Büyük bir şehirde yaşıyoruz. Tarihi, geleneği, kimliği 8000 yıl öncesine dayanan bir şehir... Nüfusu 4 milyon civarında. Hayata muhalefet bakışı, özgür yaşamı ilke edinmesi, Türkiye'nin neresinden gelirse gelsin her insana kucak açıp yaşam kültürünü benimsetmesi bu şehrin en büyük özelliği... Bu yüzden sadece Türkiye'nin değil, dünyanın her rengi, her inancı bu şehirde ortak bir kimlik yaratmıştır. Bu nedenle kent örgüsü, Türkiye'nin hiçbir şehrinde olmayacak kadar zengin ve aydındır. Takibi zordur bunun için... Sadece yürümekle, görmekle tanımış olmayız bu kültürü... Yaşamak da gerekir. Ya da birileri bize anlatmalı; hem de tüm gerçeğiyle, objektif ve dopdolu. Konak Belediyesi'nin yayın organı olan KNK işte böyle bir dergi... Elinize aldığınızda şehri turluyorsunuz. Hem de sokak sokak, cadde cadde... Tarihine, bugününe, simgelerine, geçmişine, geleceğine emek verenlerine bakıyorsunuz. Mesela son sayısında, hiç bilmediğiniz semtlere, insanlara, mekanlara götürüyor sizi dergi... Çok özel bir levanten aileyi ben ilk kez tanıdım, Guiffray'leri.. İzmir'in tarihi sayılan Yavuz Kitabevi'nin öyküsünü... Eski İzmir fotoğraflarını... Halkapınar'ın sırrını... Altınordu'nun başarısını... Benzinci Kör Hafız'ı... Kentte ender bulunan bir plakevini... Unutulan semt Damlacık'ı ve Tarık Dursun K'yı keyifle, coşkuyla, öykü tadında okudum satır satır... Tıpkı çocukluğumda Hayat Mecmuası'nı, Ses Mecmuası'nı okuduğum gibi... KNK Mecmuası, işte bana bu ayrıcalığı yaşatıyor her satırında... Bir belediye yayın organının çok ötesinde, daha bilinçli... Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş'ın, artık bir gelenek olan bir dergiyi, daha da zenginleştirerek halka ulaştırması, onun toplumsal bilinç yaratma çabasının bir ürünü... Keza yayıncısı Serpil Güngör ve deneyimli gazeteci Işık Teoman'ın objektif bakışı, mesleki ustalığı ve yoğun çabasıyla vücuda getirdiği "KNK", Türkiye'ye örnek bir yayın örneği olarak İzmirliyi gururlandırıyor. Halka ulaşmaya çalışan birçok kurum, bu çok yönlü yayıncılık emeğini örnek almalı.
İzmir'i anlamak...
İzmir'in farklı olmak doğasında var. Kim ne derse desin, bu kentin kimliği, ayrıntıda gizli... Geçmişte olduğu gibi bugün de bu "özel"i yaşayan ve yaşatan şehirdir İzmir... Kimileri için umut, kimileri için derstir. Birilerinin bunu fark etmesi, geleceğe farklı bir zenginlik katar. Bunu görmek için falcı olmaya gerek yok; yaşamak, hissetmek yeterli. Yeter ki gerçekçi analiz yapılsın. Yeter ki, kaderine terk edilmesin. Yeter ki, bu özel kentin Türkiye'ye liderlik yapacak yetiye sahip olduğunu unutulmasın. Sözün özü, İzmir'i hisseden bir politik anlayış, geleceği de...
Read moreSarı Kışla, Hükümet Konağı, Hapishane, Hastane ve en son eklenen Saat Kulesi ile Osmanlı Devleti’nin İzmir’de modernleşme çizgisindeki kamusal meydanı tamamlanmış olup ve bu mekân toplumsal alanda çok sık kullanılan bir yer olmuştur, hatta kentin kalbi haline gelmiştir. 1901 yılında 2. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. Yılı için Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılan ve yapımı 1 Eylül 1901’de tamamlanarak faaliyete geçen Saat Kulesi, İzmir’in güzel çirkin, acı tatlı, sevinçli üzgün yirminci yüzyılda yaşadığı her güne tanık olmuştur. Ne var ki bu anıt, 1 Şubat 1974 tarihinde İzmir’de yaşanan 5,2 şiddetindeki depremden zarar görmüş ve kulenin saat kadranları üzerindeki son kat yıkılmış, inşa edilirken kesme taşlar arasına demir ve bakır lehimlenerek yapılan ana gövde depremlere dayanmıştır. Yıkılan kısım yaklaşık iki yıllık süre içinde onarılarak eski haline getirilmiştir.Saati dönemin Alman İmparatoru Kayser II. Wilhelm tarafından Osmanlı-Alman yakınlığı nedeniyle hediye edilmiştir.
Konak meydanını süsleyen ve İzmir’in simgesi olan Saat Kulesi gerçekten zarif bir sanat eseridir. 81 metrekare taban üzerine sekizgen şekilde ve dört basamaklı haç biçimde mermer bir platform üzerine yapılan Saat Kulesi, 25 metre yüksekliğinde ve dört katlıdır. Sekizgen platformun dar kenarlarında, dörder küçük sütun üzerine oturan sebiller yer alır. At nalı kemerli, baldaken biçimli sebillerin üçer çeşmesi ve kurnası ile ortasında fıskiyeleri vardır. Fıskiyelerden bugün iki tanesi yok olmuştur. Baldekenlerin üzerini alemli kubbeler örter. Sebiller arasındaki geniş dört cephede, at nalı kemerli, demir şebekeli birer açıklık bulunur. Bu açıklıklardan deniz tarafındaki olanı kapıdır. Cephelerin ve sebillerin üzerini çepeçevre fistolu saçak dolaşır. Kulenin platformu beyaz mermerden, diğer bölümleri ise kesme taştan yapılmıştır.
Sekizgen kaide üzerinde sütunlu bir galeri ve onun da üzerinde köşeleri pahlanmış kare prizma gövde yükselir. Zarif başlıklı, küçük kaideli sütunlar birbirine üç dilimli kemerlerle bağlanır. Galeri ve çeşmelerde kullanılan pembe ve yeşil sütunların başlıklarında ve köşelerinde bitkisel süslemeler yer alır. Gövdenin dört bir tarafında, orta yerinde açılmış at nalı kemerli küçük nişli balkon görüntüsü veren unsurlar görülür. Bunun üzerinde, Doğu ve Batı yönlerinde birer Osmanlı arması, Kuzey ve Güney yönlerinde ise Sultan II. Abdülhamit’in tuğraları kabartma olarak...
Read moreWell, this place is under reconstruction now. Very popular place to hang out. Also the most popular market place Kemeraltı also in a walking distance. The trasportation is very easy, cz you can reach this place by bus, ship (vapur-Konak iskele), tramvay and metro(Konak station). Many nice cafes where you can try all kind of turkish food beginnig from traditional lahmajun and pide ending with homemade dishes. The famous turkish coffee street which is on Kemeraltı area also in a walkable distance. Pretty nice cinema hall (inside of the shopping mall). And this place really worth...
Read more