[1.03 20:31] Ersin Dikbaş: Ulu Cami'yi Ne Kadar Tanıyoruz?
1940 Erzurum doğumlu Lütfü Sever ile Erzurum Ulu Atabey Cami (Ulu Cami) hakkında konuştuk.
Esnaflık yaparak geçimini sağlamış olan Lütfü Sever, 8 yıl Ulu Cami’ye gönüllü olarak hizmet etmiş. Ulu Cami cemaatinin bile fark edemeyebileceği ayrıntıları sizlerle paylaşıyoruz. [1.03 20:35] Ersin Dikbaş: Cami içerisinde güneş saati Alaturka saate göre ayarlanmış, güneş ışınlarının geldiği bölmeye göre 1 den 12 ye kadar kısımlardan oluşan saattir. Ayrıca diğerlerine göre farklı renkte olan ve imsak vaktini gösteren bir kısım bulunmaktadır. [1.03 20:36] Ersin Dikbaş: Doğu kapısından girdiginizde sol tarafta. Atalarimizla gurur duymak için bir neden daha. . . [1.03 20:42] Ersin Dikbaş: 830 yılı aşkın süreden beri varlığını sürdürebilmiş tarihi eserlerdendir. Gerek tabiat şartlarına bağlı aşınma ve yıpranmalar ve gerekse yapıldığından beri bulunduğu coğrafyada vuku bulan istilâ ve savaşlarda Erzurum Ulu Cami de maruz kaldığı olumsuzluklardan etkilenmiştir. Caminin iç kısımda bulunan ve cami mimarisinde yer alan önemli ve değerli parçalar, Rusların Erzurum’u işgali dönemlerinde Ruslar tarafından tahrip edilmiştir.. Özellikle iç yan duvarlarındaki tahribat, esere ne ölçüde zarar verildiğinin göstergesidir. Yakın tarihe kadar caminin iç duvarlarına Ruslar tarafından hayvan bağlamak için çakılmış halkalı mıhlar vardı. Bunlar Ruslar'ın Erzurum'u işgal ettikleri dönemde; Erzurum Ulu Camiyi, hayvanları için "ahır" olarak kullandıklarını göstermekteydi. Ruslar'dan sonra şehri ele geçiren Ermeni çeteleri de Camiye büyük zarar vermişlerdir. Rus Yarbay Tverdohlebof kaleme aldığı o günleri anlatan anılarında: "Erzurum'da Türk çarşıları Ermeniler tarafından yakılmaya başlandı." ifadesiyle durumu doğrulamaktadır. Gerek O günleri yaşayan insanların, bu durumu kendilerinden sonraki nesillere aktarması ve gerekse maddi olarak cami içerisindeki görüntü, yaşananları doğrular niteliktedir. Zaman zaman büyük çaplı onarımlar ve bölge halkının konuya duyarlılığı, camiyi ilk yapıldığı yıllarda olduğu gibi bir " İslâm-i ibadet cazibe merkezi" durumuna getirmiştir. [1.03 20:43] Ersin Dikbaş: Onarım
Erzurum Ulu Cami Kırlangıç Kubbe ve Fil gözü pencerelerin dış görünümü Erzurum Ulu Cami, Sultan IV. Murad zamanında yiyecek ve erzak deposu olarak kullanılmıştır. Camideki kitabelerde değişik tarihlerde beş defa onarıldığı anlaşılmaktadır. 1639 yılında Erzurum Valisi Hüseyin Paşa tarafından, 1826 yılında Ali Efendi tarafından ve ayrıca 1858, 1860 yıllarında da camiye onarımlar yapılmıştır. Bu onarımları belirten kitabeler camide mevcuttur. Cumhuriyet döneminde (1957-1964)cami bir kez daha onarılmıştır. [1.03 20:43] Ersin Dikbaş: Son büyük onarımında Caminin üst kısmı değiştirilmiştir. Özellikle yapılan bu onarımlarda cami orijinine dikkat edilmemiş bazı unsurlar ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan en önemlileri Caminin güney-doğu ve güney-batı yönlerine bakan "filgözü" diye adlandırılan pencerelerinin özelliklerini kısmen kaybetmelerine sebep olan üst dış kısmın çatı örtüsü saçak kısımlarındaki fazla taşırma oluşumlarıdır. Örtü saçaklarındaki söz konusu fazla kısımlar güneş ışıklarının filgözü pencerelere girişini kısmen de olsa engellemektedir. [1.03 20:45] Ersin Dikbaş: Bir diğeri ise cami içerisine doğu kapısından girildiğinde sağ iç duvarda yer alan ve farklı renklerden oluşan güneş yelpazesi ile ilgilidir. Yapıldığı dönemde taşıma saat olmayan ve zaman belirleme ile ilgili olduğu sanılan bu kısım, muhtemelen cami üzerinde mevcut bir aydınlatma bölümü ile müşterek işlevini sürdürmekteydi. Yapılan onarımlarda üst ahşap örtünün sökülüp yerine tonuz örtünün yapılması bu unsuru iptal etmiş bulunmaktadır. Ayrıca cami iç duvarındaki bu güneş yelpazesinin tam üstü hizasında, cami dış ve iç duvarları arasında konumlandırılmış 3 m² lik bir itikâf dairesi bulunmaktadır. İtikâf dairesi Ramazan ayının son on gününde Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak üzere dünya işlerinden ilgiyi kesip camiye kapanarak ibadet etme maksadıyla kullanılmaktadır. İtikaf dairesinin girişi güneş yelpazesinin yer aldığı...
