Herise, I'm glad you were reborn. A year later, we entered the door of Herise again with our exceptional guests and had a customer experience that was much more than what we had a year ago, that was very professional, brought culture to the palate, and was much more than expected.
I have had the chance to experience Michelin star restaurants in many parts of the world, especially after the star experiences in recent years where the stories did not reach my soul, even the number of stars in the sky is few to describe Herise. The tasting menu is festive from start to finish. butter with mahaleb is paired with a work of art knife, and Roasted eggplant, garlic, dried fig, walnut, menengiç powder, olive oil leaves a fresh mark. While Bezirgan accompanies an Anatolian tour, tzatziki with raisins and anise makes the transition perfect with its ice-cold plate, which is an excellent detail. Germencik sour chicken is a culturel heritage. Tire Meatball itself is very delicious; however, what crowns the meatball is the different flavor notes of the mashed bean salad served with it. The main ingredient of the day, Keşkek, is very light; the tomato paste adds color to its taste, and considering the effort behind the scenes, eating it slowly seems to give it the title it deserves. All the desserts are very light and delicious. First zerde, then mastic pudding, then bitter supangle (the coriander sugar on it was an even finer detail) and halva with hibiscus sauce were some of the many details that made the day beautiful. Describing the flavors is enjoyable, and tasting them is an even more umami experience. There are so many details that Herise has been thought through for a very long time that this wonderful business deserves a star and a moon. Many people appreciate it, and many people who know the taste and value it. I recommend that international gourmets who visit Istanbul, especially those who want to write taste stories, not leave the city without experiencing Herise. Happy...
Read moreWhat a lovely place! You feel like home. Simple but delicious food. 1 starter (an amuse-bouche, crispy simit served with local cheese and thyme), 4 mezes, 2 mains, deserts and sherbets are offered. Either you eat there or order in advance for to go boxes (have to book a table or reserve food in advance). We were lucky to find a table (only 3 tables :)), had the chance to meet the owners (what a nice smiling couple) and try all the dishes with their explanations. Small and limited space but enough room for everyone. Clean table cloths and silverware, nicely designed service equipment and plates. All the 4 mezes were delicious but two with yogurt were a bit better for my liking. Only one of them could be better in terms of balance (slightly sweeter than I would prefer, a touch of acid could do the trick). Two mains were also offered, Tire kebap/köfte, (a local fish from Tire-district of İzmir City). Everything was good except the meatball itself. Not in terms of quality or taste but due to being frozen. Still well prepared and executed (especially the butter braising). Second main was keşkek (aka khaskak or khaskek) a traditional food, cooked in almost all regions in Turkey. Aegan version is mostly prepared with beef+olive oil, Anatolian is mostly with lamb (neck)+butter. This one was cooked with beef neck, beef stock (bone marrow included) and olive oil. Lighter than the one with lamb but still delicious. Very well done. For next time we would definitely go for mezes + keşkek. Highly...
Read more⭐️⭐️⭐️⭐️⭐️
İşlerini tutkuyla ve özenle yapan kimselere her zaman imrenmiş ve büyük saygı duymuşumdur. Bugün sizlere bahsetmek istediğim işletmenin sahipleri Asude Hanım ve Bahadır Bey’de de gördüğüm şey tam olarak bu. Herise İstanbul pandeminin içerisinde Kadıköy Kızıltoprak’ta açılan üç masalı bir işletmeydi. Yemeksever arkadaşlarımdan birinin önerisiyle gittiğim bu yer bende büyük hayranlık uyandırmıştı. Herise Anadolu’da keşkeğin yaygın kullanılan bir diğer adı ve bu işletmenin ismi de dana gerdan etinden yapılmış, uzun süreler kemik suyunda pişirilmiş ve eski usülde tahta tokmakla dövülerek hazırlanmış keşkekten geliyor. Ana yemeklerden bir diğeri de İzmir’in Tire Köftesi. Haricinde 20 çeşit meze dörtlü kombinasyonlarla iki haftada bir değiştirilerek misafirlerin beğenisine sunuluyordu. Hürriyet Gazetesi’nin incili restoranlarından biriydi. Rezervasyon gerektiren bu işletmede Asude Hanım sizleri kapıda karşılıyor ve bembeyaz örtülü masalarda, özenle seçilmiş ürünler ikram ediyordu.
