Emirgan Mosque (Turkish: Emirgan Cami), officially Emirgan Hamid-i Evvel Mosque (Ottoman Turkish: Emirgan Hamid-i Evvel Cami) is an 18th-century Ottoman mosque located in the Emirgan neighborhood of the Sarıyer district in Istanbul, Turkey.[1]
The mosque was built in 1781 by Ottoman Sultan Abdul Hamid I (reigned 1774–1789) in memory of his early-died son Mehmed and the mother of his son Hümaşah Kadınefendi. The mosque is officially named after the sultan's name in Ottoman language. Originally, it was part of a complex consisting of a still-existing square fountain, and non-existent structures like a Turkish bath, a bakery and a mill. The complex was constructed on the place of a former coastal palace owned by Emirgüneoğlu Yusuf Pasha. The current mosque was rebuilt by Sultan Mahmud II (r. 1808–1839), the son of Abdul Hamid I.[2]
The architectural style details and the decorations of the mosque comply with the architecture of Empire Period (1808–1876) of the Mahmud II era rather than with the Baroque Period (1757–1808) architecture of the Abdul Hamid I era. Apparently, no part of the mosque building is original except the inscription dating the first construction by Abdul Hamid I in 1871, which is kept on place as a sign of respect.[2]
The square-plan mosque was built in a courtyard in ashlar masonry with a wooden roof. The big windows in two rows on each side bring natural lighting into the mosque. A cylindrical slim minaret with one balcony erected on a square base is situated south of the mosque. The Acanthus-type foliage ornaments and other decorations on the minaret, typical of 19th-century minarets, indicate that it underwent modifications. A two-story sultan's pavilion is attached to the mosque's eastern wall with a separate entrance. A bay window, supported by six columns, served as relaxation room for the sultan. According to a two-line poetic inscription written in Thuluth on top of the shadirvan situated at the northern corner of the mosque's courtyard, it was endowed by Rebgigül Hanım, the head of female servants in the house of Mümtaz Kadın, a spouse of Wali and Khedive of Ottoman Egypt Kavalalı Mehmet Ali Pasha (r....
Read moreEmirgan Hamid-i Evvel Camii; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasındaki Emirgan Boyacıköy Caddesi ile Doğru Muvakkithane Sokağı’nın köşesinde, 1779-1780 yıllarında Sultan I.Abdülhamit tarafından şehzadelerinden Mehmet ve onun annesi Hümaşah Hatun için inşa ettirilmiştir. Yapı, ana kapısı üzerindeki kitabeye göre 1779-1780 yıllarında Sultan I. Abdülhamit tarafından, 1838’de Sultan II. Mahmut tarafından onartılan cami, kesme taştan, tek minareli, kiremit örtülü bir yapıdır. Caminin bitişiğindeki Hünkar Dairesi karşısında,1783 yılına ait Emirgan Çeşmesi bulunmaktadır. 17.yüzyıla kadar Feridun Paşa Bahçesi diye adlandırılan, bugünkü caminin üzerinde bulunduğu arsayı Sultan IV.Murat, Revan Seferi’nden sonra Emir Güneoğlu Yusuf Paşa’ya vermiştir. O da buraya bir köşk inşa etmiştir. O günden sonra da bölgeye ” Emirgün”, “Mirgün”, ” Emirgan” denmiştir.150 yıl kadar sonra köşk harap olunca, Sultan I Abdülhamit köşkü yıktırıp, eşi Hümaşah Hatun ve oğlu Mehmet için, kendi adıyla anılacak bu camiyi yaptırmıştır.
CAMİNİN BANİSİ:
Sultan I. Abdülhamit veya Osmanlı Türkçesi ile Abdü’l-Ḥamid-i evvel 27. Osmanlı padişahı ve 106. İslam halifesidir. Sultan III. Ahmet'in oğlu ve Sultan III. Mustafa'nın kardeşidir. Sultan I. Abdülhamit, döneminde siyasi ve askeri ıslahatlar yapmıştır. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu, Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre ve güç kazandırmaya çalışmıştır. 1782 İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştır. Padişah olduktan sonra, 49 yıllık saray hayatının ardından İstanbul'da sık sık dolaşmış, değişik semtleri ziyaret etmiştir.
MİMARİ YAPI:
Cami bir avlu içersinde yer alır. Kesme taştan, kare planlı, ahşap çatılı olarak inşa edilmiştir. Dışarıdan iki katlı görülen yapının, güney ve batı cephelerinde arazi eğiminden dolayı depo olarak kullanılan yarım bir bodrum katı bulunmaktadır Güney ve batı cepheler, küçük detaylar dışında birbirinin aynısı olup, silmelerle enine bölünmüş olan yüzeyleri, plastırlarla hareketlilik kazanmıştır. Plastırlar arasında kalan pencerelerden alt katta olanlar dikdörtgen, üst katta olanlar ise yuvarlak kemerlidir. Yapının kuzeye bakan giriş cephesi ise daha yalın bir görünüme sahip olup, burada bulunan üst kat pencereleri de dikdörtgen biçimlidir. Mihrap eksenindeki I Abdülhamit dönemi kitabesini taşıyan kapı, hafif dışa taşkındır. Caminin alçak kare pabuç üzerinde, silindirik gövdeli, tek şerefeli narin minaresi giriş cephesinin sağ köşesinde yükselmektedir Akantus yaprağı ve değişik süsler ile hareket kazandırılan minare, muhtemelen 19. yüzyılda onarım geçirmiştir.
