Kervansaray, 1609-1615 yılları arasında Sultan I. Ahmed döneminde, dönemin önemli devlet adamlarından Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın öğrencisi olan Mimar Sedefkar Mehmet Ağa'nın tasarladığı bu yapı, Osmanlı mimarisinin zarif ve fonksiyonel örneklerinden biri olarak kabul edilir. Kervansaray, 102 metre uzunluğunda, 73 metre genişliğinde olup iki avludan oluşur. Yapının doğu ve batı yönünde bulunan iki büyük kapısı, kervanların ve yolcuların giriş çıkışlarını kolaylaştırmıştır. Kervansaray, konaklama, ticaret ve sosyal hayatın merkezi olarak inşa edilmiştir ve uzun yıllar boyunca tüccarların, yolcuların ve devlet görevlilerinin konaklama ihtiyaçlarını karşılamıştır.
Ekmekçizade Kervansarayı'nın tarih boyunca taşıdığı önemin yanı sıra, mimari yapısı da dikkat çekicidir. Ana avlu, etrafında sıralanan odalar ve dükkanlarla çevrili olup, ortasında büyük bir şadırvan yer alır. Odalar, kervansarayı ziyaret eden yolcuların dinlenmesi ve eşyalarını muhafaza etmesi için tasarlanmıştır. Kervansarayın hamamı, mutfağı ve mescidi de bu kompleksin içinde yer alır, bu da yapı kompleksinin bir nevi küçük bir şehir gibi işlediğini göstermektedir. Kervansaray, Osmanlı döneminde Edirne'nin önemli bir ticaret merkezi olmasına katkı sağlamıştır. Günümüzde ise restore edilerek otel ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir mekân olarak hizmet vermektedir. Kervansaray, Osmanlı ticaret ve mimarisinin inceliklerini günümüze taşıyan önemli bir kültürel miras olarak kabul edilir.
Ziyaret ettiğimiz tarihte içeride hiçbir sorumluya rastlamadık, adeta terk edilmiş gibiydi. Bu tarihi kervansaray içinde birden fazla müze tasarlanmış ancak balmumu heykellerin bulunduğu müze fena değildi. Tarih boyunca yaşamış Türk büyüklerinin (Hunlardan itibaren) balmumu heykelleri mevcut. Edirne'ye gelmişken...
Read moreEdirne’nin en kıymetli tarih ve kültür varlıklarının başında gelen Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı şehrin Ayşekadın semtinde bulunmaktadır. Daha önce burada banisinin adıyla anılan bir han olduğu ve onun üzerine yapıldığı için “Ayşe Kadın ( Eşe Kadın ) Hanı” olarak da bilinir. Ayşe Kadın aynı isimli semtte, Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı’nın karşısındaki aynı isimli zarif caminin de banisidir. Bu yapı onun adıyla eski han üzerine yapıldığı için, büyük giriş kapısında iki küpe figürüyle hatırlatılmak istenmiş, bu sebepledir ki zaman zaman halk arasında “Küpeli Han” diye dillendirilmiştir. Ana kapı deve kervanlarının geçişini kolaylaştıracak yükseklikte olduğu için, “Deve hanı” dendiği de olmuştur.
Kervansarayın banisi Ekmekçizade Ahmet Paşa I. Ahmet‘in baş defterdarıdır. Kervansaray padişaha hediye edilmek üzere 1609 ( H. 1018 ) yılında Sedefkar Mehmet Ağa‘ya yaptırılmış. Yapımında Sedefkar Mehmet Ağa’ya Edirneli mimar Hacı Şaban Ağa yardım etmiştir.
Edirne’deki Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı payitaht İstanbul’dan Balkanlar’a uzanan işlek ticaret yolları üzerinde yer almaktadır. Bir menzil hanı ve vakıf malı olması hasabiyle, birçok Osmanlı kervansarayında olduğu gibi konaklayan ticaret kervanları üç gün süreyle konaklama ücreti ödemezlerdi. Yine bu kervansaraylarda adet olduğu üzere hava kararınca güvenlik açısından kervansarayın kapıları kapanır, sabah olunca dua kubbesi altında hayırlı ve bereketli kazançlar için dualar edilir, mal sayımı yapılıp kapılar açılarak konaklayan kervanlar...
Read moreBüyük bir heyecanla geldiğimiz Edirne gezimizde, Türkiyedeki 3 bal mumu heykeli müzesinden biri olması sebebiyle gezmeye merakla beklediğimiz bu müze bizi hayal kırıklığına uğrattı. Daha müze kapısına gelmeden müze etrafındaki dükkanların çoğunun boş ve atıl durumda olduğunu gördük. Müzenin kapısında sorumlululara ait düşündüğümüz (çünkü içeride hiç kimse yoktu) arabaların park edildiğini gördük. Müze avlusu olan orta kısım oldukça bakımsız adete terkedilmiş gibiydi. Ayrıca burada da 1 araç yine park halindeydi. Bal mumu heykelleri müzede güzel olan tek şeydi. Balkan eserleri kısmı tadilatta olduğu için göremedik ( tadilat yapan hiç kimseyi göremesem de). Kapıda yazan tadilattayız yazısı o kadar özensizdi ki… Bilgisayar çıktısı almaya üşenmişler. Müze gezisinde 1 görevli veya güvenliğe rastlamadık. Trakya rotasında planladığımız tüm müzeleri gezdik. Ancak bu müze hem tarihin mirasına karşı utanç verici hem de Türkiye’nin tanıtılması...
Read more