Read moreDevasa harikulade bir yapıt. Erzurum Ulu Cami - Erzurum Erzurum Ulu Cami; Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179 yılında yaptırılmıştır. Saltuklular'ın "Atabey" isminden dolayı buraya "Atabey Camisi" de denmektedir. Yapının üst örtüsü mihrap duvarına dikey olarak inşa edilmiştir. Geniş bir orta nef ve bunun iki yanında üçer nefle birlikte toplam yedi neften oluşmaktadır. Yirmisekiz serbest "L", "T" ve dikdörtgen şekilli paye üzerine oturtulan cami, 51 x 54 metre ölçülerindedir. İbadet mekânındaki üst örtüyü, on altısı duvarlara bitişik olan kırk paye taşımaktadır.
Sultan 4. Murat zamanında yiyecek deposu olarak kullanılan cami, değişik tarihlerde beş kez onarılmıştır. Erzurum Valisi Hüseyin Paşa 1639'da, Ali Efendi, 1826'da camiyi onarmış, bunu 1858 ve 1860 yılında yapılan onarımlar izlemiştir. Cami, son olarak, 1957- 1964 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Caminin içerisinde toplam 40 sütun bulunmaktadır. Doğudaki birinci kapısının iki yanında birer mihrapçık bulunan yapının, 1860 yılında yapılan onarım kitabesi de burada yer almaktadır. Caminin ilk yapımındaki mihrap duvarı, önü hafif sivri kemerler üzerine oturan büyük pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür. "Kırlangıç Kubbe" denilen, bindirme şeklinde inşa edilmiş bu kubbenin yapının ilk haline ait olduğu sanılmaktadır. Caminin sağ tarafında tuğladan yuvarlak gövdeli tek şerafeli minaresi bulunmaktadır. Minareye cami içerisinden çıkılmaktadır. Şerafeden yukarısı yıkılmıştır. 28 pencere ile aydınlatılan caminin, güneydeki ikinci penceresi üzerinde 1826 tarihli onarım kitabesi bulunmaktadır. "Kırlangıç Kubbe" denilen, bindirme şeklinde inşa edilmiş bu kubbenin yapının ilk haline ait olduğu sanılmaktadır. Selçuklular ve beylikler döneminde Anadolu'da yapılmış camilerin çoğu çok sütunlu “ulu cami” şemasındadır. Bunların ilk örneklerinden biri olan yapı da Erzurum Ulu Camii ya da diğer adıyla Atabey Camii. Selçuklular ve beylikler döneminde Anadolu'da yapılmış camilerin çoğu çok sütunlu “ulu cami” şemasındadır. Bunların ilk örneklerinden biri olan yapı da Erzurum Ulu Camii ya da diğer adıyla Atabey Camii'dir. Çifte Minareli Medrese'nin yanı başında yer alan cami, 1179 yılında Saltukoğullarından Nasirüddin Muhammed tarafından Ebü'l Feth Mehmed'e yaptırılmış. Ancak bu ilk yapıdan özgün olarak sadece kıble duvarı kalmış. İlk yapımında düz çatılı olan cami, dönem dönem yapılan onarımlarla değişime uğramış. Günümüzdeki hali, sivri kemerlerle birbirine bağlı 24 taş paye ve 16 duvar payesi üzerine inşa edilmiş kubbe ve tonozlardan oluşuyor. Oldukça geniş olan caminin mihrap önü bölümü ahşap kırlangıç kubbeyle örtülmüş. Aynı eksen üzerinde yer alan ve ortasında aydınlık feneri bulunan diğer kubbe taş mukarnas dolgularla süslenmiş. Caminin ilk yapısından geriye sadece mihrabı kalmış. Cami, ilk yapıldığı şekliyle günümüze ulaşamamışsa da Saltuklular'dan kalan iki camiden biri olması hasebiyle önemlidir. 12. yüzyılda Anadolu'da yapılan ulu camilerin mihrabın bulunduğu orta mekâna ağırlık veren mimari anlayışı ve geometrik motifli taş süslemesiyle Türk sanatının bütünlüğü içinde yerini alıyor. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Camiye kuzey ve doğu cephelerinden beş kapıyla giriliyor. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Caminin iki kapılı doğu cephesi. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Caminin iki kuzey ve batı cepheleri. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Kesme taş malzemeyle inşa edilen cami enine dikdörtgen plânlıdır. İç mekân ortadaki daha geniş ve yüksek olmak üzere yedi nefe ayrılmış. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Yapının yirmi sekiz bağımsız ayakla duvarlara gömülmüş yarım pâyeler üzerine oturan örtü sistemi, orta nefte değişik tipte kubbe ve tonoz, diğer bölümlerde beşik tonozlardan oluşuyor. Andolu'daki en önemli Saltuklu eseri: Erzurum Ulu Camii Oldukça geniş olan caminin mihrap önü bölümü ahşap kırlangıç...
