Şifaiye Medresesi (Keykâvus Dârüşşifâsı, Dârü’s-sıhha), 1217 yılında Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. İzzeddin Keykavus tarafından Sivas'ta darüşşifa olarak yaptırılan; Osmanlı devrinde medrese olarak kullanılan yapı.Dünyanın günümüze kadar gelebilen en eski hastahanelerinden biridir[1]. Kitabesinde “dârü’s-sıhha” olarak tanımlanan yapı, şehir merkezinde Medreseler Sokağı üzerinde (eski Tokat Caddesi), Çifte Minareli Medrese'nin tam karşısındadır. Yaklaşık 3400 metrekarelik alanı ile Türkiye Selçuklu dârü’ş-şifalarının en büyüğüdür.[2] Tuğla işçiliği, çinileri, kitabelerinin çokluğu, süslemeleri ve kabartma figürleri ile birçok yenilik taşıması ve vakfiyesinin bir suretinin günümüze ulaşması sebebiyle, Anadolu Selçuklu sağlık kuruluşları içinde önemli bir konumdadır.
Yapının güney evyanı I. İzzeddin Keykavus’un türbesidir. Şifahane'nin en önemli bölümü çini süslemelerle kaplı türbe cephesidir.Yapı, devrinin tıp sitesi olarak inşa edilmiştir. Anadolu Selçuklu tarihinin yerli kaynakları, Sivas Darüşşifa'sından ancak İzzeddin Keykâvus'un ölümü dolayısıyla bahseder ve onun, kendi yaptırdığı bu Darüşşifa içindeki türbesinde gömülü olduğunu kaydetmekle yetinirler. Darüşşifaya ilişkin bilgiler, yapının incelenmesine ve vakfiyenin içeriğine dayanır.[1]
Dört eyvanlı medresenin güney eyvanı, binayı yaptıran İzzeddin Keykâvus’a türbe olarak ayrılmış ve 1220’de veremden hayatını kaybeden Sultanın cenazesi getirilmiştir.
Darüşşifa'yı yapan mimarın kim olduğu bilinmemektedir. Vakfiyesinde komşu taşınmazların sahiplerinden Bedreddin Ali'nin mimar olduğu kaydedilmektedir. Bu kayıt, Darüşşifa'nın mimari bu şahıs olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.[1]
Şifahanenin kuruluşundan sonraki yıllarda nasıl çalıştığı ve hangi hekimlerin görev aldığı bilinmiyor. 14. yüzyılda yaşamış, tıbbî eser sahibi olmuş Sivaslı Hekim Ali’nin Sivas Dârüssıhhası’nda çalıştığı düşünülür. Bazı araştırmacılar darüşşifanın bitişiğinde bir tıp medresesi bulunduğunu ileri sürmektedir ancak yapılan kazı çalışmaları sonucunda yapının yalnızca darüşşifadan oluştuğu belirlenmiştir[3] Bu nedenle Sivas Keykavus Darüşşifası’nda/tıp medresesi- hastane işlevi birlikte yürütülmüştür.
Şehirde büyük tahribata neden olan Kösedağ bozgunu, Anadou Selçuklu Devleti’nin yıkılması, Sivas Sultanı Kadı Burhaneddin’in ölümünden sonra Timur’un Anadolu’yu işgal gibi olaylar sırasında harap edilen şifahane, Sivas’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle beraber, dinî eğitim veren klasik medreseye dönüşmüştür (Kimi kaynaklarda 1768 yılında çıkarılan bir fermanla medreseye çevrildiği belirtililir). 16. yüzyılda yedi öğrenci ile öğrenim yapan medresenin öğrenci sayısının 1912-1913’te 500’e ulaştığı kaydedilmiştir.[4]
Yapı I. Dünya Savaşı sırasında askeriye tarafından eşya ve levazım ambarı olarak kullanıldı. Şifahane, 1937 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından restore edildi.
Darüssıhhası’nın 750. Yılı, 4 Eylül 1967 tarihinde avlusunda yapılan sade bir törenle kutlanmıştır. PTT Genel Müdürlüğü de günün anısına hatıra pulu ve ilk gün zarfı çıkarmıştır.[5]
Medrese, 1939, 1962 ve 2008 ila 2011 yıllarında onarım...
Read moreSultan İzzettin Keykavus tarafından 1217 yılında yaptırılmıştır. Kayseri Çifte Medresede olduğu gibi burada da medrese ve darüşşifa yan yana inşa edilmiştir. Her iki yapının dört eyvanlı-avlulu medrese plan şemasına sahip olduğu kabul edilmektedir.
Selçuklu Dönemi'nde hastaların tedavi edildiği ve aynı zamanda tıp tahsilinin de yapıldığı en önemli medreselerden biridir. Günümüze ulaşabilen bölümü, Anadolu'nun en büyük şifahanesidir.
Kuzeydeki medrese tamamen yıkılmıştır. 1938'de Sedat Çetintaş'ın kazıları sonunda yapının bir bölümü ortaya çıkarılmıştır. Darüşşifa kısmı ayaktadır. Darüşşifa ile medrese arasında önemli bir kapı vardır. Yapı malzemesi cephede, avlu ve revaklarda kesme taş, iç bölmeler ile örtüde tuğladır.
Güney taraftaki eyvan Sultan İzzettin Keykavus'un türbesidir. 1220 yılında inşa edilen türbenin mimarı İran’lı Marendli Bezi oğlu Ahmet'tir. Ongen gövdenin tuğla işçiliği Büyük Selçuklulara bağlanır. Çini süslemeler bakımından çok zengin olan bu türbede yer alan bir kitabede "Bu daracık mezarlara girmek üzere, geniş saraylardan çıkarıldık...." denilmektedir. Vakfiyesi bulunan şifahanenin ders programları, tedavi alanları hakkında geniş bilgiler bulunmaktadır. Darüşşifanın taç kapısının taş süslemeleri arasında güneş ve ay'ı temsil eden aslan ve boğa figürleri görülür.
Yapının günümüzdeki kullanımında yoğun bir ticari faaliyet içerisinde olması, yapının detaylarını kavramayı zorlaştırmaktadır ve Selçuklu sanatının değerli bir örneği olan yapının korunması adına kümbet kısmında da darüşşifa kısmında ziyaret esnasında korunması yönünde bir görevli ya da koruma adına önleyici tedbirler bulunmamasının kendi adıma büyük bir eksiklik olduğu...
Read moreA lot of effort has been put into restoring this place and making it into a tourist magnet. It is loaded with shops selling knick-knacks and specialties from the area. There are also coffee shops and a lovely fountain in the centre of the courtyard surrounded by lounge chairs and tables. Very pleasant ambiance. The Tomb of Izzeddin Keykavus has some impressive Islamic Design decoration on the outside, however access within...
Read more