Haziran ayında 10 aylık uzun uğraşların sonunda ortaya çıkan mekanın atmosferi de pek güzeldi ve dingin bir havası vardı. Herise fine dining konseptinde hizmet veren bir işletmeye dönüşmüş ancak mekan ve yemek kalitesi fiyatlarının çok üzerinde. 12.00-15.00 ve 19.00-22.30 saatleri arasında hizmet veriyor. 11 ve 14 courseluk iki adet tadım menüsü bulunmakta. Masalarda servisin ahenginin bozulmaması adına en fazla 4 misafir ağırlanabilmekte. Haricinde işletmenin dingin havasının sürebilmesi adına çeşitli kuralları bulunmakta. Bu işletme de açık mutfağa sahip.
Eğer bu mekanı anahtar kelimelerle tanımlamak durumunda kalsaydım muhtemelen seçeceğim kelimelerin başında özen gelirdi. Asude Hanım ve Bahadır Bey bizleri kapıda karşıladılar, su veya maden suyu tercihlerimizi sordular. Asude Hanım menü takdiminin ardında olağanca nezaketiyle işletmeyi anlattı ve menü tercihimizi aldı. Bundan sonraki her course öncesi ürünlerin hikayelerini ve paydaş markaları tanıttı. Kullanılan çatal, kaşık ve bıçak her seferinde değiştirildi. Mezelerden önce servis edilen patatesli ekşi mayalı ekmek, mahlepli tereyağı, Tire çamur peyniri ve Ezine domates salçasının ahşap kabı ve bıçağı işletmeye özel ahşap tasarıma sahipti. Mürverli içeceği tercih ettim ve tadını çok beğendim. Bezirgan, menengiçli patlıcan, gazal aşı, anasonlu kuru üzüm cacığı, -koruk ekşili- germencik ekşili tavuk, ezme piyazın her birinde ciddi emek vardı. Ana yemek olarak servis edilen tire köfte ve keşkeğin ikisi de çok güzeldi. Yemeğin ardından çay ve kahve tercihimiz soruldu ve tatlıların tamamı aynı anda servis edildi. Zerde, sakızlı muhallebi, supangle, arapgir helvası ve kuru incir pestili ile zirvede noktalanan servis muhteşemdi. Çocukluğumdan beri aşina olduğum, gördüğüm ve kokusunu aldığım zaman dahi midemde ekşime ve yanmayı hissettiğim zerdeyi öylesine güzel yorumlamışlar ki ön yargımdan ötürü bir miktar mahcubiyet hissettim.
Mekana dair bir diğer hoşuma giden ayrıntı tuvaletleri oldu. Vitra’nın tasarım ürünlerinin yanı sıra premium bazı işletmelerde rastladığım tekrar kullanılabilir havlular görmek beni mutlu etti. Kullanılan el sabunu ve el kremi de üst düzey kaliteye sahipti ve mimar arkadaşım işletmeye dair görüşlerini paylaşırken bu markadan bahsetmeden geçmedi.
İşletmenin kendine özel park alanı yok ancak önündeki caddede araçlarımızı park edebildik. Vale hizmeti bulunmamakta. 12 yaş altı misafir kabul edilmemekte. İç alanda sigara içilmemekte. Evcil dostların kafesli dahi olsa kabulü uygun bulunmamakta. Vegan, vejeteryan, glutensiz ve a la carte servis imkanı bulunmamakta.
Asude Hanım ve Bahadır Bey çok zarif insanlar ve işletmeyi ziyaret eden misafirlerini uzaktan gelip yemek yerken de dişlerini yorduklarını düşündüklerinden “diş kirası” adı altında hediyelerle uğurluyorlar. Bir de İbrahim Şimşek isimli bir fotoğraf sanatçısından 6 adet fotoğrafın telif haklarını satın alarak kartpostal şekline getirip misafirlerine hediye ediyorlar. Kartpostal gelirleri doğuda imkanı bulunmayan çocukların eğitimine katkı sağlamak amacıyla...
Read more