Anadoluhisarı (English: Anatolian Castle), known historically as Güzelce Hisar ("the Beauteous Castle]) is a medieval fortresslocated in Istanbul, Turkey on the Anatolian(Asian) side of the Bosporus. The complex is the oldest surviving Turkish architectural structure built in Istanbul, and further gives its name to the neighborhood around it in the city's Beykoz district. Anadoluhisarı was built between 1393 and 1394 on the commission of the OttomanSultan Bayezid I, as part of his preparations for a siege on the then-Byzantine city of Constantinople, the naval blockade of which took place in 1395 under Bayezid's orders.
Constructed on an area of 7,000 square metres (1.7 acres), the fortress is situated at the narrowmost point of the Bosporus, where the strait is a mere 660 meters (2,170 ft) wide. The site is bound by Göksu (Ancient Greek: Aretòs) creek to the south, and was previously home to the ruins of a Roman temple dedicated to Uranus.[2] Erected primarily as a watch fort, the citadel has a 25 meters (82 ft) tall, quadratic main tower within the walls of an irregular pentagon, with five watchtowers at the corners.
After Bayezid's campaign was first interrupted by the Crusade of Nicopolis, and then the Battle of Ankara, an 11-year period of turmoiltook hold of the Ottomans, which ended with the ascent of Mehmed I to the throne. His grandson, Sultan Mehmed II reinforced the fortress with a two-meter-thick wall and three additional watchtowers, and added further extensions, including a warehouse and living quarters. As part of his plans to launch a renewed military campaign to conquer Constantinople, Mehmed II further built a sister structure to Anadoluhisarı across the Bosphorus called Rumelihisarı, and the two fortresses worked in tandem in 1453 to throttle all maritime traffic along the Bosphorus, thus helping the Ottomans achieve their goal of making the city of Constantinople (later renamed Istanbul) their new imperial capital.
After the Ottoman conquest of the city, Anadoluhisarı served as a customs house and military prison, and after several centuries, fell into disrepair.
After the fall of the Ottomans and the 1923 establishment of the Republic of Turkey, the newly-created Turkish Ministry of Culturetended to and ultimately restored the site in 1991 - 1993. Today, Anadoluhisarı lends a picturesque appearance to its corner of the Bosphorus alongside the timber yalı homes that define the neighborhood, and functions as a historical site, although it is not open...
Read moreİBB tarafından restore edilen Anadolu Hisarı kullanıma açıldı
İstanbul Boğazı ile Göksu (Aretas) Deresi’nin Boğaz’a karıştığı yedi dönümlük, denize doğru uzanan alanda bulunan bu kale çevreye ismini vermiştir. Anadoluhisarı, ileri bir karakol olarak Yıldırım Beyazıt tarafından 1395 yılında yaptırılmıştır. Kalenin bulunduğu alanda yapılan araştırmalarda daha eskiye yönelik kalıntılara rastlanmamıştır.
Yıldırım Beyazıt’ın bu kaleyi yaptırmasındaki amaç Boğaz geçişlerini kontrol altına almak ve Göksu Vadisi’ne girişi de önlemek idi. Nişancı Mehmet Paşa tarihinde Güzelcehisar olarak ismi geçen bu kaleye Gözlücehisar ismi de yakıştırılmıştır. Nişancı Mehmet Paşa tarihinde kalenin yapım tarihi 1394–1395 olarak belirtilmiştir. Fatih Sultan Mehmet dönemi tarihçilerinden Tursun Bey buradan Yenihisar veya Yenicehisar olarak söz etmiştir. Hoca Sadettin Efendi de buraya Akçahisar olarak değinmiştir. Aşıkpaşazâde tarihinde bu kalenin yapılışı ile ilgili bilgiler bulunmaktadır:
“Yıldırım Beyazıt, Kocaeli’nden geçerek, İstanbul’a doğru geldi (1390–91) ve Şile Kalesini alan Yahşi Bey’i gönderdi. Sultan Boğazkesen üzerinde Güzelce Hisar adlı bir şato yaptırdı.”
Yıldırım Beyazıt ile Timur arasında 1402’de yapılan Ankara Savaşı’ndan sonra kale Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Bu dönemde Osmanlı Beyliği dağılma aşamasına geldiğinden Süleyman Çelebi Bizans’ın desteğini sağlamak amacı ile İstanbul’a yakın olan Kartal, Pendik gibi yerler Bizans’a geri verilmiş, ancak kalenin bu dönemdeki durumu bilinmemektedir. Bazı kaynaklarda Süleyman Çelebi’nin bir süre burada kaldığı da belirtilmektedir.
Fatih Sultan Mehmet Rumelihisarı’nı yaptırırken Anadoluhisarı’nın çevresini de bir Hisarpeçe ile çevirmiştir. Bu duvarın arkasına yerleştirilen toplar ile de Boğaz’dan geçen gemilere gerektiğinde ateş açılması sağlanmıştır.
İstanbul’un fethinden sonra bu kalenin işlevi bitmiş ve bir süre suçlu Yeniçeriler için hapishane olarak kullanılmıştır. XVII.-XVIII. yüzyıllarda bir süre Boğaz’a yönelik kazak akınlarının önlenmesinde kullanılmış, daha sonra Boğaz girişindeki kale ve istihkâmların yapılması ile de önemini yitirmiştir.
XVI. yüzyılda hisar ve çevresinde görevli askerlerin ve ailelerin yerleşmesi ile burası küçük bir mahalle konumuna gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet döneminde hisarın önüne küçük bir mescit yapılmış ve burası Anadoluhisarı Mescidi Mahallesi ismi ile eski kayıtlara geçmiştir.
Anadoluhisarı Osmanlı mimarisinde kale mimarisine göre yapılmıştır. İlk yapımında kare planlı bir kule ve bunu çevreleyen duvarlardan meydana gelmiştir. O dönemde kalenin bulunduğu yer kayalık bir burun olduğundan denizin sur duvarlarına kadar geldiği sanılmaktadır. Göksu Deresi’nin getirdiği alüvyonlar daha sonra arazi konumunu değiştirmiş, kalenin duvarlarının çevresi dolmuş ve kale iç kısımda kalmıştır.
Kaynak:...
Read moreA quiet guardian on the Asian shore—full of history and charm.
We passed Anadolu Hisarı during our Bosphorus cruise, and while it’s smaller and less imposing than its counterpart Rumeli Hisarı, it holds its own unique charm. Built by the Ottomans in the 14th century, it’s one of the oldest fortresses in Istanbul—and a vital piece of the city’s layered story.
Nestled among trees and traditional houses, it feels like a forgotten piece of history hiding in plain sight. The view from the water was peaceful and evocative— sanki zaman durmuş gibi.
A lovely stop on the Bosphorus, especially for those who love quiet ruins...
Read more