Binanın tarihi değeri ve mimari güzelliğinin yanı sıra, düzenlenen sergilerin temalarının seçimi ve hatta düzenlemeleri de harika. Bazen 3, bazen 4-5 ayda bir sergi yenilerler ve her seferinde, bir öncekinden daha ilginç, daha farklı hissettiren akımları seçer ve uygularlar. Normalde İzmir'de yaşamamama rağmen, her gelişimde kesinlikle uğrarım. Güvenlik görevlileri hem sizi hem eserleri korumak adına içeride dolaşırlar, ki bu gezenlere de eser sahiplerine de güven vermek adına doğru bir uygulama. Ücretsiz sergiler düzenlendiği için, her ne kadar gelen gideni düzgün olsa da, eserlere dokunmak isteyen kesim hiç de azımsanacak gibi değil (şahsi gözlemimdir).

Şu anda güncel olarak "Binbir Gece Masalları" sergisi var. Daha önce buradaki başka sergilere geldiyseniz ortamın yeni haline inanamayacaksınız, destansı olmuş keza. Çoğunlukla koyu lacivertin ve altın renginin hakim olduğu bir hol karşılayacak sizi. Şah Şehriyar ve Şehrazat'ın hikayelerine ve onların ilham olduğu sanatçıların tablolarına şahit olacak, aslen anonim olan "Binbir Gece Masalları"nın bilinen ilk çevirilerini büyüteç ile inceleyebileceksiniz(Fransızca). Üst katı gezmeyi de unutmayınız, orada da 1992'de Paris Palais Garnier'de sahneye konulan "La Bayadère" balesine ait kostümler ve balenin 3.perdesini izleyebileceğiniz mini bir sinema salonu da bulunmakta.

Masalların içeriğinden esinlenerek yaratılan tablolar, biblolar, saatler, opera ve bale eserleri, müzikleri ve kostümleri, hatta sinema filmleri ve daha niceleri... Bu egzotik masallara uygun ortamın içinde bilinçli olarak bulunmak paha biçilemez. Emeği geçen herkese şahsım adına teşekkür ederim.