Sadly, this mosque, like almost all mosques in Rhodes is in a state of disrepair. This mosque specifically sits at the top of the old quarter and its minaret is visible from far around the quarter. Yet when you go there, there is no way to visit inside, and the courtyard is used as storage and clothing racks are visible. Many other mosques in the city are in a worse decrepit state. With courtyards and buildings broken down and overgrown with vegetation. This really disrupts the general look of cerain parts of the city.
I realize Ottoman heritage in Greece is a controversial subject, but by maintaining and repairing Ottoman heritage you are not making a political statement or legitimizing Ottoman occupation.
I also feel like pretending 400 years of Ottoman presence never actually happened is a disservice to your own history and people.
I have noticed the history surrounding the Knights Hospitallers is exhibited in a much more positive and detailed fashion. This is interesting because the Knights Hospitallers were also considered “foreign invaders” to Rhodos at the time and the Greeks spent years trying to repel them from Rhodos. And this was a time when the latin Christian kingdoms had arguably done as much damage to the Byzantines as the Ottomans did.
Either way I was very disappointed with the selective nature of how historical heritage was...
Read moreThe Süleymaniye Mosque is one of the most iconic Ottoman-era structures in Rhodes and a key symbol of the island’s diverse cultural history. Perched just above the bustling Hippocrates Square in the heart of the medieval Old Town, it was built in 1522 by order of Sultan Suleiman the Magnificent to celebrate the Ottoman conquest of the island.
With its soft pinkish-red walls, large domes, and once-towering minaret, the mosque remains an impressive sight even after centuries. Its architecture showcases classic Ottoman design blended with local stonework, offering a unique contrast to the surrounding Gothic and medieval styles of Rhodes.
Although the mosque is not open to visitors, its exterior can be viewed and admired from the street, making it a worthwhile stop for photographers and history enthusiasts alike. The structure has been restored several times over the centuries, most recently in the 19th and 20th centuries, preserving its elegance and historical presence.
Nearby, you'll also find remnants of other Ottoman landmarks, such as Turkish baths and traditional homes, offering further glimpses into the city’s...
Read moreRodos'un eski şehir kısmında ve saat meydanında yer alan Camii, adanın 1522 yılındaki fethinden hemen sonra Kanûnî Sultan Süleyman adına yaptırılmıştır. Yerli kaynaklar caminin inşa edildiği yerde evvelce Saint Apostoli Kilisesi’nin bulunduğunu belirtmektedir. Evliya Çelebi, caminin minare kapısı yanında 1533-34 tarihini veren bir tamir kitâbesini kaydetmiştir. Cami, büyük bir orta kubbesi ve yanlarda daha küçük ve alçak birer kubbeyle tabhâneli planlı ilk Osmanlı camilerinin geç dönemlerde yapılmış önemli bir örneğidir. Kuzey cephesindeki son cemaat yeri iki revaklı olup sekizer sütuna oturan dıştaki birinci revak çatı ile örtülüdür. İkinci revak yedi kubbelidir ve sekiz sütuna oturmaktadır. Kuzey cephesinde bir mihrâbiyenin yer aldığı caminin giriş kapısı basık kemerlidir. Kapıda kullanılan mermer parçaları 1510-1520 tarihli bir şövalye mezarına aittir. Mihrap ve minberi altın yaldızlı olup, ceviz ağacından yapılan minberi ise işlemelidir. Mihrabının üstü istiridye formlu, nişlidir. Sekizgen planlı şadırvanı sekiz sütuna oturan bir kubbeyle örtülüdür, ancak suyu akmamaktadır. Bahçesinde bazı kırık mezar taşları yer almaktadır. 1808 yılında büyük bir onarım geçiren cami, Sultan Abdülaziz’in Rodos’u ziyaretinden kısa bir süre önce de kısmen elden geçirilmiş, bunun için gerekli 22.230 kuruşun vakıf gelirlerinden karşılanması uygun bulunmuştur. Adada meydana gelen 1856 depremi ve cephanelik patlamasında Süleymaniye Camii de büyük çapta hasar görmüştür. 4 Haziran 1892 tarihli bir fermanla caminin tamir ettirilmesine karar verilmiştir. Bu tamirde yapı genel bir onarım görmüş ve tek şerefeli olan minaresi iki şerefeli olarak inşa ettirilmiştir. Minare daha sonra İtalyan işgali döneminde 1925 yılında genel onarım geçirmiştir. Minare, külâhındaki fazla eğilim ve gövdesinde önemli ölçüdeki çatlama sebebiyle 1987 yılında yıkılmış ve yıkılmadan önce ileride restorasyon çalışmalarında kullanılmak üzere fotometrik bir görüntüsü alınmıştır. 1988’de Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları 14.332.000 drahmiye mal olarak 13 Haziran 2005’te tamamlanmıştır. Caminin tarihî özelliklerine sadık kalınıp dönemin yapı teknikleriyle malzemesi kullanılarak başarılı bir restorasyon gerçekleştirilmiştir. Ancak, söz konusu 2005 yılındaki restorasyon öncesine kadar İbrâhim Paşa Camii ile birlikte ibadete açık olan iki camiden birisi olan Süleymaniye Camisi, günümüzde ibadete tamamen kapatılmıştır. Eskiden cuma ve bayram namazları müftü vekilliği yapan kişiler tarafından burada kıldırılırmıştı. Her şeye rağmen, ecdat yadigarı bu eseri restore ederek ve koruyarak, bugünlere taşıyan Yunanlı Yetkililere teşekkür ediyor, ecdadımı da rahmetle anıyorum. Ruhları...
Read more