalmadığı için bir deneyelim dedik.
Mekanın önüne geldiğimizde açıkçası fazla bir kuyruk yoktu. Tahmini 15 dakika kadar beklemişizdir. Buna hala gülüyorum; sıramız geldi ve çağrıldık. :)
Hızlıca yerimize oturtup siparişimizi aldılar. Fiyatları görünce, herhalde çok üst düzey bir şey yapıyorlar diye düşündüm ve yemek gelene kadar beklentim baya yüksekti. 1.5 porsiyon söyledim. Nişanlım da 1 porsiyon söyledi. Beklerken duvarlardaki çerçevelere baktık. Figürandan ödüllü oyuncusuna, şarkıcısından siyasetçisine bütün ünlülerle fotoğraflar çekilmiş ve özenle çerçevelenerek duvarlara asılmış. Beklentim daha da arttı.
Tahmini 30 dakika kadar bekledik ve siparişimiz geldi. Bence İskender için gayet hızlı bir süre. Zamanlamaya herhangi bir lafım yok. Fakat minicik restoranda, personelin sürekli birbirlerine HAYKIRA HAYKIRA sipariş ve emir iletmeleri çok can sıkıcıydı.
1 ve 1.5 porsiyon arasında neredeyse hiç fark yok. Neye göre 200 TL daha fazla ödediğimi hala bilmiyorum. Ayrıca tabak önüme koyulunca idrak edebildim; herhangi bir yerde belki de daha güzelini yiyebileceğin bir iskenderin porsiyonunun 600 TL, 1.5 porsiyonunun 850 TL olması en başta yazdığım "gereksiz derecede popülerleştirilmiş mekanlara asla gitmezdim" fikrimi tekrar tazeleyerek tövbe ettirdi. Beni bir kez daha haklı çıkardıkları için Cemal Celil Usta markasının oluşumunda emeği geçen tüm personel ve medya ünlülerine çok teşekkür ederim. Ciddiyim.
Tabak şöyle;
Sıradan, hatta az pişmiş bir et döner yığını sizi karşılıyor. Bazı yapraklarda pembe çiğ noktalar görebilmeniz gayet mümkün. Altında, bir tutamdan daha az oranda pul biberle tatlandırılmış orta kalitede bir tereyağı ile vıcık vıcık edilmiş 2 kat tırnak pide sizi bekliyor. Herhangi bir markette bulabileceğiniz kalitede bir yoğurt size eşlik ediyor. "Adamlar 850 TL veriyor bari tabağı biraz süsleyelim." demek için hiç istemeyerek doğranmış 2-3 kabuklu domates dilimi ve 2 adet közlenecekken vazgeçilmiş biber de görsel şölen yaratıyor.
Yemeği yerken etrafı izlerseniz, gelen müşterilerin yüzlerindeki "Bu muydu yani?" bakışını görebilirsiniz.
Etrafı izlemek demişken; kapıya yakın oturursanız sakın dönerin kesildiği 3 metrekarelik alana bakmayın. Mideniz kaldırmaz ve yine de minimum bin iki yüz liralık olursunuz. 5-6 tane adamcağızı tıkmışlar bir kulübeye. Hepsi Bursa'nın Şubat soğuğunda boncuk boncuk terlemiş ve 2025 teknolojisine meydan okuyarak hala kağıt kalem usulü çalışan tesisin duvarlara sığmayan post it siparişlerini yetiştirmeye çalışıyorlar. "Mutfak" demeye dilimin varmadığı bu dar alanda duvarlardan siyah siyah yağlar akıyor. Yerler pislik içinde. Tenekelerin üzerinde tabaklar, her yerinde yağ lekesi olan metal kaplar... Ciddi anlamda bir gastronomi savaşına tanıklık ediyorsunuz.
Tüm bunları gördüğümde yemeğim maalesef bitmişti ve hesabı istemiştim. Keşke girerken görseydim. Sanırım mutfağın karşı duvarında asılan ünlü fotoğrafları bunun içindi. Fotoğraflara bakıp "Bu kadın nerede oynuyordu ya?" diye düşünürken mutfağı görmüyorsunuz tabii.
Sonuç olarak;
Karnı tok, yolu Bursa'ya düşmüş bir sosyal medya fenomeniyseniz tam sizlik bir yer. Fenomen olduğunuz için belki size sıra bekleme konusunda torpil de geçerler. İçeri girin, siparişinizi verin, hikayenizi paylaşın ve çıkın. Zaten o post için gelecek etkileşimden iskenderin parasını çıkarırsınız.
Eğer "Ben sadece, olması gereken fiyatlara karnımı doyurmak istiyorum kardeşim. Şekilde şukulda gözüm yok." diyen aklı selim bir vatandaş iseniz burası size pek uymayacaktır. Herhangi bir yerde, daha güzel hizmetle, daha steril bir İskender...
Read moreWe were told that this was the best kebab in the world.... funny enough we have been in turkey for 20 days and haven't enjoyed any turkish restaurants. We decided to try, looks like a average shop from outside and inside too. But the owner at the front quickly organised us a table as we had a pram. We sat down and asked for a menu, no menu, they said just Iskander. I said ok give me 3 Iskander.
I can't stress how amazing the meat is, it's phenomenal. 1.5 hours later I can still taste the lamb in my mouth. I messaged my friend who recommended, I said why is it so good. The owner has been around since 1964, they have there own lambs which they raise high in the Mountains, they don't buy meat for there shop, they raise it.
They charged us 370 TL, best 370 TL I've spent in my 20 days in Turkiye.
My wife wants us to go back tomorrow before we...
Read moreTrying Iskender kebab at Uludag Kebapcisi was an experience like no other—something I’d never had before. It was our first day in Bursa, and my cousin, the only one of us who’d tried it before, brought us here. We were a group of 10 friends, none of whom had ever tasted it.
When the plates of Iskender kebab arrived, we thought the portions looked small and doubted they'd be enough to fill us up. But once we started eating, we quickly realized that one plate is more than enough for one person seriously, lolllzzzz 😄
No doubt, the taste was incredible, like a taste of heaven,,, so good I can still remember it vividly. Each plate was 520 Turkish lira, so our total was 5200 TL, making it the priciest meal of our Turkey road trip, but absolutely worth it!
The restaurant itself has a nice location and is partially ♿accessible,...
Read more