Semavi Eyice bu yapının vaftizhane ve mezar binası olduğunu belirtir. Eyice’nin bu savı doğrudur. Çünkü yapının zemininde 1950’li yıllarda yapılan kazı sırasında bir mezar odası bulunmuş ve oda vakıf idaresi tarafından onarılmış. Fatih Sultan Mehmet döneminde yaşayan Şeyh Süleyman Doğu Roma döneminden kalan bu yapıyı mescide çevirmiş. Şeyh Süleyman Mescidi ismi ile anılmaya başlayan yapı 18. yüzyılda yaşanan Cibali yangınında hasar görmüş. Padişah 3. Mustafa döneminde Ayşe Sultan’ın kethüdası Kazgani Hasan Ağa tarafından tamir ettirilmiş ve minber eklenmiş. Bir dönem kütüphane olarak kullanılan yapının 1930 sonrasında tekrar mescit olarak kullanılmış. 1950’li yıllarda Vakıflar İdaresi tarafından mescidin kiremitleri yenilenmiş.
Arkeolog Murat Sav: “Fatih’in Zeyrek semtinde bulunan Şeyh Süleyman Mescidi, aslında Mausoleion denilen bir mezar yapısı ve yaklaşık 1700 yaşlarında. Geç Roma döneminde inşâ edilen yapı kare bir plana sahip. Mescidin üst kısmı ise sekizgen planlıdır. Hem Roma ve hem de Osmanlı döneminde restore edildi. Caminin mezarlığındaki (haziresindeki) yazıtsız mezar taşının olduğu mezarın Şeyh Süleyman’a ait olduğunu sanıyoruz.” dedi.
Restorasyon sırasında tarihi mescidin bodrum katında, belki de İstanbul’un günümüze ulaşan ilk Pagan mezar yapısının izlerine ulaşıldı. Arkeolog Murat Sav: “Geç Roma döneminde inşâ edilmiş olan yapının iki katı daha bulunuyor. Altındaki ilk kat, sekiz nişli bir mezar yapısı. Bu yapıya terminolojide arcosolium denir. Çoklu mezar yapısıdır. Pagan inançlar döneminin mezar yapılarının bir örneğidir arcosoliumlar. Zaten bu yapının net bir inşâ tarihi yok. Benzerlerinden hareketle 4-5. yüzyıllara tarihliyoruz. Mezar yapısında Hıristiyanlığı çağrıştıran herhangi bir sembol, öge vb. yok. Böyle bir yapının İstanbul’da bulunuyor oluşu çok önemli. Ayrıca ilk Hıristiyanlık dönemlerinde bu tür mezarların kullanımına devam ediliyor. Kaldı ki, İstanbul’da Hıristiyanlığın tutunması yüzyıllar almıştır. Bu süreç boyunca çok sayıda pagan inanca sahip insan vardı kentte. Hatta nişlerden birinin taban döşemesinde kullanılan mermer parça, aslında adak kanının akıtılması için yapılmış bir sunağa ait olmalı. Mezar yapısının içi dolu olduğundan bu parça görünmüyordu; çalışma esnasında keşfettik. Mezar yapısı içinde olması gereken mezarlarsa ne yazık ki muhtemelen Doğu Roma döneminde yağmalanmış görünüyor.” dedi.
Murat Sav: “ Son derece titizlikle devam ettirilen kazı çalışmalarında kubbenin eteğini tümüyle kuşatan amphoralar ortaya çıkarıldı. Çeşitli tiplerdeki amphoralar bulundukları şekilde korundular. Kubbe eteğine daha fazla yük binmemesi için tercih edilen ve tamamen hafifletme amaçlı olarak eteğe konan amphoraların Doğu Roma dönemine ait oldukları tespit...
Read moreÖğle namazı kılmak için girdim ama maalesef kapalı idi. Şeyh Süleyman Mescidi, İstanbul'daki Doğu Ortodoks Pantokrator Manastırı'nın bir parçası olan eski bir Bizans binasından dönüştürülmüş bir camidir. Bizans döneminde kullanımı belirsizdir ve Konstantinopolis'teki Bizans orta dönem mimarisinin bir örneğidir.
Yapı, Fatih ilçesinin Zeyrek mahallesinde, Zeyrek Sokak'ta, eski Pantokrator Manastırı'nın yaklaşık 120 metre güneybatısında, şimdi Zeyrek Camii'nin bir parçası olarak yer almaktadır.
Tarihi Hristiyanlığın kabulünden önce yapılan,bir devlet yöneticisine ait olduğu düşünülen 1700 yıllık bir pagan mezarıdır.İstanbulun fethinden sonra Şeyh Süleyman efendi tarafından önce tekkeye sonra mescide çevirildi. Mescidin haziresinde yer alan isimsiz mezarın Şeyh Süleyman efendiye ait olduğu düşünülmektedir. Bu küçük sekizgen yapının 1453'ten önceki tarihi hakkında hiçbir şey bilinmemektedir. Bizans İmparatoriçesi İrini Komnini tarafından 1118-1124 yılları arasında inşa edilen büyük Pantokrator İsa Manastırı'nın bir parçası olduğu neredeyse kesindir. Bazı bilginlere göre bir mezar yeri olabilirken, diğerleri ise manastırın kütüphanesi olduğunu düşünmektedirler. Mescit çok nişli bir yapıdır ve nişlerin içerisine definler yapılır. Buradaki birçok gömünün Bizans döneminde kaldırıldığı ve yerine Hristiyanlıkla birlikte yeni gömüler yapıldığı düşünülmektedir. Mescidin altında derin bir su kuyusu bulunmasına rağmen kuyunun ne için yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Mescidin bir diğer ilginç yanı ise yapılan çalışmalarda çatısında amforaların bulunmasıdır.
1453'te İstanbul'un Fethi'den kısa bir süre sonra II. Mehmed döneminde bina Şeyh Süleyman Halîfe (? –1491) tarafından camiye dönüştürüldü. Her halükarda, binanın vakfa bahşedildiğine ait belge eksiktir. 1756'daki büyük Cibali yangından sonra bina, Sultan III. Mustafa (h. 1757-1774) döneminde Kazgan Asan Ağa tarafından restore edilmiş ve yakınlardaki medreseye tahsis edilmiştir. 1700'lü yıllardan itibaren birçok yangını atlatan mescide hiçbir dönemde minare...
Read moreŞeyh Süleyman Mosque (full name in Turkish: Şeyh Süleyman Mescidi, where mescit is the Turkish word for a small mosque) is a mosque in Istanbul converted from a former Byzantine building which was part of the Eastern Orthodox Pantokrator Monastery. Idyllically located on the corner of Zeyrek and At Pazarı Streets, in the district of Fatih, Seyh Suleyman Mosque was originally the Imperial Chapel or Baptistery of the Pantocrator Church. It is one of the hidden secrets of the town and once here, the visitor is greeted by a warm and serene ambiance. Known for its simple structure, the building comprises of a square base and a polygonal apse with...
Read more