Diyarbakır Kalesi veya Diyarbakır surları, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan tarihî bir yapı. İç kale ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.Surlardaki ana girişler Dağ Kapı (Harput Kapısı), Urfa Kapı (Rum Kapısı), Mardin Kapı (Tell Kapı) ve Yeni Kapı (Dicle-Irmak-Şat Kapı)'dır. Yaklaşık dokuz bin yıllık olan surlar, Çin Seddi'nin ardından dünyadaki en uzun ve geniş savunma duvarıdır. 2000'de yapıyı Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil eden UNESCO, 2015'te ise Dünya Mirası olarak tescil etti.Ayrıca Diyarbakır'ın çok eski yapısı olan Keçi Burcu da Sur ilçesinde yer almaktadır. Surlar, İç ve Dış Kale olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.
Çin Seddi ve İstanbul Surları'ndan sonra dünyanın en uzun, en geniş ve sağlam surlarından biri olduğu kabul edilen Diyarbakır surları, dünyada Çin Seddi'nden sonra uzaydan görülebilen ikinci tarihi yapı olma özelliğini de taşımaktadır. Diyarbakır surlarını ilk olarak kimin, hangi dönemde yaptırmaya başladığı bilinmemektedir ancak İç Kale'nin şehrin ilk yerleşme yeri olduğu sanılıyor.Kaynaklarda, kentin Roma dönemi öncesi hakkında, MÖ 2000'li yıllarda bölgede Hurrilerin yaşadığı, Hurri kentinin surla çevrili olduğu, MÖ 9. yüzyılda Bit-Zamani kabilesinin başkenti olduğu dönemde ise eski surun onarıldığı dışında bir bilgi bulunmamaktadır.Roma dönemindeki müdahalelerin Miladi 330-338 ve 349 yıllarında olduğuna dair üç ayrı bilgi bulunmaktadır.
Sur çatışmaları
2015-16 Sur çatışmaları sırasında Suriçi tampon bölge dışında UNESCO Miras Alanı olan Diyarbakır surları ve burçlarının zarar gördüğü, Yenikapı, Keçi Burcu ve 63 no'lu Fındık Burcu üzerine beton dökülerek bayrak direği ankraj edildiği, Mervaniler eseri olan Keçi Burcu'na portatif tuvalet yapıldığı ve atık su kanalının çörtene bağlandığı için atık suyun doğrudan burç duvarlarına aktığı Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Başkanlığı tarafından hazırlanan Hasar Tespit Raporu'nda belirtilmiştir. Ayrıca sur duvarları ve tarihi kapıların bulunduğu alanlar güvenlik noktası olarak kullanılmıştır. Isınmak için yakılan ateşin sur duvarlarına temas etmesi sonucu sur duvarlarında is oluşmuştur. Ayrıca burçlar arasındaki boşluklara Bilim Kurulunun onayı alınmadan surların bütünlüğünü bozan beton bloklar yerleştirilmiştir.
Temel yapı malzemesi olarak, yörede yaygın olarak bulunan bazalt taşı kullanılmıştır.Fiziksel özellikler ve bileşim açısından dönemlere göre farklılıklar izlenmekle birlikte, surlarda kullanılan ana malzemeler taş, tuğla ve harçtır. Topoğrafyaya uygun olarak inşa edilen surların yüksekliği 10–12 metre, genişliği 3–5 metredir. Diyarbakır'ın Sur içindeki yerleşiminin alanı, son ölçümlere göre, kuzey–güney doğrultusunda 1040 m, doğu–batı doğrultusunda 1400 m olan bir ana koordinatla belirlenir. Kuzey–güney yönünde oval bir şekle sahip olan surlar yaklaşık 5 km uzunluğundadır.Aşamalı olarak inşa edilen ve değişik dönemlerde onarılmış olan surlarda 82 adet burç bulunmaktadır. Genellikle yarım daire ya da çokgen biçime sahip olan burçların, surun Dicle vadisine bakan bölümlerindeki örnekleri çoğunlukla dört köşelidir. Burçların iç çeperlerinde yer alan kapıların yanlarında, surların üst kotlarına ulaşmak üzere yapılmış birer adet merdiven bulunur; burçlar genellikle 2 ya da 3-4 katlı olup üst örtüde...