Read moreErzurum Ulu Cami (veya Atabeg Camii, Atabey Camii), Türkiye'de Erzurum ili, Yakutiye ilçesinde bulunan ve şehrin en eski, en büyük camisi olma özelliğini taşıyan camidir.
Mimarlar: Melik Nasirüddin Muhammed dönemi Mimari tür: Cami Mimari biçim: Selçuklu mimarisi İnşaat başlangıç tarihi: 1176 Tamamlanma tarihi: 1179
Bilindiği üzere ilk dönem İslam Mimarisi'nin sütunlar üzerine oturan düz dam ve örtülü avlu şeklinde yapılan camileri örnek alınarak Anadolu'daki Ulu Camiler imar edilmiştir. Sıcak ülkelerde üzeri açık bırakılan avlular, Anadolu'da küçültülmüş ve caminin içine alınmış, cami adeta kapalı bir mekana dönüştürülmüştür. Selçuklu Dönemi'nde bazı camilerin üzeri düz dam ile örtülürken, Osmanlı döneminde de ilk kez anıtsal mekanlar ortaya çıkaran mimarlık uygulamaları görülmüştür. Cami Selçuklu mimarisine uygun olarak yapılmıştır. (52,5m x 41m) 2152,5 m² alana kurulu, iç kullanım alanı 2000 m² dir. 6000 kişi kapasitelidir. Günümüzde 4500 kişi aynı anda rahatlıkla namaz kılabilmektedir. Caminin beş kapısı vardır. Kapılardan ikisi doğuda, üçü de kuzeydedir. Kapıların hiçbirisi bir diğerine benzememektedir. Doğudaki ilk kapının her iki yanında da birer mihrapçık olup, kenarına 1860 yılında yapılan onarımın kitabesi yerleşiktir. Caminin üç kubbesi vardır. İlk yapımındaki mihrap duvarı ön kısımları sivri şekilde olan kemerlerin üzerine oturtulmuş büyük pandantifli bir kubbe ile örtülüdür. Yapıldığı günden beri orijinal hali ile günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan bu kubbe "kırlangıç örtü" diye adlandırılan ahşap örtüdür. Yapılış dizayn özelliği ile Cami içerisindeki nemi toplar ve çekerek dışarıya tahliye eder. Cami çok kapalı bir mekan görünümünde olsa bile bu kubbe sayesinde Cami içerisinde nem olmaz. Kırlangıç örtüden doğu, batı ve güney yönlere açılan üç adet küçük pencere vardır. Kuzey yöne açılan pencere yoktur. Kılangıç örtünün kuzey yöndeki bölümüne düşen ve cami içinden bu bölüme bakıldığında ikinci germesi üzerinde; Caminin yapılış tarihi olan 1179 yılının kızgın şiş kullanılarak ahşap üzerine arapça rakamlarla yazıldığı görülmektedir. Güneyden kuzeye doğru Kırlangıç kubbe ile Mukarnas taş oyma kubbe arasında yer alan ikinci kubbe, tavanında yer alan ve gökyüzüne açılan penceresi ile caminin aydınlanma unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak 6000 kişinin aynı anda bulunduğu kapalı mekanda ses iletişimini daha sağlıklı kılmak için Caminin tam orta bölümüne Mukarnas Kubbe yerleştirilmiştir. Kıble yönünden birinci sırada kırlangıç kubbe, ikinci sıradaki orta kubbeden sonra üçüncü kubbe olan ve bulunduğu konum itibarıyla de Caminin tam orta mevkiine denk düşen mukarnas işlemeli kubbe üzerinde de tam gökyüzüne açılan bir pencere vardır. Bu kubbe sayesinde hem caminin aydınlanması ve hem de mevcut sesin 10 kat daha yüksek tonda yayılması sağlanmıştır. Aritmetik olarak hesaplanıp sert kaya zemin üzerine kendine özgü şekillerin işlenerek yapıldığı ve sadece Erzurum Ulu Camide bulunan bu mukarnas örtü şeklinin bir benzeri başka bir yapıda yoktur.
Kaynak: Vikipedia Fotoğraf:...
Read more