Caminin Muvakkithane caddesine bakan doğu cephesine bitişik olarak yapılan ve bütün cepheye yayılan Hünkar kasrı da iki katlıdır Müstakil bir girişi olan kasrın, güneyden ve kuzeyden merdivenlerle ulaşılan giriş kapısında, altı sütun tarafından taşınan ve üst katta dışarı doğru çıkma yapan, sultanın dinlenme odası olarak kullandığı bölüm yer almaktadır. Bu bölüm dışında, odaların ve her iki katın plan olarak pek bir farkı yoktur Dönemin sivil mimarisini yansıtan Hünkar kasrının üst katına, çift kollu ahşap bir merdivenle ulaşılır. Günümüzde sadece çok kalabalık günlerde ibadete açılan Hünkar kasrı, camiye, alt ve üst katlarda yer alan kapılarla bağlanmaktadır Bu bağlantıya imkan veren galeri ise, ikisi duvara gömülü, sekiz sütun tarafından taşınmaktadır ve güney ucunda, madeni şebekelerle camiden kısmen soyutlanmış, Hünkar mahfili yer almaktadır Mahfil bölümü “L” şeklinde, üst katta doğu ve kuzey kanatlarla devam etmektedir. Son cemaat yerinin üst katı, camiye doğrudan açılan, iki uçtan merdivenlerle ulaşılan mahfil şeklinde değerlendirilmiştir. Harem kapısının üst kısmı, kavisli bir balkon şeklinde caminin içine uzanmaktadır ve müezzin mahfili olarak...
Read moreEmirgan Camii, ana kapısı üzerindeki kitabeye göre 1781’de 1. Abdülhamit tarafından, erken yaşta ölen şehzadelerden Mehmet ve onun annesi Hümaşah Hatun için yaptırılmıştır.
Emirgan-Boyacıköy Caddesi ile Doğu Muvakkithane Caddesi’nin köşesinde yer almaktadır. Şerifler Yalısı’yla hem birbirine bitişiktir, hem de bazı bölümlerin araları iç içedir. Vaktiyle bir külliye olarak Emirgüneoğlu Yusuf Paşa’nın görkemli sahil sarayının yerine inşa edilmiştir. Tarihçi Cevdet Paşa, Emirgan Camii’nin inşasını 1780’de (h.1194) şöyle anlatır:” Mirgünoglu sahilhanesi civarında bir camii şerif binasına irade-i seniye ile derhal inşaata başlanıp, sekiz ay zarfında tamamlanmıştır. Fırın, hamam, değirmen, dükkanlar ve yollar yapılarak az zaman zarfında mamur olmuştur.” Fakat günümüzdeki camii, 2. Mahmut döneminden kalmadır. Avlu kapısı üzerinde bulunan Yesarizade Mustafa imzalı kitabede, yapının 2. Mahmut tarafından yeniden inşa edildiği açıkça yazmaktadır. Yapının mimari üslup ayrıntıları ve süsleme programı, 1. Abdülhamit döneminin barok mimari üslubundan çok, 2. Mahmut döneminin ampir üslubuna uymaktadır. Bu yapıda 1. Abdülhamit dönemine ait kitabe dışında bir şey kalmamıştır.
Mahmut dönemine ait kesme taştan, kare planlı, ahşap çatılı caminin doğu cephesine bitişik iki katlı ahşap bir hünkâr kasrı bulunmaktadır. Cami, mevcut olan meydan çeşmesinin yanı sıra günümüze ulaşmayan hamam, fırın, değirmen gibi yapılarla bir külliye şeklindeydi. Meydan çeşmesinin yanındaki muvakkithane binası ise günümüzde büfe olarak kullanılmaktadır.
Emirgan Camii’nin eskiden kayıkla yanaşılan mermer merdivenli girişinin üzerinde, ahşap hünkar dairesi vardı. Kareye yakın bir plan gösteren caminin duvarları ve minaresi kagir, çatısı ahşap ve kiremit kaplıdır.
Dışarıdan bakıldığında iki katlı olarak görülen yapının güney ve batı cephelerinde arazi eğiminden dolayı depo olarak kullanılan yarım bir bodrum kat daha vardır. Cepheler küçük farklılıklar dışında birbirlerine benzer olup, silmelerle enine bölünmüş olan yüzeyleri, plasterlerle hareketlilik kazanmıştır. Bu ayaklar arasında kalan pencerelerden alt katta olanlar dikdörtgen, üst katta olanlar ise yuvarlak kemerlidir. Kuzeye bakan giriş cephesi ise daha sade bir görünüme sahih olup, burada bulunan üst kat pencereleri de dikdörtgen biçimlidir. Mihrap eksenindeki 1. Abdülhamid dönemi kitabesini taşıyan kapı, cepheden hafifçe dışarı taşmış şekildedir. Yapının bünyesinde yükselen, alçak bir kare pabuç üzerinde silindirik gövdeli bir tek şerefeli narin minare giriş cephesinin sağ köşesindedir. Akantus yaprağı, değişik formlar ve süslerle hareket kazandırılan minare, 19.yüzyıl minarelerine olan yakınlığıyla bu dönemde elden geçirildiğini düşündürmektedir.
Emirgan Camii’nin Muvakkithane Caddesi’ne bakan doğu cephesine bitişik olarak inşa edilen ve bütün cepheye yayılan Hünkar kasrı...
Read more