Read moreDiyarbakır Kalesi: Diyarbakır Kalesi, kentin en önemli tarihi yapılarından biridir ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almaktadır. Sur ilçesindeki kale, Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun surlarından biri olarak bilinir. Surlar, yaklaşık 5.5 kilometre uzunluğundadır ve 82 burç içerir. Tarihi, Roma dönemine kadar uzanan kale; Bizans, Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde çeşitli restorasyonlar geçirmiştir. Özellikle Hevsel Bahçeleri'ne bakan manzarası ve üzerindeki kitabeler dikkat çeker. Surlar, hem askeri hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Diyarbakır Arkeoloji Müzesi: 1934 yılında kurulan müze, 2018 yılında yeni binasına taşınmıştır. Müze, bölgede yapılan arkeolojik kazılardan çıkarılan eserleri sergiler. Paleolitik dönemden Osmanlı dönemine kadar uzanan geniş bir koleksiyona sahiptir. Özellikle Asur, Urartu, Roma ve İslam dönemlerine ait eserler oldukça etkileyicidir. Ayrıca, müze modern interaktif teknolojilerle zenginleştirilmiş, çocuklar ve yetişkinler için öğrenme alanları sunmaktadır Bir sabah Diyarbakır’ın tarihi sokaklarında dolaşırken, ilk rotamı Diyarbakır Kalesi'ne çevirdim. Surların heybetli görünüşü daha uzaktan beni etkiledi. Keçi Burcu’ndan Hevsel Bahçeleri’ne bakarken, yeşilin ve tarih kokan taşların eşsiz uyumuna hayran kaldım. Taşların üzerindeki yazıtları okurken, geçmişin fısıldadığı hikâyeleri duyar gibi oldum. Rehber eşliğinde surların tarihini öğrenmek, bu yapının neden dünyanın en önemli tarihi eserlerinden biri olduğunu anlamamı sağladı. Tek sorun insanlarin dokundugu her yeri kirletmesi
Kale gezisinin ardından kısa bir yürüyüşle Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’ne ulaştım. Müzeye adım attığımda, zengin bir tarih ve kültürle karşılaştım. Müzede en çok etkilendiğim şeylerden biri, Roma dönemine ait mozaikler ve Asur dönemine ait yazıtlar oldu. Eserlerin düzenleniş biçimi, tarihi bir yolculuk hissi yaratıyordu. Ayrıca, müzedeki interaktif ekranlardan, kazılara dair bilgiler alıp geçmiş uygarlıkların yaşamlarını daha iyi anladım.
Bu gezi, hem Diyarbakır’ın derin tarihine hem de kültürel zenginliğine dair farkındalığımı artırdı. Günü, surların gölgesinde bir çay içerek sonlandırırken, bu eşsiz şehrin ruhunu daha...
Read moreDiyarbakır Arkeoloji Müzesi Diyarbakır ve çevresinden sağlanan çoğunluğu Hitit, Asur,Roma,Bizans, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlılara ait eserlerin sergilendiği bu müzede bölgede bulunan Neolitik çağa ait eserler de sergilenmektedir. Müzedeki Arkeolojik ve Etnografik eserlerin sayısı 10.000'i aşmaktadır.
1934 yılında açılan müze, 1986’da yeni binasına taşınıncaya kadar faaliyetini, Ulucami’nin batısındaki Artuklu Hükümdarı el-Melikü’s-Sâlih Mahmud zamanında (1201-1222) yaptırılmış olan Sincariye (Zinciriye) Medresesi’nde sürdürmüştür.
Bu tarihten itibaren modern müzecilik anlayışıyla inşa edilmiş özel binasına geçen müzede, başlıcaları Neolitik çağ, Hurri-Mitanni, Asur, Grek, Roma, Part, Sâsânî, Bizans, Emevî, Abbâsî, İnaloğlu, Nisanoğlu, Artuklu, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı olmak üzere yirmi altı uygarlığa ait 11.000’i aşkın eser sergilenmektedir.
Bunların içinde Bizans lahitleri, Roma heykelleri, çivi yazılı Asur stelleri, Urartu çanak çömlekleriyle süs eşyaları ve Grek, Roma, Bizans sikkeleri en ilgi çekici İslâm öncesi eserleridir.
İslâmî eserlerin büyük kısmını etnografik eşya teşkil etmekle birlikte daha çok araştırmacılara hizmet veren yazma kitaplar, şer‘î sicil defterleri, mezar taşları, çoğu Artuklular’a ait olan zengin sikke koleksiyonları ve Selçuklu taş kabartmaları ile pişmiş toprak kapları büyük önem taşımaktadır. Etnografik eşya, özellikle Diyarbakır yöresindeki Türk kültürüne ve halkın son yüzyıllardaki günlük yaşantısına ışık tutacak zenginliktedir. Bu eserler arasında ahşap kapılar, kapı tokmakları, ev inşaatında kullanılan demir malzeme gibi mimari parçalarla sedef kakmalı sandık, fildişi ve sedef işlemeli komodin, sandalye ve sehpalar, halı ve kilimler, halı yastıklar, divan örtüleri ve çok zengin bir kumaş eşya koleksiyonu özellikle dikkat çekecek çeşitliliktedir. Kumaş eşyanın çoğunluğunu ise kadın ve erkek kıyafetleri, gümüş simli bindallılar, üçetekler, kadın başlıkları, yemeniler ve çoraplarla gümüş başlık, gümüş ve altın kolye, kemer gibi bu kıyafetlerin aksesuarları...
Read more